1990’lı yılların başlarında Hizmet Hareketi dünyanın pek çok yerine açılımla beraber Sydney’de de yeşermeye başlamıştı.
O günlerin öncesinde Avustralya’daki toplumumuz yine kendi çabalarıyla Cumartesi Türk Okulları, camiler, dernekler ve farklı cemaatler olarak hizmet veriyordu.
Vatanlarından ayrı, insanımız artık burada yerleşik olduğunu anlamıştı.
Hizmet Hareketi de önce ev sohbetleri ile başlamış derken, iki öğrenci evimiz olmuştu.
Buralarda toplumun her kesimiyle oturulup kalkılıyor, sıcak sohbetler yapılıyordu.
Her sohbette, söz dönüp dolaşarak, ” Niye bir okulumuz yok?” sorusana geliyordu.
Yine her defasında; maddi imkânsızlıklar, yol bilmeme, birlik olamama gibi mazeretler birbirini takip ediyordu.
Bir defasında ülkücü meşrep bir dostla muhabbet ederken, yaşadığı tecrübeleri anlatarak; “Mümkün değil, buradaki toplumla hayatta böyle bir okul projesi yapılamaz.” dedi.
Fakat, Hizmet Hareketinin varlık sebebi olan eğitim derdi ile dertlenen bir avuç insan olarak biz bunu Allah’ın izniyle yapabileceğimizi anlatıp duruyorduk ona ve oturup kalktığımız herkese.
Ardından üç, dört sene geçti, Sydney’de Şule Koleji açıldı.
Toplumun her kesiminden, bu meselenin lüzumuna inanan pek çok insanın katkılarıyla tabii.
Öyle ki aynı yıllarda Melbourne’da, takip eden yıllarda diğer şehirlerde ardı ardına okullar birbirini takip etti.
Yanılmıyorsam bugün, 20’ye yakın eğitim kurumu Kita Ulkesi’nde hizmet veriyor.
“Allah için, her insana hizmet” odaklı bu hareket, başladığı günden itibaren yaşadığımız bu ülkede de pek çok hayırlı işe sebep oldu Allah’ın izniyle.
Halk sohbetleriyle birlikte, Gençlik ve İşadamları Dernekleri, Diyalog ve Yârdim Vakıfları, Eğitim müessesleri ile Medya faaliyetleri ve Festivaller gibi kapsamlı projeler birbirini takip etti.
Hepsinde yaşadığımız, ülkeye kendi değerlerimizden katkı sunma…
Asimile olmadan, dini ve milli değerlerimizi koruyup yaşatma gayesi taşıdı hep.
Kısacası önce gurbetteki insanımıza sahip çıkmaya çalışılarak, aynı zamanda tüm insanlığa örnek olup hayır işleme gayesi güdüldü.
Bu bir iki paragrafa sığdırmaya çalıştığım hizmetleri yüzlerce “Unutulmaz Anılarla” yüzlerce sayfaya dökebilirim, hiç abartı yapmıyorum.
Peki, bu kadarcık da olsa neden anlattım?
İnanın; ‘Hizmet Kervanı’ dünyanın her yerinde efsane yaşanmışlıklarla hayat buldu.
Her bir hizmetin temelinde; gözyaşı, fedakarlık, ızdırap ve gece gündüz demeden koşturma var.
Ve bir o kadar da neredeyse mucizeler, kerametler, kutsî tevafuklar, sadık rüyalar yer alıyor…
Tabii ki ve elbette, önce Allah ve Resul’ünü doğru duyurma, sonra Türkiye’mizin adını, insanımızın değerini yükseltme, yaşadığımız Avustralya’da iyi bir mümin vasfını sergileme için yapıldı, daha doğrusu Allah yaptırttı.
Tün bu hizmetler yapılırken de en meşru, en insani yollarla ortaya konuldu her şey…
Hiçbir gayr-i kanuni icraata imza atılmadı.
Burada, dünyanın her yerinde ve Anadolu’da da böyle olageldi…
Lafın kısası, ülkemizi seviyoruz.
Hem de ömrümüzü, malımızı, canımızı bu uğurda harcayarak ispatlamışız kardeşim!
Gerisi mi?..
Evet, gerisi Tiyatro!
AŞKIN RENGİ AL BEYAZ
Dağılıyor yürekleri tâ derinden bir sızı,
Hasret kaldık Al Beyaz, zulüm ayırdı bizi,
Nasip olur mu bilmem, döner miyiz bir daha,
Gök mavi, toprak kahve,
Aşkın rengi Al Beyaz.
*
Bir oyundu oynandı, şakî ettiler bizi ,
Suçlu, suçsuz demedi yaktılar hepimizi,
Halbuki karıncayı incitmedi bir defa,
Kardelen ak, reyhan yeşil,
Aşkın rengi Al Beyaz.
*
Cümle alem bilirdi, tek tek her birimizi,
Zira sermiştik yollarına kalplerimizi,
Buna rağmen aldandı, akletmedi bir defa,
Gözler kara, tenler buğday
Aşkın rengi Al Beyaz.
*
Bir tılsımdı, büyülemişti sanki herkesi,
Düşman etti bir anda ana, baba, kardeşi
İç yüzünü bilir, havale ettik Allah’a ,
Kubbe kurşun, çeşme bakır,
Aşkın rengi Al Beyaz.
*
Bir hasit tutuşturdu yalancı ateşi,
Yaydı her yere, ekti nefret ve haseti,
Vaat etti “kavuştururum sizi refaha”,
Gece siyah, sabah kızıl
Aşkın rengi Al Beyaz.
*
Oysa ki biz büyütürken hedeflerimizi,
Tarık olup azmettik, aşmak için denizi,
Taşıdık Al Beyaz ‘ı dünyada her tarafa,
Deniz turkuaz at doru
Aşkın rengi Al Beyaz
*
Senden uzak olsak da her gün seni yaşarız
Bir ömür geçse bile, her an yolun gözleriz,
Bütün acıları katlayıp koyarız rafa,
Dert turuncu, ümit sarı,
Aşkın rengi Al Beyaz.
*
Küsmedik, ne olursa olsun küsmeyeceğiz,
Dünya bizim olsa da bir gün yine döneriz,
“Bayram O Bayram” olur hem de nasıl bu defa,
Hasret kızıl, ölüm gri,
Aşkın rengi Al Beyaz…