Avustralya’nın en tanınmış, yayıncılık mesleğinde zirve yapmış usta isimlerinden biri, geçtiğimiz Mayıs ayında emekli olma kararı aldı.
Özellikle sabah işe çok erken başlayanların dinleme tiryakisi olduğu radyo programı yapımcısı Alan Jones, belki de doktorlar ona ‘bu tempo ile gidersen sağlığın etkilenecek’ demese, o çıktığı uzun ve yorucu yolda, her sabah saat 5.30’dan 9’a kadar yine yürümeye devam edecekti. İşine bağlılığı, sadakati, yılmayan azmi ve istikrarı ile her gün aynı saatte dinleyecileri ile buluşan Jones, mesleğinin duayeni olarak örnek alınacak bir kişi. Bazen sabah yaptığı bir röportaj veya ele aldığı konu ile ülkenin gündemini belirleyecek kadar etkili birisi. Özellikle siyasileri davet ettiği programlar, yayınlar sıralamasında en fazla ses getirenler arasına girdi. Korkusuzca ama doğru bildiklerini adeta telefonda veya stüdyoda konuğunu sorgulayan soruları ile gerçeklerin net olarak bilinmesi veya nedenini, niçinini araştırma üslubu, onu kariyerinde yıllardır zirveden düşürmeyen bir konuma taşıdı.
En son çalıştığı medya kurumu olan Sydney’deki 2GB Radyosu’nda hafta içi her gün sabah programları yapan 79 yaşındaki Alan Jones, bu iş yükünün yanısıra, ayrıca Sky News’de haber programı yapıp, The Daily Telegraph ile The Australian Gazeteleri için de yazılar yazıyordu. Sağlık sorunları nedeniyle son yıllarda canlı yayınları yapmakta zorlanan Alan Jones, doktorların tavsiyesi ile 2GB Radyosu’ndaki sabah programı sunmayı bıraksa da, Sky News ve gazetelerdeki görevine halen devam ediyor. 2GB’yi Sydney’de en çok dinlenen radyolar sıralamasında zirveye taşıyan Jones, dinleyicileri ile “Sanırım 35 yıl sonra bırakmak zorundayım” diyerek vedalaşıp, radyo programcılığına nokta koydu.
Adından ‘Avustralya’nın en ünlü ve tartışmalı radyo sunucusu’ olarak söz edilen Alan Jones, benim de canlı yayında dinleme fırsatı bulduğum geçen yıl Ekim ayında kuraklık yardımları konusunda Başbakanı sorgulayan röportajı, hâlâ hafızalardan silinmiş değil. Her ne kadar bu program, Avustralya’da yaşayanlar ve ülkedeki siyasetin nasıl işlediğini bilenler için gündelik ve sıradan bir konu olsa da, özellikle Türkiye’yi ve medyanın düştüğü durumu yakından takip edenler için karşılaştırma yaptığımızda hayret ve şaşkınlık içerisinde kalabiliyorsunuz. Hiç unutmuyorum; Başbakan Scott Morrison’ın geçtiğimiz yaz, aylarca devam eden orman yangınlarından zarar gören vatandaşları ziyareti sırasında kendisine gösterilen tepki karşısında sanatçı Mahsun Kırmızıgül, tweeter hesabından; Koca kıtanın Başbakanına halk defol, aptal, gerizekalı diyor. Başbakanın sesi çıkmadığı gibi, etrafta olmayan korumalardan biri çıkıp da halkı tokatlamıyor. Biz alışkın değiliz bu durumlara.” diye yazmıştı.
Ülkede kuraklıkla birlikte çiftçilerin yaşadığı zorlukları ve sıkıntıların dile getirildiği geçen yıl Ekim ayında yapılan canlı yayında Başbakan Scott Morrison, Jones’un sert eleştirilerine maruz kaldı. Söz konusu programda Jones ile Başbakan arasında ateşli bir tartışma yaşanırken bu sırada kuraklıktan dolayı hayvanlarını mezbahaya göndermek zorunda kalan bir çiftçi de ağlayarak programa katılmıştı. Jones, daha sonra da Başbakana soruları ile vatandaşın neden bu hale düşürüldüğünü ve bu sıkıntıdan nasıl kurtarılacağı ile ilgili projeleri olup olmadığını sordu. Başbakanla sık sık tartışarak sözünü kesen Jones, bir ara bağırarak ‘Ben sana ne yaptığını değil, bundan sonrası için neler yapacaksın’ diye soruyorum’ dedi. Hızını alamayan sunucu ‘Ben bir çiftçinin oğluyum, sen değilsin deyip, sözü onların halinden anlamazsına getirip, Scott Morrison’ı adeta cahillikle suçladı. Program daha sonra karşılıklı teşekkür ifadeleri ile sona erdi ama Jones, ne gözaltına alındı, ne hapsi boyladı, nede işinden kovuldu. Bilakis o röportaj günün en çok konuşulan ve gündeme oturan haberi oldu. Jones’un sürpriz emeklilik kararından sonra ise Başbakan, “Her zaman ülkeniz için doğru olanı yaptınız ve sizinle gurur duyuyoruz” diyerek onu takdir etti.
Gerçi, Alan Jones’u tanıyanlar ve onun tartışmalı üslubunden hoşlanmayanların, neden bu kadar övüyorsun deyip, eleştirenlerin olacağını da tahmin ediyorum. Onlara karşı da peşinen şunu demek isterim; bizi şahısların yaşam tarzı, fikri ve düşünceleri ilgilendirmiyor. Ben sadece nerdeyse 80 yaşına gelmiş ve 35 yıllık yayıncılık kariyerinde, aylık radyo dinleme sıralamalarında 226 kez rekor kıran bu kişinin mesleğindeki samimiyetini, işini severek ve düzgün yapması ile çalışkanlığını vurgulamak istedim. Türkiye gibi tek adamla yönetilen ülkelerdeki medyanın düştüğü durumu, Avustralya gibi demokrasi, insan hakları ve düşünce özgürlüğünün nasıl başarılı sürdürülebilir olduğunu ve vatandaşına verdiği değerin bilinmesi için yazdım.
Alan Jones kadar mesleğinde uzun yol almış muhalif kalemler bile, Türkiye’deki yalaka medyanın ve yaptığı algının ülkeyi ne hale getirdiğini ancak yeni yeni itiraf etmeye başladılar. Bunlardan sürekli 40 yıldır yazıyorum diyenlerden birisi, gazete manşetleri ile ilgili sunduğu bir programda ‘Algılar çok önemliymiş, medyanın tamamen ele geçirilmesini bir parça küçümsemişiz’ diyerek, gelinen durumun vahimetini vurguladı.
Evet, Mahsun Kırmızıgül’ün tweeter da yazdığı gibi Türkiye böylesi durumlara hiç alışık olmayan bir ülke. Hele, Erdoğan’ın iktidarında hiç mi, hiç değil. Peki radyo program yapımcısı Alan Jones örneğinde olduğu gibi, Türkiye’nin özlediği bir durum mu bu? Onu da, en son yapılan anketlerin ortaya çıkardığı gibi AKP’yi tercih eden oyları yüzde 52’lerden, yüzde 30’a kadar düşüren seçmenin kararlılığı belirleyecek. z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au