Görüntüleri izlemişsinizdir, Avustralya Başbakanı Scott Morrison, hükümetin yeni konut planını açıklamak üzere yerleşime yeni açılmış bir yerde gazetecilere açıklama yapmak üzere hazır bekliyor.
Etrafta inşaatı devam eden binalar var. Başbakanının yanında görebildiğimiz kadarıyla bir koruma bekliyor, karşısında da gazeteciler, mikrofonlar hazır, kameralar kayda başlıyor.
Morrison tam konuşmaya başlayacakken o da ne, arkadan yalın ayak, şişmanca bir adam inşaatı yeni bittiği belli olan evden çıkıp “Oraya daha yeni çim tohumları attım. Lütfen çekilin.” diye sesleniyor.
Morrison hemen konuşmasını kesip “Elbette!” deyip gazetecilere “Hadi biraz ilerleyelim.” diyor. Kurulan tüm kameralar gazetecilerle birlikte hemen ileri çekilip adamın çimleri ezilmekten kurtarılıyor.
Bu arada adam da olan biteni takip edip “Hadi!” diyerek durumu gözlemlemeye devam ediyor. Herkes çimlerden uzaklaştıktan sonra da “Üzgünüm ahbap!” dediği başbakandan “Sorun yok, teşekkürler.” cevabını aldıktan sonra da evine giriyor.
Başbakan Scott Morrison tebessüm ederek dahil olduğu bu birkaç dakikalık aradan sonra konuşmasını tamamlayıp oradan ayrılıyor.
BBC’nin bile haberleştirdiği görüntülerin tüm dünyada ilgi görmesinin yanında Avustralya’da fazla dikkat çekmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü bu tür hadiseler yani insanların karşısındaki kim olursa olsun haklarını savunup muhatabını doğrudan uyarması burada gayet normal karşılanan davranışlar.
Aynı başbakan, Avustralya’yı kasıp kavuran yangınlar sırasında evi yanan bir aileyi ziyaret ettiğinde aile başbakana bağırıp çağırıp üzerine bir de küfrettiği gibi, destek olmak için ziyaret ettiği itfaiyecilerden biri de başbakanının elini sıkmayı reddetmişti.
Şimdi aynı olayın benzerinin Türkiye’de yaşandığını hayal edelim. En az 2 saat öncesinden kesilen yollardan yaklaşık 70 araçlık koruma ordusuyla Toki açılışına gelen Reis, ülkedeki ulusal-yerel dandik ne kadar kanal varsa canlı yayınlanacak konuşmasına başlamadan önce birden her nasılsa oraya girebilmiş yaşlı bir amca “Sayın cumhurbaşkanım, şu gazetecilere söyleseniz de çimlerime basmasalar.” diye seslense acaba neler olur?
Ben söyleyeyim, önce kalabalığa karışmış sivil polisler amcanın hemen üzerine çullanırlar. Apar topar kelepçe takıldıktan sonra kalabalıktan uzaklaştırılan amca, kuytu bir köşede bir güzel dövüldükten sonra hemen bir ekip arabasına atılıp en yakın karakola götürülür.
Konuşmasının kesilmesine sinirlenen Reis ise “Bu CHP zihniyeti böyledir işte, taş taş üstüne koymadıkları gibi bizim yaptıklarımızı da hazmedemediklerinden böyle çıkıntılık yaparlar.” deyip bir de ardından “Eyy Kılıçdaroğlu! Eyy Bay Kemal!” diye çemkirdikten sonra kaç milyon ağaç dikip çevreyi nasıl koruduklarına dair nutuklar atar.
Amcaya gelince çilesi daha bitmemiş tam aksine yeni başlamıştır. Önce Fütüyle falan bağlantısı var mı araştırılır. 10 yıl önce verdiği kurbandan arkadaşının hatrına bir aylık abone olduğu gazete bile hemen önüne konup suçlama hazırlanır ve ertesi gün mahkemeye çıkarılır. Ceza zaten fikstir örgüt üyeliğinden 6,5 yıl hapis.
Ertesi günün gazeteleri de haberi hemen manşetten görürler. Havuz medyasının tüm yazarları aynı başlıkla yazılarını döşenmiştir bile: “Paralel Çimci Kriptolar İş Başında!”
Diğer satılık medya ise akşam düzenledikleri tartışma programlarında ülkeyi bekleyen darbe tehlikelerine karşı halkı uyardıktan sonra Reis güzellemeleriyle günü kapatırlar.
Elbette sarayın minimum dört maaşlı danışmanları da boş duracak değildir. Hemen attıkları tweetlerle nasıl mağdur edildiklerinden dem vurup Reis için canlarını hatta çocuklarını bile nasıl feda edeceklerini anlatmaktadırlar.
Sonraki adım Paralel Çimci Amcanın oturduğu evin ayrıntılı incelenmesi olur. Yönetmelikte bulunan en küçük açık değerlendirilip akşam üstü nöbetçi mahkemeden apar topar karar alınır ve ev hemen yıkılıp dümdüz edilir. Amcanın değil çimleri evinden bir toz bile bırakılmaz.
Geriye kalan arsa ise elbette boş tutulacak değildir. Hemen orası millet bahçesine çevrilip iki salıncak bir de kaydırak konulur ve yine Reisin katılacağı muhteşem bir açılışla hizmete sokulur.
Anlayacağınız sayın halkım sakın millete bakıp da gaza gelerek siyasilere hareket çekeyim falan demeyin. Nerede yaşadığınızı iyice bir düşünüp öyle davranın. Unutmayın, siz varlığı Türk mallığına armağan edilen sefil bir vatandaşsınız, size her yer Avustralya değil…yilmazhepcakar@yepyeni.zamanaustralia.com