Günümüz insanı, gelişen teknoloji ve bu teknolojileri kullanarak dayatılan
yaşam tarzının akıntısına kendisini bırakmış durumda.
Tarihten, gelenekten, dinden ve aileden gelen değerlerin pek anlamı
kalmadı artık
Sadece bir kısım hamasî söylemler, kadavra olmuş hasletler…..
En ufak bir sınamada; az bir rüzgarda sönen mum ışığı gibi hiçbir ışık ve
fayda vermeden sönüp giden değerler….
Böylece karanlıkta yaşamaya devam edip gidiyor insanlık bir ömür.
Mevzuuyu açmak için fazla misâle gerek yok aslında, hepimiz bunun böyle
olduğunu çoktan içselleştirmişiz bile .
Yine de bir iki misalle konuya değinelim.
Malumunuz yakın geçmişte bir siyasi’nin artık meşhur olan bir sözüdür
“Sabrımızı sınamasınlar”
Fakat sonraki günlerde baktık ki aslında öyle bir aziz sabrımız yokmuş,hiç
böyle bir meydan okuma yapmamş gibi olanları çoktan yalayıp yutmuşuz..
Vatan’ı, Millet’i,Din’i,Diyaneti sevdiğini söyleyen iyi gün vatandaşı bir sürü
şovmenle dolu memleket.
Arka plana baktığınızda ne gerçekten bir fedakarlık, ne feragat,ne
diğergamlık ,
ne dert ne tasa yoktur hakikatte hiç birinde.
Sadece bu değerler üzerinden menfaat devşime, hepsi bu..
yine mesalâ ;
Hizmet hareketinin maruz kaldığı kumpas ve sonrası yaşananlara, yapılan
haksızlıklara zulümlere baktığımızdagerçekte”başörtülü bacım’ın”,
kardeşliğin, hakkın, hukukun adaletin kimsenin umurunda olmadığını çok
açık bir şekilde görürüz
Bir başka değer daha var, “Vefa” insanı insan yapan en yüce değerlerden
biridir. Vefa yı tüm insanlardan beklemek yanlıştır belki ama en azından sizi
yakından tanıyan bilenlerden olsun beklemek hakkınızdır. Bir de üstüne
üstlük Vefa beklediklerin cefa’yı yapanlarsa artık işin Allah’a kalmış
demektir.
Görüldüğü üzere başta da söylediğimiz gibi
Hamasî nutuklar,içi boşaltılmış hakikatler,
kadavralaşmış hasletler.
“Sınanmamış değerler”….
Birde sunu açmadan da geçemiyeceğim; kabul etmek gerekir ki yaşanılan
bu süreçte eşten ,dosttan, milletten görülen vefasızlık sadece bizim
insanımıza ait bir haslet değildir, bu insanlığın fıtratında olan bir durumdur
öyle ya insan en büyük vefasızlığı Rabb’ine karşı yapmamış mıdır zaten en
başta.
Ve elbette bunun pek çok örnekleri vardır her milletin tarihinde.
O bakımdan meseleyi Türkiye insanının üzerine toplayıp sadece Anadolu
insanının bu türlü yanlışlara düşmüş öznehaline getirmek ve ona
odaklamak da çok doğru olmayacaktır elbette.
Maalesef bu tür söylemler çoğu zaman canı yanmışlıkla ve düşünmeden
yapılsa da bazı kimseler tarafından kasıtlı yapılıyor böylece nifak ve tefrika
daha da derinleştiriliyor.
Ey Vefa şiirinde özne önce birebir muhatap olduğumuz insanımız ama gerçek şu ki
; aynı zamanda bu zulümlere ses çıkarmayan çifte standart ülkeleri, insan hakları
kuruluşları da göz önünde bulundurup tüm insanlığa sesleniyoruz .
EY VEFA
Ey Vefa nicedir ki beraberiz,
Hak diyenden başka kimse gördünmü?
Yüz yüzedir ki bakar, gelip gideriz,
Bir gün olsun kaşlar çatık gördünmü?
*
Oturup kalkıp Allah’tırki deriz,
Ondan gayrı bir muhabbet gördünmü?
Rabbin Rızasıdır ki onu gözleriz,
Bir karşılık bekleyeni gördünmü ?
*
Allah için alır,hem de veririz,
Dünyalık’mı ? yığanını gördünmü?
Her bir yoldur, hizmettir ki sereriz ,
Sevgi ,saygı başka bir hâl gördünmü?
*
Çoluk, çocuk emanetin, titreriz,
Hiç eşkîyâ yetiştiğin gördünmü?
Bir lirana bin bir hizmet ekleriz,
Zâyi ziyân kullandığın gördünmü?
*
Ey Vefa; elde kitap, kalem, işleriz,
Nurdan başka bir kılıç mı? gördünmü?
“Kalbin Zümrüt Tepeleri”,gezeriz,
Karıncayı ezdiğini gördünmü?
*
Kaç presten geçtik ki, eziliriz,
Hiç bu yoldan dönenini gördünmü?
Sabit kadem ki; eroğlu,erleriz,
Gideninden bir hayırdır gördünmü?
*
Özü Nûr, sözü Nûr şakirtleriz,
Böyle nurlu, bir terörist gördünmü,?
Dünya âlem kim terörist biliriz ,
Adanmış’tan bir gün zarar gördünmü?
*
Ey Vefa hoşgörüdür gösteririz ,
Senelerdir bundan gayrı gördünmü?
Hak yolunda kalkışma mı? eyleriz?
Yumurtasın yiyen anaç gördünmü?
*
Devlet değil,”gönüller feth ederiz” ,
Pis siyaset yapananı gördünmü?
Yurt’ta sulh, cihanda sulh isteriz,
“Balık kavağa çıkmış”,hiç gördünmü?
*
Ey Vefa; arzumuz Vefa, bekleriz.
Zulüm eden âbad olmuş gördünmü?
Muzdaribiz ki, dualardır ederiz,
Mazlum âhı yerde kalmış gördünmü?