Yıllar evvel, dertli bir sîmâ şunu ifade etmişti “Arkadaşlar ne olur Hocaefendi’nin kredisini harcamayalım”
Kastı işini idare edemeyen, yapamayan insanların, referans olarak Hocaefendiyi göstermesi, neticesinde işini bitirebilmesi ve fakât insanlar arasında Hocaefendi’nin mânevi şahsiyetini zor duruma düşürmesini engellemekti, yâni Hocaefendi’yi ve kredisini harcatmamaktı.
Kader bizlere O’nunla birlikte olmayı nasib etti, elhamdülillâh.
Fakat bilemiyorum, başka bir topluluk içerisinde neşet etseydi, herşey daha farklı olur muydu ?
Evet mâlesef yıllarca Hocaefendi’nin kredisini harcadık, Hocaefendi’yi harcadık, hâlâ harcamaya devâm ediyoruz.
Bâzılarımız Hocaefendi gibi çok kuvvetli bir şahsiyeti, kabiliyeti hebâ etmekle meşgulüz.
Anlayamadık, kavrayamadık, anlatamadık ve fakat çok güzel kullandık Hocaefendi’yi hebâ ettik, hâlâ devâm ediyoruz.
Birine söz geçiremedin mi ?
Yanlışına kılıf bulamadın mı ?
Yaptığın hataları örtemedin mi ?
Kördüğüm haline getirdiğin işlerin içerisinden çıkamadın mı ?
Anlaşamadığın adamı bir yere gönderemedin mi ?
Beceremedin mi ?
Bir işi çözemedin mi ?
Sihirli söz, hemen hazır “Hocaefendi dediki” de, iş derhâl bitsin.
Gerçekten, bir anda bütün işler bitiveriyor.
Hovardaca kullandık-kullanıyoruz bu ifâdeyi.
Güya iş yapan, kazanan sen.
Ammâ kaybeden hizmet ve Hocaefendi’nin mânevi şahsiyeti.
Maalesef yıllarca işler böyle gitti, böyle yürüdü.
Hocaefendi, merhametle susmayı tercih etti.
Sessizce, kırdıklarımızı-yıktıklarımızı onararak.
Hepimizi sırtlayarak.
Bir bayram sabahı İstanbul’da Hocaefendi’yi ziyaret ettik, kahvaltıdan sonra bizlere teveccüh buyurdu, dinledi, bizlerle oturdu, sevdiğim bir ağabeyim rüyâsını dile getirdi, ilgilendi ve tevil-tâbir etti.
Ağabeyim rüyâsında “düşmanlar tarafından çevrildiğimizi çok zor bir duruma düştüğümüzü, derken ortaya heybetli bir Koç’un çıktığını, bütün düşmânları yerle yeksân ettiğini” anlattı.
Büyüğümüz yanındaki uzun boylu talebesine döndü, “Hafız Efendi içerden Rüya tabirleri kitabını getirip, “koç” maddesine bakabilir misin ?” dedi.
Kitap getirildiği “Koç” maddesi okundu, “Rüyada koç görmek, şerefli ve muteber bir adama işarettir.“
Hocaefendi “lider” dedi “sizleri sırtlayacak, işlerinizi çözecek, düşmânları bertarâf edecek bir lider.”
Evet o gün, bugün ve evvelinde, bizi hâlâ sırtlıyor, işlerimizi çözüyor, adâveti bertarâf ediyor, Allâhın izniyle herşeyi yoluna koyuyor.
Ve biz yine onun kredisini harcıyoruz, bıkmadan, usanmadan.
Her şeyde arkasına sığınıyoruz, saklanıyoruz.
Bâzen bir kalkan, bâzen açılmaz kapıları açan bir anahtar, bazen inatları kırıp yok eden bir “Koçbaşı” olarak kullanıyoruz.
Biliyorum çok kızacaksınız bana.
Allâh afvetsin beni, maalesef ama maalesef Büyüğümüz’ü kullanıyoruz.
Ben hizmet için kullanılmaktan çekindiğini, darıldığını yada üzüldüğünü düşünmüyorum bundan ancak “şeref” duyar.
Fakat biz, kabiliyetsizliğimizi O’nunla örtmeli miyiz ?
Beceriksizliğimize kılıf olarak kullanmalı mıyız ?
Hayır ! aslâ hayır !
Ne olur gelin Büyüğümüz’ün kredisini harcamayın, harcamayalım.
Bir dileğim var.
Heyetler geleceğimiz için çok önemli biliyorum, biliyorumda, ben yeniden aradaki bütün vâsıtaları kaldırarak, Büyüğümüzün heyetlerle, dikkâtle izlediği cemaâtiyle, bizzâtihi, “rû be rû” hemdem olmasını arzu ediyorum.
Evet bu büyüklükte bir toplulukta, istediğim herkes için “fiziki” olarak mümkün değil biliyorum.
Yazdıklarım geleceğimiz için bir reçete de değil, sadece hâle bir arz.
Hâlimizi arz.
Büyüğümüzün her şeyden haberdâr olduğunu da biliyorum.
Yinede tabandaki çoğu kardeşim gibi, herzaman olduğu gibi derdimi, dertlerimizi “perdesiz“, kendisine arzetmek istiyorum.
Yakînin körlüğünü aşarak.
Biliyorum sînesi ve kapısı her zamân, herkese açık.
Bence emîn olun bütün olmazlar sonuna kadar olur, “biiznillâh” çözülmezler çözülülür.
Büyüğümüz sâdece bir mânevi destek, duâ kapısı değildir, yılların şahâdetiyle bir çözüm mercii, bir yol ustasıdır.
Sıyrılırız bu felâketten-felâketlerimizden.
Hiçbir şekilde, dışarınında, içerininde vura vura, harcaya harcaya, bitiremediği kredisini harcamak-harcatmak istemiyorum.
Birilerini ithâm gibi oldu, ama derdim kimseyi ithâm etmek değil, derdime-derdimize çâre bulmak istiyorum.
Bilemiyorum çok şey mi istiyorum ?
mansurturgut@yepyeni.zamanaustralia.com.au
@MANSURTURGUT