Psk. Şeyma Bulut-yeniailem
Bir kişi eş seçiminde ne kadar dikkatli olursa olsun, ne kadar uygun bir eş seçerse seçsin, önceden evlilik hayatı ile ilgili bilinçlenip kendisini yetiştirmedikçe, hazırlık yapmadıkça, uygun eş, evlilikte uyum için yetmemektedir. Gerçi anne babalığın en iyi okulu aile olduğu gibi evliliğin de okulu ailedir. Evliliği uyum içinde yürütmek için gereken tutum ve davranış modelleri, hayatın ilk günlerinden itibaren aile içinde edinilir.
Bununla beraber hiç kimse mükemmel olmadığı gibi, hiçbir aile de mükemmel değildir. Her ailenin farklı güzel özellikleri vardır. Kişiler, birbirinin güzel davranışlarını örnek aldıkça ve aile ile ilgili çevresinde gördüğü (arkadaşların aileleri gibi) farklı örnekler üzerinde düşünüp gözlem yaparak akademik ve pratik çalışmalardan istifade ettikçe, aile müessesindeki sorumluluklarını daha başarılı bir şekilde yürütebilmektedir.
Diğer taraftan sosyal değişimlerin hızla ortaya çıktığı günümüzde, bilhassa büyük şehirlerde, gençlerin gelişim sürecinde mesleki eğitim, sanat, spor gibi belli konulara ağırlık verilmesi, anne ve babaların iş yoğunluğu vb. sebeplerle çocuklar ve gençlerle yeterli şekilde ilgilenememeleri, evlilik için gereken temel bilgi ve becerileri kazandırmakta problemlerle karşılaşmaları, sosyal hayattan, yakın akrabalardan uzaklık veya kopukluk pratikte eksikliklere yol açabilmektedir.
Bu da evlilik gibi önemli bir müesseseye gerektiği şekilde hazırlık yapılmasını ve kurulan ailelerin sağlıklı bir şekilde yürümesini engellemektedir. İşte evlilik öncesi bilinçli hazırlık, bu gibi sebeplerle de gereklidir.
Peki, alınan eğitim hangi konuları kapsamalıdır?
Psikoloji ve davranış bilimleri, koruyucu sağlık gibi ilimler gün geçtikçe gelişmektedir. Diğer alanlarda nasıl bu ilimlerden istifade ediliyorsa, aile kuracakların da bu ilimlerden istifade etmesi ve öğrendiklerini önce birey olarak hayatlarına tatbik etmeye çalışmaları gerekmektedir.
Buna bağlı olarak kişi evlilik öncesi bu ilimleri okuyarak, araştırarak, iletişim vasıtalarından yararlanarak, konferanslara katılarak ve mümkünse düzenli eğitim alarak kendisini geliştirmek durumundadır. Bu kişisel gelişim gayreti ve eğitimler kişinin, aşağıda belirttiğimiz alanlarda gelişmesini ve gerekli davranış eğitimi almasını kolaylaştıracaktır:
– İletişim.
– Duygusal yakınlık.
– Kendini tanıma, biyolojik psikolojik ve sosyal özelliklerini bilme.
– Kişilik farklılıkları konusunda bilinçli olma.
– Sağlık ve koruyucu sağlıkla ilgili temel bilgilere sahip olma.
– Benlik açma, duygularını paylaşma ve sevgisini gösterebilme.
– Dürtü kontrolü, tepkilerini sözle, fiziksel vb. açılardan kontrol edebilme.
– Problem çözebilme.
– Sorumluluk sahibi olma.
– Karşı cinsi tanıma, karşı cinsin farklı özelliklerini, beklentilerini, ihtiyaçlarını bilme.
– Aile yuvasının devamı açısından sorumluluk duygusunun önemini kavrama.
– Kendi sorumluluklarını bilme, bu sorumlulukları yerine getirmek için gereken bilgiye sahip olma.
– Gerekli zamanlarda eşin sorumluluklarını paylaşmak için temel bilgiye sahip olma ve gerektiğinde paylaşmaya hazırlıklı olma.
– Anne babalık; çocuk sahibi olma, hormonal özellikler, çocukluk özellikleri, çocukların gelişim özellikleri ve çocuk psikolojisi hakkında temel bilgiye ve çocuk sevgisine sahip olma.
Eşimi nasıl seçmeliyim?
Gençlerin, “Karşı cinsle iletişim kuramıyorum”, “Kendimi anlatamıyorum” gibi tereddütleri dikkat çeker. Evliliğe adım atılırken izlenilen yolun da sağlıklı olması gerekir. Küçük yerleşim yerlerinde veya geniş bir sosyal çevreye sahip olan ailelere mensup gençler için evlilik amacı ile aday bulmak pek sorun olmayabilir. Çünkü aileler birbirini tanır.
Gençler de bir şekilde görüp düşündükleri adayların aileleri, değerleri, kültürleri ve yaşama şekilleri hakkında bilgi sahibi olabilirler. Gençlerin okumak veya çalışmak maksadıyla başka şehir veya ülkelerde yaşamaya başlaması ile evlilik için aday arayışları da bazı farklı durumları ve problemleri beraberinde getirir.
Ailelerin, “Sen bul, biz karışmayız” demesi
Gençlerin bir kısmı, tahsil sırasında tanıştığı arkadaşlarını evlilik için aday olarak düşünebilmekteler. Bu, eğer tahsilin ilk yıllarında olursa gençlerin, okuma hayatını etkileyebilir. Çünkü bazı gençler çok hassas ve duygusal olurlar. O yüzden doğru zamanı kollamak gerekir.
Gençlerin gerek tahsil sırasında, gerekse iş hayatında veya benzer vesilelerle evlilik için kendilerine uygun bir aday bulmalarından sonra ikinci aşama, ailelerine bu meseleyi açmaları olabilir. Bazı gençlerin aileleri ile iletişimleri iyi olduğundan; daha başında düşüncelerini açıklarlar. Bazıları uygun zaman gelene kadar kimseye bir şey söylememeyi tercih ederler.
Bazı gençler ise ailelerinin, “Sen kendine uygun bir aday bul, evlenecek olan sensin” şeklindeki ifadelerine göre uygun bir aday bulurlar. Hatta tanışma devresini geçirirler.
Erkekler, düşüncesini karşı tarafa açar. “Ailem bana bıraktı, onlar karışmazlar” diye güven de verirler. Fakat böyle durumlarda bazen gençler ailelerine konuyu açtıklarında hiç ummadıkları bir tepkiyle karşılaşabilirler. Üzücü olan, gençlerin karşı tarafa “ailem karışmaz” diye güven verdikten sonra, ailesini kırmamak için evlilik sözünden vazgeçmesidir.
Ailelerin gençleri tanıştırması
Gençlerin bir kısmı, ailelerin kendilerine uygun bir aday bulmasını ister. Görücü usûlü olarak da bilinen böyle bir durumda tarafların birbirini tanıması için geçen sürenin çok kısa olması, ortaya birtakım sorunların çıkmasına sebep olabilir.
Üniversite mezunu bir genç anlatıyor: “Bana evlenmek için gösterilen aday, babamın eski bir arkadaşının kızıymış. Senin için uygun bir eş adayı. Birlikte gidelim, bir tanışın” dediler.
Kız tarafının evine gittik. Babamın arkadaşının kızı sadece çay ikram edip çıktı. Sonra annem babam “Oğlum ne düşünüyorsun?” diye sordular, ‘’Yüzünü dahi doğru dürüst görmediğim ve konuşmadığım bir kişi hakkında ne düşünebilirim?’’ diye cevap verdim.”
Böyle bir durumda; ya genç, kendisi için uygun bir adayı baştan reddediyor ya da mizaç uygunluğu ve denklik olmayan bir adayı tanımadan, sadece ailesini memnun etmek için kabul ediyor. Fakat böyle bir durumda, maalesef sonradan bir sevgi ve anlaşma hâsıl olamıyor.
Hâlbuki yeterli tanışma sağlandığında bu gibi tanıştırmalar, aileler arasında uyum, sevgi ve anlaşma olduğu için; ayrıca gençler arasında mizaç uygunluğu ve denklik varsa; mutlu evliliklere de zemin teşkil edebiliyor.
Arkadaşların tanıştırması
Arkadaşlarının yardımı ile bir kızla tanıştırılan genç diyor ki: “Arkadaşlarımızın isteği ile tanıştırıldık. Fakat baştan ne konuşacağımı bilemiyordum. Ona soru sorsam yanlış anlaşılacağımı düşündüm. O da bana pek soru sormadı. Görüşme sonunda çok az konuşmuş olduğumuzu düşündüm. Bana fikrimi soruyorlar. Bu durumda ne diyebilirim?”
Tanıştıran kişilerin, adayların her ikisinin huylarını, düşünce yapılarını bilmesi önemliyken, buna dikkat edilemezse daha sonra önemli sorunlar ortaya çıkabiliyor. Hâlbuki bu şekilde görüşmelerden önce gençlerin her ikisini çok iyi tanıyan bir kişinin, gençlere birbirleri hakkında olabildiğince bol bilgi vermesi, gençlerin birbiriyle anlaşması için uygun zemin hazırlıyor.
Evlilikte ortak paydaların çokluğu, anlaşma ve geçim için önemlidir. Kendisine tavsiye edilen adayı, iyi tanımadığı için kararsız olan gençlerin, arkadaşlarının zorlamasıyla “bir daha böyle bir aday karşına çıkmaz” denilerek evlendirilmesi, sorunlara sebep olabiliyor. Bazı gençler de “Hele bir evet diyelim, anlaşamazsak ayrılırız” diye düşünerek sözleniyor veya nişanlanıyorlar, sonra da “Ümit verdik bir kere” diye düşünerek karşı tarafı üzmemek için (!) evleniyorlar.
İyi tanımadan başlayan bir ilişki, yanlış anlamaların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Hâlbuki aynı adaylar başlangıçta birbirini iyi tanısa, böyle sorunlar ortaya çıkmayabilir. Evlenmek için aday seçiminde önemli olan, aday hakkında olabildiğince fazla bilgi sahibi olmak, adayı tanımak, kendi değerlerinin ve mizacının adayla uyum gösterip göstermediğini araştırmaktır.
Evlilikte ailelerin denkliği ve güzel ahlâk
Bazı genç kızlar, evlilikte erkeğin ailesinin, kadının ailesine denk olmasının önemli olup olmadığını soruyor ve “Önemli olan erkeğin kendisinin iyi, güzel ahlâklı olması değil mi?” diye de ilave ediyorlar.
Bilindiği gibi iyi bir eş seçimi, kişinin bütün hayatını etkileyen bir olaydır. Ayrıca çocuk eğitimi de daha evlilik öncesinden kişinin, çocuğuna iyi bir anne-baba adayı seçmesiyle başlar. Yüce dinimizde de eş seçiminde en çok önem verilmesi gerekenin, evlenilecek kişinin dindar ve güzel ahlâklı olmasıdır. Tabii bu, diğer özelliklerin hiç önemli olmadığı anlamına gelmez. Eş seçiminde, evlilikte etkili olabilecek pek çok hususu göz önüne alarak sağlıklı bir karar vermemiz istenmektedir ki, bunlardan biride aileler arasındaki denkliktir.
Günümüzde yapılan araştırmalarda sosyo-kültürel farklılıkların, evlilikte karşılaşılan problemleri arttırdığını göstermektedir. İnsanların hayata bakışları, âdetleri gelenek ve görenekleri farklı farklıdır. Temel konularda anlaşma olduktan sonra farklılıkların kabul edilip fazla önem verilmediği ve herkesin serbestçe doğru bildiği şekilde hareket ettiği ailelerde, pek problem çıkmamaktadır.
Ayrıca böyle durumlarda insanlar birbirlerinden etkilenip, her iki taraf diğerinde görüp beğendiği özellikleri aldığından zaman içinde karşılıklı dengeleyici bir değişme gözlenmektedir. Fakat taraflar, karşı taraftan hep kendi düşündüğü gibi düşünmesini, hareket etmesini istediğinde, problemlerin çıkması kaçınılmazdır.
Bu konuyla beraber sıklıkla sorulan bir diğer soru da şudur:
Ailesinde din ve güzel ahlâkla bağdaşmayan davranışlara sahip olan baba, anne, dede ve kardeş gibi bir yakını olan kimse ile evlilik sakıncalı mıdır?
Böyle bir durumda ileride bazı problemlerin çıkıp çıkmaması, hem ferdin bazı özelliklerine, hem de bazı şartlara bağlıdır. Elbette ailedeki her ferdin İslâm ahlâkı ile bezenmesi, kurulacak yuvanın sağlığı bakımından en idealidir. Fakat bu durum herkes için mümkün olamayabilir.
İnsanımızın büyük bir kısmı, alkol tüketimi, kumar vs. gibi toplumsal hastalıklardan, maalesef dolaylı şekilde de olsa etkilenmektedir.
Dinî konularda bilgisizlik de bu gibi hastalıkları körüklemektedir. Öte yandan ailede bulunan böyle bir ferdin, başka insanlara saygısı da yoksa, o kişinin hem eşlerin hem de çocukların üzerinde son derecede olumsuz tesiri olabilmektedir.
Böyle istenmeyen davranışları olan yakına sahip bir kimseyle evliliğe karar vermeden önce, ileride problemlerin olmaması veya en az olması için kişinin, aday hakkında şu sorulara cevap vermeye çalışması gerekir:
1. Aday, böyle bir kimsenin terbiyesinde mi yetişmiştir? Anne baba ve yakın aile büyüklerinin, bilhassa küçük yaşlarda alınan eğitimdeki tesiri elbette çok büyüktür. Bununla beraber insanlar ailelerinde gördükleri davranışların zararlı tesirlerini idrak ederek, ileride bu davranışlardan tamamen de kaçınabilmektedirler. Bu ihtimaller göz önüne alınmalıdır.
2. Ailede böyle kimselerin sayısı çok mudur? Bu tip kimseler ailede ne kadar çok sayıda ise zararlı tesirleri de o kadar çok olabilir.
3. Aday kararlarını, ailedeki bu kişi veya kişilerden bağımsız mı almaktadır, yoksa ekonomik ve geleneksel bakımdan onlara bağlı mıdır? Bu soruya cevap evetse, elbette böyle bir evliliğin yürümesi çok zordur. Zira adayın güzel ahlâkı ve güzel fikirleri olsa da ailesi onu, olumsuz yönden etkileyebilir.
4. Böyle istenmeyen davranışları olan kimse veya kimseler ile beraber yaşamak veya sık sık beraber olmak söz konusu mudur? Bu, ileride ihtimal dahilinde midir? Bu da ileride pek çok problemin doğmasına sebep olabilecek bir durumdur. Zira kişiler, istenmeyen davranışlarda bulunarak sadece kendisine zarar vermekle kalmaz, çevrelerindekine de tesir ederler. En azından yetiştirecekleri çocuklara kötü model olabilir, onları olumsuz yönden etkileyebilirler.