Enis Berberoğlu’nun milletvekilliği bir gece yarısı darbesi ile gasp edildi.
Dosya Anayasa Mahkemesi’ndeydi.
Öyle ki…
CHP olan biteni anlayamadan, itiraz dahi edemeden konu oldu-bittiye getirildi, vekillik düşürüldü.
Sonra….
Berberoğlu, cezaevine gönderildi.
Ardından salgın bahanesiyle tahliye edildi.
Bütün bunlar geçen haziran ayında oldu.
***
AKP, Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak karardan emin değildi.
O yüzden…
TBMM Başkanlığı, Saray’dan gelen talimatla alelacele Berberoğlu’nun vekilliğini düşürdü.
Arada iki HDP’li vekil de kaynadı ama kimse isimlerini anmadığı için, olay “Berberoğlu vak’ası” olarak yürüyor.
Berberoğlu’nun 31 Temmuz’da tekrar cezaevine döneceği açıklandı ama bu hiç olmadı.
Aman olmasın.
***
Şuraya kadarki öykü bile niyetin kötü olduğunu gösteriyor.
Anayasa Mahkemesi (AYM), 17 Eylül’de “hak ihlali” kararına hükmetti.
Bu şu demekti:
-Vekilliğinin düşürülmesi yok hükmündedir.
Yani…
Yani, vekilliği devam ediyordu.
Şu an olan ne:
TBMM yönetimi ile CHP topu birbirine atıyor.
Gazetelerde sayfalar dolusu görüşler alt alta sıralanıyor.
Yahu, hukuk bilmeye ne hacet:
Berberoğlu’nun vekilliği düşmemiştir, vekildir.
Elini kolunu sallaya sallaya TBMM’ye gider, işine bakar.
Fakat o Ankara yok artık.
Gerekçe bekleniyormuş.
AYM’nin gerekçeli kararı tatmin ederse…
Gereği yapılacakmış.
***
Bugün Ankara’daki en büyük sorun nedir biliyor musunuz:
Muhalefetin ve kendine “muhalifim” diyenlerin…
İktidar oyununda sahnedeki rolünü eksiksiz oynaması.
“Ben oynamıyorum” diyemediler.
Eş genel başkanları 4 senedir tutsak edilen HDP’liler de diyemedi bunu.
Bilakis…
İktidar söylemini alıp ona buna yapıştırdılar.
***
Enis Berberoğlu tartışmaları arasında, her gün onlarca avukat toplanıyor.
Yarın Berberoğlu’nun vekilliği iade edilirse…
CHP çıkıp şunu diyecek:
“Adalet yerini buldu, hukuksuzluk sona erdi.”
Tıpkı…
Geçen hafta üç gazeteci tahliye olunca…
“Tutuklu gazeteci kalmadı” başlığı atanların hali gibi.
***
O arada ne oldu biliyor musunuz:
Enis Berberoğlu için “hak ihlali” diyen AYM…
Leyla Güven’in başvurusunu “ihlal yok” diye reddetti.
Oysa…
Ne Meclis’ten atılırken…
Ne cezaevine konurken…
Ne de şimdi, kimselere sesini duyuramadı.
İki tweet atıldı sadece.
***
O arada biliyorsunuz:
-Gazi Mustafa Kemal mi,
-Mustafa Kemal Atatürk mü, bitti o tartışma.
Lafı çevirelim: Sol gösterip sağ vurdular.
Epey avukat gözaltına alındı.
Yandaş barolar yola çıktı, teker teker kuruluyor.
Hani, üstüne bir bardak soğuk su içmek diye bir deyim var, malum.
Soğuk olmayacağı kesin de, paslı mı olur, yosunlu mu, emin değilim.