Emine Erdoğan’ın 50 bin dolarlık çantası AKP kıyılarında tsunami etkisi oluşturuyor. Ana muhalefet CHP, uzun zamandır ilk defa iktidar saflarının dengesini bozdu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi golü çıkarmakta zorlandıkça hata yapıyor.Aslında Erdoğan Ailesinin şatafatlı hayatı ilk defa gündeme gelmiyor. Altın varaklı bardaklar ve kalorifer petekleri, altın musluklu mutfaklar, mağaza kapatmalar, pahalı çantalar yeni yaşanmıyor. Yeni olan MHP’nin askıda ekmek kampanyasıyla iyice su yüzüne çıkan fakirlik ve Erdoğan’ın önünde “Evimize ekmek götüremiyoruz” diyen esnafın hatırlattığı ekonomik kriz…
Üstüne bir de Fransız mallarına boykot çağrısı eklenince, kontratak yediler.
Daha önce eleştirileri duymazdan gelip, ‘Emine Hanım’ın çantası’ ifadelerinin geçtiği haberleri sansürletmekle yetiniyorlardı. Bu defa gittikçe artan dozda cevap verme ihtiyacı hissediyorlar. Ancak cevaplar yeni sorular doğuruyor, kendi hamlelerinin altında kalıyorlar.
Hürriyet Gazetesi’nden Hande Fırat’a “Emine Hanım çantalara o kadar para vermiyor; imitasyon yani çakma çanta kullanıyor” diye yazdırdılar. Bu girişim, çanta-ekmek kıyasının toplumda karşılık bulduğunu ve ‘itibardan tasarruf olmaz’ savunmasının artık işe yaramadığını gösteriyor.
Erdoğan ve trolleri aşama aşama ellerindeki bütün barutu bitirdi ve sonuç alamadı. Sosyal medyada “Aile üzerinden siyaset yapma” tagı açtılar. Erdoğan, partisinin grup toplantısında “Sende zerre kadar yürek varsa benimle ilgili konuş, eşimle ilgili konuşma” sözleriyle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerini savuşturmaya çalıştı, olmadı.
AKP Sözcüsü Mahir Ünal, “Parası ödenip alınmış malın boykotu mu olur! Boykot yeni ürün almamaktır,” diye defansa gelmişken, Hande Fırat’ın ters topuyla golü ağlarında gördüler.
AKP sözcüsü Ünal mi doğru söylüyor yoksa Fırat’ın ismini vermediği Saray çevreleri mi? Elbette Ünal ama Fırat’ın çıkışının Saray talimatıyla olduğu da çok açık. Anlaşılıyor ki, Aşil topuğundan vurulmuş. Fırat’ın yazısı, yaranın ve cevap yetiştirme telaşının büyüklüğünün işareti.
Bu bir yalan haber; zira Brüksel’de alışveriş için kapatılan mağazalar, Ünal’ın sözleri ve diğer israf örnekleri Fırat’ı tekzip ediyor. Ayrıca özrü kabahatinden büyük cinsten bir düzeltme çabası.
Marka taklidi denilen şey doğrudan hırsızlık. Şebekeden bile bile çalıntı araba almaktan farklı değil. Üreten ve satan için hapis cezası gerektiren bir suç. Kullanan için ise en hafif ifadeyle ayıp. Kanunları uygulamakla görevli bir devlet yetkilisinin eşi, çalıntı mal kullanamaz, bunu normalleştirecek şekilde gazete köşelerinde ilan edemez. Ahlaki olduğu kadar, hastalık noktasına varabilen psikolojik bir zaafın da göstergesi.
İmitasyon ürün kullanımı ‘marka bağımlılığı’ denen hastalığın sonuçlarından biri. Psikoloji biliminde literatürü oluşmuş bir kavram. Daha önemlisi ülkede kendi markasıyla üretim yapan pek çok çanta üreticisi var. Ve Hakan Çanta, İnci Deri gibi bir çoğu ekonomik zorluklar yaşayıp iflas etti. Kendi ülkesinin yüzyıllık markaları batarken, çakma ya da gerçek başka ülkelerin markasını kullanmak yakışıyor mu?
Emine Erdoğan bu konuda en zor durumda olan kişi. Fakirler ve erkekler imitasyon kullanmayı bir övünç meselesi olarak bile görebilir. Fakat sonradan görmeler ve kadınlar çakma ürün kullandığının anlaşılmasını istemez. Kalburüstü imitasyonculara randevulu gidildiği, bunun önemli sebebinin karşılaşma riski olduğunu bilenler teyit ediyor. Gerçekten zor durumda olmalılar ki Emine Hanım’ı bu duruma düşmüş görünmeye ikna edebilmişler.