İLKER DOĞAN- Tr724
İhraç Kurmay Albay Mustafa Barış Avıalan da AKP rejiminin cezaevinde ölüme terk ettiği isimler arasına eklendi. 2016’dan bu yana Sincan Cezaevi’nde tutukluydu. Kalbinin yüzde 15’i çalışıyordu. Ağır hastalıkları vardı. Akciğerleri su doluydu. Böbrek ve pankreasta kist oluşumu vardı. KOAH, Siroz C seviyedeydi.
Adli Tıp ‘infaz erteleme’ kararı vermişti ancak mahkeme tahliye etmemekte direndi. Yoğun bakımda olması gereken Avıalan, bu kadar ciddi rahatsızlıklarına rağmen tek kişilik hücrede ölüme terk edildi. Ailesine son çektiği faksta, “Durumum çok kötü. Çok acı çekiyorum. Hayatımı zorlaştırmak için her şeyi yapıyorlar. Doktorlar ilgilenmiyorlar. Belki de elveda…” diyordu. Ve önceki gün hayatını kaybetti.
15 TEMMUZ KUMPASINI DEŞİFRE ETTİ
Avıalan’ın ölümünün ardından, 15 Temmuz’da Genelkurmay Başkanı olan Hulusi Akar’la ilgili sözleri yeniden gündeme geldi. Kendisinin örgüt üyesi olarak suçlanmasına neden olan atamaların tamamının Hulusi Akar ve sıralı komutanlarının emriyle yapıldığını anlatmış, “Hodri meydan, bütün atamalar araştırılsın,” demişti. 15 Temmuz’dan hemen önce Akıncı Üssü’nde yapıldığı ortaya çıkan Akar, Hakan Fidan ve Zekai Aksakallı ‘zirvesini’ sorguluyordu. Üçlü zirvede ne konuşulmuştu?
DARBE GÜNÜ DERS ÇALIŞIYORDU
Ancak Avıalan’ın savunması Akar’la sınırlı değil. 15 Temmuz’da Genelkurmay Başkanlığı Personel Dairesinde Proje Şube Müdürü olarak görev yapan Avıalan, savunmasında ‘Akıncı Üssü ve çatı davası’ olarak adlandırılan iddianameleri tamamen çürütmüştü. Yurtta Sulh Konseyi üyesi olmakla suçlanıyordu, ancak ortada ‘konsey’ yoktu! Ayrıca 15 Temmuz günü izinliydi. 18 Temmuz’da gireceği doktora mülakatı için ders çalışıyordu. Nasıl bir konsey üyesiydi ki darbeden haberi bile yoktu!
15 Temmuz döneminde Genelkurmay Personel Dairesinde Proje Şube Müdürü olarak görev yapan ihraç Kurmay Albay Mustafa Barış Avıalan, darbe girişiminden üç gün sonra tutuklandı. Zaten varolan sağlık sorunlarına cezaevinde yenileri eklendi.
Kalbinde sorun vardı. Nefes almakta zorlanıyordu. Daha önce bir kaç kez fenalaşmış ve hastaneye kaldırılmıştı. Hastalıkları ilerledi. Defalarca ‘infaz erteleme’ istedi ancak mahkeme oralı olmadı. Adli Tıp’ın ‘infaz erteleme’ kararı bile yeterli olmadı tahliye için.
Önceki gün Sincan Cezaevi’nde durumu ağırlaşan Avıalan kurtarılamadı. Ve bir kişi daha cezaevinde ölüme terk edilenler arasına girdi.
GERGERLİOĞLU: ELBİRLİĞİYLE ÖLDÜRDÜNÜZ
İnsan Hakları Savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu, tepkiliydi. Zira Avıalan için 3 kez soru önergesi vermiş ancak cevap bile alamamıştı: “Ölüyorum dedi kalbi yüzde 15 çalışan insan, umursamadınız!! Yine ölüm sonrası 2 müfettiş göndererek mi suçu gidereceksiniz.!? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor ihlal dolu mahpus ölümleri için. Akciğerleri su dolu, böbrek ve pankreastta kist oluşumu, KOAH, Siroz C-seviyede idi ve bu insan rapora rağmen tek kişilik hücredeydi!!! Yoğun bakımda olmalıydı! Hasta binlerce mahpus böyle zalimlikle teker teker mi ölecek? Adli Tıp infaz erteleme vermiş, mahkeme karar vermemekte ısrar ediyordu, el birliğiyle hücrede öldürülen bir mahpus daha!!!”
OLMAYAN KONSEYİN ÜYESİ
Mustafa Barış Avıalan’ın ölümü savunmasında Hulusi Akar’a yönelik suçlamaları getirdi akılları. Ancak Hulusi Akar detayı Avıalan’ın savunmasının küçük bir bölümünü oluşturuyor. Avıalan, yaptığı savunmalarda 15 Temmuz’a dair hazırlanan ve kendisinin de aralarında bulunduğu komutan ve askerleri ‘darbecilikle, terör örgütü üyeliğiyle suçlayan’ iddianameleri paçavraya çevirmişti.
Yurtta Sulh Konseyi’nin üyesi olmakla suçlanıyordu. Ancak savcılık ve mahkeme ifadelerine göre 15 Temmuz’dan haberi bile yoktu. Genelkurmay’dan askeri hattına gelen bir telefonla Akıncı Üssü’ndeki toplantıya çağırıldığı sabitti. Bu maddi gerçeğin araştırılmasını talep etti mahkemeden ancak hakim oralı bile olmadı. Savunmasında, “Konseyin varlığına, üyelerine, işleyiş şekline, yaptığı iddia edilen planlara ve çalışmalara veya bunun gibi daha bir çok konuya yönelik başkaca hiçbir somut husus yok,” demişti.
ATAMALAR KASITLI OLARAK ERTELENDİ
Mustafa Barış Avıalan’a göre asıl darbe 16 Temmuz sabahı yaşanmıştı. 15 Temmuz birileri tarafından kurgulanmış ve 16 Temmuz’da gerçek plan devreye sokulmuş, vatansever bütün komutan ve askerler TSK’dan ihraç edilmişti.
Çok önemli bir detay veriyordu savunmasında:
“Bulundukları görevlerin stratejik öneminden dolayı Konsey üyesi olduğu iddia edilen ve benim tanıdığım karacı subaylara bakıyorum ben de dahil olmak üzere; özellikle 2015-2016 dönemi itibariyle bu insanların atandıkları veya ayrılması gerektiği halde ayrılmayıp göreve devam ettirildikleri kadro görev yerleri yani 15 Temmuz 2016’da görev yaptıkları yerler tesadüf olamaz. Bir irade bu kişileri 2015-2016 döneminde buralarda tutmuş veya buralara atamış. Örneğin ben Kara Kuvvetleri Karargahında görev yaparken Mayıs 2015 atama döneminde kati olarak doğu hizmet sıram gelmesi nedeniyle mutlaka bu bölgeye tayin olmam gerekirken atama yönetmeliğinde bulunmayan bir yetki kullanılarak yani mevzuatta olmayan bir idari işlem sonucunda şark hizmetine gidişim ertelendi ve müteaddit defalar ben şark hizmetine gitmek istiyorum diye başvurmama rağmen bu taleplerim reddedildi. Kara Kuvvetleri Karargahındaki görev yerimde kalmam gerekirken de bu kurala da uyulmayarak Ağustos 2015 tarihinde Genelkurmay Karargahındaki şube müdürlüğü görevine atandım. Ve sonra başıma bu işler geldi.”
HODRİ MEYDAN, EMRİ KİM VERMİŞ ARAŞTIRILSIN
“Hodri meydan tarafsız birileri araştırsın ben ve benim gibilerin 2015 ve 2016’da yaşadığı bu atamaya ilişkin hayatın olağan akışına uygun olmayan işlemler kimlerin doğrudan emir ve talimatları ile yapılmış sonucu hep birlikte görelim. Bu nasıl bir Konsey ki son planlama sevk ve idarenin yapıldığı gün ve gecesinde iddia edilen üyelerden kimisi Diyarbakır’da, kimisi Şırnak’ta, kimisi İstanbul’da, kimisi Polatlı’da, kimisi Akıncı Üssünde, kimisi Genelkurmay Karargahında, kimisi 28. Mekanize Tugayında, kimisi Zırhlı Birlikler Okulunda, kimisi Kara Havacılık Okulunda ve daha başka 10-12 yerdeler. Bunlar nasıl karar aldı? Harekatı nasıl yönettiler? Askeri olarak mantıklı bir açıklaması olamaz. Genelkurmay Karargahındaki üyelerin bile birbirlerinden haberi yok.
TAMAMEN ALDATMACA
“Üyesi olduğum iddia edilen Yurtta Sulh Konseyi sadece ismi olan ama cismi olmayan ve sahne gerisindeki birileri belki de sahne gerisindeki gerçek bir başka Konsey tarafından piyasaya sürülmüş bir aldatmacadır. Konseyin varlığına ilişkin olarak hiçbir somut ve mantıklı kanıt da bulunmamaktadır. Konsey faturanın kesileceği bir adres zorunluluğundan doğmuş bir zorlama ile yaratılmıştır. Yani aslında olmayan bir Konseyin olmayan üyelerinden birisi olduğum iddia edilmektedir.”
İDDİANAME ÇELİŞKİLERLE DOLU
Mustafa Barış Avıalan, iddianamedeki çelişkilere de dikkat çekiyor savunmasında. İddianameye göre, Nisan ve Temmuz 2016 arasında ‘yaşanması düşünülen’ gelişmeler örgüt üyelerine ‘darbeden başka çare bırakmamış. Ancak aynı iddianamede darbeye kesin karar verildiği tarihler ise 27 Aralık 2015 ve 17 Mart 2016! Avıalan bu çelişkiyi şöyle anlatıyor: “Bir örgüt var artık darbe yapılsın diye karar alıyorlar. Ne zaman 27 Aralık 2015’de ilk kararı alıyorlar. 17 Mart 2016’da da artık kesin karar alıyorlar. Ama aynı örgüte mensup olduğu iddia edilen askerleri yüreklendirecek, teşvik edecek ve artık bu son çaremiz dedirtecek gelişmeler bu tarihlerden sonraki tarihlerde hayata geçmeye başlıyor.”
MEVZUATI BİLMEYEN ÇOĞUNLUĞU KANDIRABİLİRSİZ!
“Mesela Haziran sonu ve Temmuz ayı başlarında dışarıya sızdırıldığını tahmin ettiğim ve bazı tanık ifadelerinde de yer alan FETÖ ile iltisaklı personelin Ağustos 2016 şur’asında ilişiğinin kesileceği iddiası da içerik açısından gerçeği yansıtmıyor. Çünkü mevzuata göre Yüksek Askeri Şur’a da ilişik kesme veya ihraç ile ilgili bir karar alınması mümkün değildir. Şur’a da sadece bekleme süresini doldurmuş olan General ve Amiralleri emekliye sevk edebilirsiniz. Bekleme süresini doldurmamış General ve Amiralleri bile emekli edemezsiniz. Yaş toplantısında FETÖ ile iltisaklı personelin ilişiğinin kesileceği bilgisi gerçek dışıdır. Ama mevzuatı bilmeyen çoğunluğu kandırabilirsiniz.”
COPY-PASTE DEŞİFRE OLDU; İDDİANAMEYİ KİM HAZIRLADI?
“İddianamenin 419’uncu sayfasında, güyâ tek tek anlatılacak konuların başlıkları yazılmış. Buradaki 7’ncibaşlık çok enteresandı. Şöyle yazıyordu: “Müteakip dönemde alınacak tedbirler”. Ama metnin devamında hiçbir yerde bu başlığa ve bu başlık altındaki tedbirlere yer verilmemiş. Savcılık, kahkemeye hangi tedbirleri teklif edecek acaba diye bu bölümü iddianamede çok aradım ama bulamadım. Nedir bu tedbirler? Mesela, 15 Temmuz’dan sonra insanların ihraç edilmelerine yol açan fetömatik programları, satın alınmış iftiracılar, ankesörlü telefonlar, nasıl hazırlandığı belli olmayan MİT belgeleri, cennet listeleri falan gibi şeyler mi? Bilmek istiyoruz ki, ona göre savunmamızı yapalım. Yok, copy-paste yaparken yanlışlıkla kalmış diyorsanız da, o zaman kimlerin yazdığı hangi belgeden copy-paste yaptığınızı açıklayınız, biz de aynı soruyu onlara soralım. Böylelikle belki de sanıkların bir çoğunun iddiası olan “kumpas ve proje” planının deşifresine katkı sağlayacak başka ipuçlarına erişmiş oluruz.”
ATAMALAR AMİRLERİMİN EMRİ VE BİLGİSİYLE YAPILDI
Mustafa Avıalan, kendisinin örgüt üyesi olarak suçlanmasına neden olan atamaların tamamının Hulusi Akar’ın emriyle yapıldığını anlatıyor: “Her türlü sıkıntılı işte personelciler birinci hatta sürüldü. Başkalarının işini de bize yaptırdılar. Ve bütün tepkiyi bize yönelttiler. İddianamede ikinci bölüm içinde yaklaşık 30 sayfa yer ayrılarak terör örgütü faaliyetinin delilleri diye sunulan ve ağırlıklı olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin personel konularında yapılmış değişiklikler aslında tüm sıralı komutanların hatta bir çoğu siyasi irade ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisi, katkısı, teklifi, onayı dahilinde gerçekleştirilmiştir. Ben bu görevlerim sırasında tüm yaptıklarımı en üst seviyedeki amirlerden yani Genelkurmay Başkanları, 2. Başkanı veya Kuvvet Komutanlarından aldığım emir ve talimatlara istinaden yaptım. Bu söylediklerimin hepsi imha etmedilerse arşivlerde kayıtlıdır. Ayrıntılı olarak hepsini ispat etmeye hazırım. İddianamede söylendiği gibi dışarıdan hiç kimsenin hele bir örgütün talimatı ile iş yapmadım. Ben bunlardan dolayı terör örgütü üyesi ve yöneticisi olacak isem bana bu işlerle ilgili emir ve talimat veren amirlerde öyledir.”
KURMAYSAN FETÖCÜSÜN, DEĞİLSEN KRİPTO FETÖCÜSÜN!
İddianamede FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yönetici olmakla da suçlanıyorum. Savunma yapmakta zorlanıyorum; zorlanmamın nedeni söyleyecek bir şeyimin olmaması değil iddianamede söylenecek bir şeyin olmaması. İddianamedeki ifadelere göre söylüyorum; Ben şimdi burada FETÖ’cü olmadığıma inandırmak için robot olmadığımı, günahkar olmadığımı, namaz kıldığımı, oruç tuttuğumu mu ispatlayayım. Bunları ispatlarsam örgüt üyeliği suçlaması düşecek mi? Bir insanın ben oruç tutarım, mesaimi aksatmayacak şekilde namazımı kılarım, ben aile çevremden evlendim gibi insanlık onurunu kıracak şeylerle savunma yapmak zorunda bırakılmasını reddediyorum. İddia makamına ve kendini iddia makamı yerine koyanlara göre Personel, İstihbarat gibi kritik kadrolarda çalışıyor isen FETÖ’cüsün. Kurmay isen FETÖ’cüsün. 100 tam sicilin varsa çok başarılı isen FETÖ’cüsün. Yurt dışında doktora yaptınsaFETÖ’cüsün. Eşinin başı açık ve mayo giyiyorsa FETÖ’cüsün. İş yerinde değilde evde kimseye göstermeden namaz kılıyorsan da FETÖ’cüsün. Devletin tüm resmi istihbarat kurumları araştırıp da senin hakkında en ufak bir şey bulamamış ise kendini çok iyi gizlemiş bir FETÖ’cüsün. İyi savunma yaptınsa FETÖ’cüsün. Kimin hazırladığı belli olmayan bir atama listesinde adın varsa FETÖ’cüsün. Zekai Aksakallı’nın aleyhinde konuşuyorsan FETÖ’cüsün. Zekai Aksakallı’nın lehinde konuşuyorsan da FETÖ’cüsün. Maalesef ifade ettiğim bu ve bunun gibi cadı avı benzeri gerekçelerle binlerce asker özgürlüğünden oldu. Onbinlerce askerde tasfiye edildi. O yüzden savunmamın bu bölümünde kısaca diyorum ki ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın iftira atılmadıkça benden FETÖ’cü çıkmaz çıkaramazsınız. Ne zaman ki önüme gerçek ve hukuka uygun bir delil listesi konursa o zaman getirilen her delile karşı on delille karşılık vererek savunmamı yaparım. Bu aşamada öncelikle müddei iddiasını ispat etsin diyor ve herhangi bir terör örgütü üyeliği veya yöneticiliği iddialarının hiç birisini kabul etmediğimi net olarak ifade ediyorum.”
Tr724 ÖZEL HABER | İLKER DOĞAN