Türkiye Cumhuriyeti’nin genetik olarak Ermeni ve Rumlarla sorunu vardır.
Haliyle içinde Yunanistan ve Ermenistan geçen hiçbir konuda objektif olmaz, olamaz.
Dilediğiniz kadar “Ermenistan haksızdır, Ermeniler kardeşimizdir” deyin.
Böyledir yani.
Zaten bu cümleyi kurduran da genlerdeki o sorundur.
Testi kırılmadan tedbir alındığı görülmemiştir Anadolu topraklarında.
Devlet ileride “pardon” diyeceğini bile bile yapacağını yapar.
***
Euronews Türkçe’deki haberin başlığı şu:
Alman Dışişleri’ne ait gizli Türkiye raporu sızdı, “Yargı işlevsiz, haklar sadece anayasada yazılı.”
***
Birincisi, bu gizli değil.
Oturup rapor döşenmeye gerek yok.
İkincisi, bunun böyle olduğunun anlaşılması için 5 sene sonra güya tespit yapmaya da lüzum yok.
Her şey gözler önünde oldu, oluyor.
Alman Dışişleri, gazeteci Deniz Yücel’i Türkiye’den isterken…
Türkiye de “Veririz ama şu şartla veririz” derken…
Berlin, bilmiyor muydu yasaların çatır çatır çiğnendiğini?
Geçeceksiniz.
***
Türkiye’de haklar anayasada yazar ama uygulanmaz.
Bunu bugün tespit eden Avrupa…
İnsan Hakları Mahkemesi’ni işletmiş midir, mesela?
Bilakis…
O mahkemenin başyargıcı, daha yakınlarda Türkiye’ye utanç verici bir ziyarette bulunmuştur.
Niye:
Ulusal ve uluslararası çıkarlar öyle gerektirmektedir.
İnsan hayatı söz konusu olsa bile mi?
Öyle olsa bile.
***
Türkiye Sağlık Bakanı, itibarının yerlerde süründüğü şu günlerde şu tweet’i atmak zorunda kaldı: Devletimiz halkının sağlığı kadar ulusal çıkarlarını da korumaktadır.
Nedir bu ulusal çıkarlar?
İngiltere dün, Türkiye’yi seyahat koridoru listesinden çıkararak yeniden karantina uygulanacak ülkeler listesine aldı.
Londra, “vak’a tanımını” uluslararası sağlık örgütlerinden farklı yaptığını görüp Türkiye’yi tekrar kırmızı listeye almış.
Ankara’nın rakamları saklamasının bir nedeni de buymuş demek ki.
***
Dönelim Avrupa’ya.
Bir takım çıkarlardan dolayı Türkiye’yi hoş görürseniz…
Olay dönüp ülkelerinizi ve/veya yurttaşlarınızın sağlığını riske atan bir noktaya gidebiliyor.
***
Ekranların gediklisi, basının pek sevdiği Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’a kulak verelim.
Bu zat, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca devlet yalanlarını itiraf etmeden 1 hafta önce demiş ki:
-Açıklanan vak’a sayısı gerçek vak’a sayısı değil.
-Bunu Sağlık Bakanlığı’na da sordum.
-“Bu tam pozitif vaka sayısı değil. Sadece hastaneye yatan sayısı da değil” dediler.
-Dolayısıyla günlük açıklanan rakamların ne olduğunu bilmiyoruz. (23 Eylül 2020)
***
Dinleyen gazeteciler de sormuyor tabi:
Hocam peki, Bilim Kurulu bilmediği veriler üzerinden nasıl tavsiye veya karar üretiyor?
Benimki de soru işte.
Ulusal çıkarı bilmem, bugün devletin başını tutanlar ulusal güvenlik sorudur, vesselam.