Güler misin ağlar mısın:
Çakıcı ile ilgili tek tavır alan kurum Twitter oldu, sildi tehdit mektuplarını.
Ne çare, “AKP-MHP koalisyonu nasıl yıkıldı” konulu tezler o mektupla başlayacak.
Çakıcı’nın mesajı Kılıçdaroğlu’na değil…
Esasen, Erdoğan’aydı.
Belki de CHP bu yüzden pek üzerinde durmadı.
Bu, yine de partiyi ve partilileri mazur göstermez.
Geçelim.
***
Detayların ve kimin ne dediğinin önemi yok.
Erdoğan, el artırmak için Arınç’ı devreye sürdü.
İki gün bekledi.
Sonra…
Bilgisi ve izni dahilindeki laflara “fitne ateşi” deyip, dümeni tekrar MHP’ye kırdı.
***
Bugün seçim olsa kime oy verirsiniz, anketleri objektif değildir.
-Halk, ağır iktidar propagandası altındaysa…
-Muhalefet, seçmenine serbestçe ulaşamıyorsa…
-Üstüne, muhalefet liderleri tutukluysa…
-Vatandaş “başım belaya girer” diye anketlere cevap veremiyorsa…
O araştırmalar, yüzde yüz gerçek eğilimi yansıtmaz.
İşte bu subjektif anketlere göre, AKP yüzde 30’larda.
Ortağı MHP ise epeydir barajın altında.
Bu durum, iki ortağı birbirine kenetliyor.
AKP başka ortak bulamıyor.
MHP, kapıyı vurup çıkarsa Akşener’e geçileceğini biliyor.
Tıpkı AKP gibi iktidara mecbur, muhtaç ve mahkum.
Alabildiğine çirkefleşmeyi, Bahçeli’nin bir mafya babasına kefil olmasını böyle okumalı.
Ankara’da gizli saklı bir şey kalmadı.
Herkesin gerçek tıyneti çıktı ortaya.
Düne kadar ülkücü gençleri sakinleştiren Bahçeli…
Şimdi azılı katilleri cesaretlendiriyor.
***
Avrupa’da farklı tabelalarla örgütlenmiş ülkü ocakları kapatılır, terör örgütü muamelesi görürken…
Erdoğan’ın Avrupa Birliği’ne selam çakması, MHP için kabul edilebilir bir şey olmamalı esasen.
Hoş, son seçim arifesinde Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkartılıp Cumhur İttifakı için konuşturulmasını içine atmış bir MHP’den bahsediyoruz.
Haliyle, ideoloji de bir yere kadar.
***
Erdoğan ve Bahçeli için iktidar koltuğunu korumak hayli güçleşti.
“İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder.”
Laf benim değil, Erdoğan’ın.
Cumhur İttifakı, 2019’da iki kere İstanbul’da çöktü esasen.
Bunu çok iyi biliyorlar.
Ne mevcut ucube başkanlık sistemi, ne de tekrar ısıtılan parlamenter sistem Erdoğan’ı orada tutmaya yetmiyor.
Ve fakat:
-Değişen dünya dengeleri…
-Avrupa ve ABD’den yola çıkan yaptırımlar…
-Başaşağı giden ekonomi…
-Siyasette yaşanan ağır güven bunalımı…
Çok arzu ettiği halde Erdoğan’ın 2023’ü göremeyeceğini gösteriyor.
***
AKP, kapatma davası senesi olan 2008’dekine benzer bir sıkışmışlık yaşıyor.
Bu defa AKP’nin feryadına koşacak kimse yok.
Bilakis iskemlesini tekmelemek için bekleyen epey hasmı var.
***
Konudan bağımsız:
Erdoğan’ı artık kendi partilileri bile alkışlamıyor.
Dün dikkat ettim, omzu düşmüş, sesi de güçsüz çıkıyor.