MHP destekli AKP iktidarı, ‘ölüme terk ettiği’ bir polisin daha hayatını söndürdü. KHK’lı Polis Memuru Ahmet Kaplan’ın raporları, ölüm kronolojisini ortaya çıkardı. Yapılmayan yanlış teşhisler nedeniyle kansere yakalanan Kaplan, ailesinin başvurusuna rağmen, tahliye edilmeyerek cezaevinden cenazesi çıktı.
Cezaevinde hayatını kaybeden kanser hastası KHK’lı trafik polisi Ahmet Kaplan’ın (48) ölüme sürüklenişinin raporları ortaya çıktı. Mayıs 2020’de aşırı kilo vermeye başlayan Kaplan’ın defalarca revire başvurduğu, peş peşe yanlış teşhisler konulduğu ve eksik tetkikler nedeniyle akciğer kanseri teşhisinin ancak ölümünden bir ay önce konulabildiği raporlarda görülüyor. Kaplan, kanser teşhisi konulduktan sonra da tahliye edilmiyor ve kemoterapi verilip cezaevine gönderiliyor. Raporlar Kaplan’ın adım adım ölüme sürüklenişini belgeliyor.
KHK’LI TRAFİK POLİSİ
Trafik polisi Ahmet Kaplan, 30 bini aşkın meslektaşı gibi 15 Temmuz darbe girişiminden sonra mesleğinden ihraç edildi. Kaplan, Gülen Hareketiyle iltisakı bulunduğu gerekçe gösterilerek 13 Ağustos 2016’da tutuklandı. 10 Kasım 2020’de cezaevinde hayatını kaybetti. 4 yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan Kaplan’ın tahliyesine dört ay vardı. Cezaevinde hayatını kaybeden Ahmet Kaplan’ın adım adım ölüme sürüklenişinin raporlarına Turkish Minute’ten Cevheri Güven ulaştı. Raporlarda; Kaplan’a defalarca yanlış teşhis konulduğu, gerekli muayeneler yapılmadığı ve kanser teşhisinin ardından tahliye talebine cevap verilmediği görülüyor. Kemoterapiden sonra tek başına cezaevine gönderilen Kaplan’a ait bazı raporlar e-nabız sisteminde bulunamıyor ancak mevcut raporlar ölümün kronolojisini ortaya çıkartıyor.
E-NABIZ SİSTEMİNDEKİ RAPORLAR
Mayıs 2020’den itibaren aniden kilo vermeye başlayan Kaplan’ın defalarca cezaevi revirine ve fenalaşması nedeniyle hastaneye götürüldüğü, hastalarla ilgili bilgilerin kayıtlı olduğu elektronik veri tabanı e-nabız sisteminde görülebiliyor. Ancak Kaplan’a eksik teşhisler nedeniyle akciğer kanseri tanısı aylar sonra konuluyor. Teşhis konulduktan ölüm gününe kadar geçen süre ise bir aydan daha az. İnsan hakları savunucusu ve HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na göre Kaplan, cezaevinde sağlık hizmetinden mahrum bırakılarak ölümüne neden olundu.
AHMET KAPLAN’IN GÜN GÜN HASTALIK SÜRECİ
13 Temmuz 2020: Ahmet Kaplan, nefes darlığı, öksürük ve burun akıntısı şikayetiyle cezaevi revir doktoru Sebahattin Ekenel’e başvurdu. Mevsimsel alerji teşhisi konulup koğuşuna gönderildi.27 Temmuz 2020: Kaplan, aynı şikayetle üç kez daha cezaevi revirine kaldırıldı. Durumu ağırlaşan Kaplan, ardından İskenderun Devlet Hastanesine götürüldü. Doktor Filiz Mısırlıoğlu tarafından muayene edilen Kaplan’a teşhis konulmadı ve ciddi bir rahatsızlığı olmadığı belirtilerek cezaevine geri gönderildi.30 Temmuz 2020: Fenalaşan Kaplan tekrar cezaevi revirine kaldırıldı.
7 Ağustos 2020: Kaplan, acil başvurusu nedeniyle İskenderun Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. 10 gün hastanede tutuldu. Ciğerlerinde su toplanması (plevral efüzyon) teşhisi kondu.
11 Ağustos 2020: Ciğerlerinden sıvı alındı. Ancak tahlil sonucu e-nabız sisteminde yer almıyor.
18 Ağustos 2020: Tekrar cezaevine gönderildi. Ailesine verdiği bilgiye göre, bu tarihten itibaren cezaevinde kendi ihtiyaçlarını gideremez hale geldi. Ailesiyle görüşmeye getirildiğinde tekerlekli sandalyeyle getirildi. Kaplan, ailesine Mayıs ayından itibaren kilo vermeye başladığını belirtti.
21 Ağustos 2020: Tekrar hastaneye götürüldü.
2 Eylül 2020: Tekrar hastaneye sevk edildi. Ancak hastalığına teşhis konulmadı. Ailesi yetersiz ve özensiz tetkikler nedeniyle teşhisin geciktiğini belirtiyorlar.
14 Eylül 2020: Cezaevi revirine götürüldü. Muayenenin ardından kronik bronşit teşhisi konuldu.
4 Ekim 2020: Akut bronşit teşhisiyle İskenderun Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. 12 gün hastanede tutuldu. Ciğerlerindeki suyu almak için tüp takıldı.
8 Ekim 2020: Doktor Suat Durkaya’nın akciğer kanseri şüphesi üzerine Onkoloji Doktoru Cemile Karadeniz tarafından muayene edildi ve akciğerinden parça alınıp biyopsiye gönderildi.
15 Ekim 2020: Biyopsi sonucu netleşti ve Ahmet Kaplan’a akciğer kanseri teşhisi konuldu.
26 Ekim 2020: Kanser teşhisine rağmen hastaneden cezaevine gönderildi.
02 Kasım 2020: İskenderun Devlet Hastanesi onkoloji servisine götürüldü. Onkoloji doktoru Cemile Karadeniz tarafından Adana Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Durumunun ağır olması nedeniyle iki gün bekletildikten sonra sevk gerçekleşti.
04 Kasım 2020: Adana Şehir hastanesine götürüldü. Muayenenin ardından aynı gün cezaevine geri gönderildi.
06 Kasım 2020: Sağlık Kurulu raporu için cezaevinden alınarak tekrar İskenderun Devlet Hastanesine getirildi. Durumunun ağır olması nedeniyle öncesinde doktor Cemile Karadeniz tarafından muayene edildi. Aynı gün tekrar cezaevine gönderildi.
09 Kasım 2020: İskenderun Devlet Hastanesine getirildi ve kemoterapiye başlandı. Kaplan, ilk kemoterapi dozunun ardından tekrar cezaevine gönderildi.
10 Kasım 2020: Ahmet Kaplan 20:30’da bulunduğu cezaevi hücresinde fenalaştı, hastaneye gönderildi ancak hayatını kaybetti.
Ailesi bu süre zarfında, Ahmet Kaplan’ın hayati tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle sağlık kurulu raporu çıkartılması için başvurdu ancak başvurulara cevap verilmedi. Aile, üç kez infazın ertelenmesi için başvurdu ancak bu başvurulara da cevap verilmedi.
Kaplan, hastalığı sürecinde, kendi başına yemek yeme ve bireysel temizliğini yapma kabiliyetlerini kaybetti. Ailesinin aktardığına göre Kaplan, kanser hastalığı ve kemoterapi nedeniyle ihtiyacı olan iyi beslenme ve hijyen koşullarından mahrum bırakıldı.
AYLARCA TEŞHİS KONULAMADI
Kaplan’ın ihmalle ölümüne neden olunduğuna ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) inceleme yapıyor. Otopsi raporunun çıkmasının ardından İHD suç duyurusunda bulunacak. Suç duyurusunun temelini; aylarca ilgisizlik nedeniyle erken teşhisin gecikmesi, tedaviden yararlandırılmama ve kanser teşhisine rağmen tahliye edilmemesi oluşturuyor. Raporlarda, Kaplan’a kanser teşhisi konulduğunda hastalığının son evresine geldiği görülüyor. Teşhisle ölüm arasında bir aydan az süre var.
24 KİŞİ BİRARADA KALDI
Kaplan cezaevinde 18 kişilik koğuşta 24 kişiyle oldukça kalabalık bir ortamda kalıyordu. Ailenin İHD’ye anlattıkları şöyle:
“Son 3-4 aylık süreçte kendi bakımını yapamaz, ailesiyle telefon görüşmesi dahi yapamaz hale gelmişti. Bütün süreç cezaevi çalışanları ve devlet hastanesi doktorlarının gözü önünde gerçekleşti. 3-4 ay içinde 30 kilo kaybetmiş olmasına rağmen yetkililer gerekli reaksiyonu göstermediler, tahliyesi için hakkı olan işlemler yapılmadı. Cezaevi ve hastane görevlilerinin ihmal ve kusurlarının araştırılmasını ve adaletin tesis edilmesini istiyoruz.”CEVHERİ GÜVEN-BOLD