Gazeteci-yazar Adem Yavuz Arslan, Ergenekon soruşturmasında tutuklanıp cezaevinde yakalandığı kanser nedeniyle hayatını kaybeden Kuddusi Okkır’ın tahliyesini karara bağlayıp tutukluluğun devamına karar veren 8 hakimden 5’inin hala görevde olduğunu, tahliye edenin ise ihraç edilerek tutuklandığını belirtti.
Ergenekon soruşturmaları kapsamında tutuklanıp cezaevinde kansere yakalanmasına rağmen tedavileri zamanında yapılmayan ve geç tahliye edildikten sonra hayatını kaybettiği öne sürülen Kuddusi Okkır’ın ölümüyle ilgili tahliye kararı veren hakimin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ihraç edilerek tutuklandığı; Okkır’ın tahliye taleplerini reddeden 5 hakimin ise hali hazırda görevde olduklarını belirtildi.
Gazeteci Adem Yavuz Arslan, Tr7/24’de yayınlanan “Kuddusi Okkır: Yalanlar, gerçekler” başlıklı yazısında Türkiye’de ideolojik körlük ve kolaycılığın en somut örneklerinden birisinin de Kuddusi Okkır olayında yaşandığını belirtti. Arslan, Okkır’ın hastalığının zamanında teşhis edilmemesi ve tedavisinin gecikmesi nedeniyle öldüğünü kaydederek, Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Barolar Birliği raporlarının da bu savını desteklediğini kaydetti.
İDDİANAMADE “ERGENEKON’UN KASASI” İFADESİ HİÇ GEÇMİYOR
Okkır hakkında “Ergenekon’un kasası” söyleminin sürekli dile getirildiğini kaydeden Arslan, bu ifadenin ne davanın iddianamesinde ne soruşturmayla ilgili hiçbir evrakta yer olmadığına dikkat çekti. Mahkemede “kasa” meselesinin gündeme geldiğini, mahkeme başkanının avukattan iddianamede ilgili bölümü göstermesini istediğini ancak gösteremediğini kaydeden Adem Yavuz Arslan, “Okkır’a yönelik ‘kasa suçlaması’ ne fezlekede ne iddianamede ne de başka bir yerde var” diye yazdı.
Okkır’ın zamanında tedavi edilmemesinin ölümünde etkili olduğunu kaydeden Adem Yavuz Arslan, “Ancak bu durumun temel sorumlusu Türkiye Barolar Birliği ve Türk Tabipler Birliği raporlarında da açıkça görülebileceği gibi sanığın tedaviye ulaşamaması. Eğer hastalığın başlangıç aşamasında doğru teşhis konabilse gerekli tedaviler yapılsa idi farklı bir tablo ile karşılaşılabilirdi” dedi.
Okkır’la ilgili Adli Tıp Raporu geldiğinde hakkında tahliye kararını veren ismin ise Ergenekon hakimlerinden Sedat Sami Haşıloğlu olduğunu kaydeden Arslan, “Hakim Haşıloğlu ‘Cemaat iltisakı’ iddiasıyla 15 Temmuz sonrası açığa alındı. Okkır üzerinden algı operasyonu yapanlar Haşıloğlu’nun tahliye kararını veren hakim olduğunu gözden kaçırıp aynı hakimin adli tıp raporu gelmeden verdiği tutukluluğun devamı yönündeki kararını öne çıkartıyorlar” ifadesini kullandı.
TAHLİYE EDENLER İHRAÇ EDİLDİ, TUTUKLULUĞA DEVAM DİYENLER HALA GÖREVDE
“Okkır’ın tahliye taleplerini değerlendiren hakimlerin çoğunluğu hala görevde” diyen Arslan, 15 hakimlik kararını tek tek yazarak, ilgili mahkemelerdeki hakimlerin birçoğunun hala görevde olduğunu, tahliye kararı veren Gülen cemaati mensubu olduğu iddia edilen hakimin ise ihraç edilerek tutuklandığını kaydetti. Arslan’ın aktardığına göre; Okkır hakkında karar veren hakimlerden İdris Asan ve Metin Özçelik’in cemaat iltisakı nedeniyle ihraç edildi. Tutukluluğun devamı kararı veren Oktay Açar hala görevde, en son Enis Berberoğlu dosyasına baktı. Tutukluluğa devam kararı veren bir diğer hakim Selda Kutluata ise 15 Temmuz’un ardından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi Üyesi oldu. Tutukluluk devamı veren bir diğer hakim olan Kemal Can da hala görevde. Tutukluluğa devam kararı veren Hakim Bülent Akasma da hala görevde ve 15 Temmuz’dan sonra Bakırköy’e Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak atandı. Fevziye Bucak da tutukluluk devam kararı verdiği halde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi üyesi yapıldı. Tutukluluk devamına karar veren bir diğer hakim olan Ahmet Civelek de 15 Temmuz sonrası görevde ve bölge idare mahkemesinde daire başkanı oldu. Daha önce tutukluluk devamına karar veren Sedat Sami Haşıloğlu, Adli Tıp Raporu geldikten sonra tahliyeye karar verdi. Haşıloğlu, Gülen cemaati üyesi olduğu gerekçesiyle ihraç edildi.
“KANSER RAPORUNA RAĞMEN…”
Arslan yazısında, “Sonuç olarak, Okkır’ın tahliye taleplerine 8 ayrı hakim bakıyor ve bu 8 isimden 5’i 15 Temmuz’dan sonra da görevine devam ediyor” diye yazdı. 15 Temmuz gecesi 4 bin 238 hakim ve savcının açığa alındığını hatırlatan Arslan, “Daha neyin ne olduğu bile belli değilken 4500’e yakın hakim savcının açığa alınıp haklarında tutuklama kararının verilmesi bu işlemin uzun zaman önce başlatılan fişlemelere dayandığını ortaya çıkmıştı. Yani Okkır’ın tahliye başvurularını karara bağlayan 8 hakimden 5’inin Cemaat iltisakı bulunamamış. Tahliye yönünde karar veren hakim ise Cemaatle iltisaklı denilerek ihraç edilmiş. Yani Okkır’ı, ‘Kanser raporuna rağmen Cemaatçi hakimler tahliye etmedi’ söylemi yalan” değerlendirmesinde bulundu.
AKP’LİLER ÖLÜMÜ NORMALLEŞTİRMİŞ
Okkır’ın ölümü üzerinde dönemin AKP milletvekili ve Meclis Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü’nün “Dışarıdaki insanlar da ölüyor” dediğini hatırlatan Arslan, Okkır tutuklandığında Başbakan olan Tayyip Erdoğan’ın şu an Başkan olduğunu, dönemin Adalet Bakanı Fahri Kasırga’nın Saray’da olduğunu, Okkır hastane hastane gezdirilirken Adalet Bakanı olan Mehmet Ali Şahin’in ise Saray’da Yüksek İstişare Kurulu üyesi olduğunu hatırlatarak, “Bu isimler gündeme getirilmiyor bile” dedi.
Adem Yavuz Arslan, yazısını, “Nitekim son dönemde cezaevinden çıkan tabutlar bırakın tedbiri Okkır’ın maruz kaldığı muamelenin kat be katına başkalarının maruz kaldığını gösteriyor. Okkır’ın ölümü üzerinden siyasi rant elde etme çabasında olanların yaşanan mağduriyetlere ses çıkarmaması da ayrıca sorgulanmalı. Dahası Okkır üzerinden Ergenekon operasyonunu boşa çıkarmaya çalışanlarla AKP kol kola yürüyor” ifadeleriyle bitirdi.