Selahattin Demirtaş için verilen ihlal kararını “AİHM kararları bizi bağlamaz” şeklinde değerlendiren AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, AİHM’e 3 kez başvurduğu ortaya çıktı. Erdoğan, okuduğu şiir nedeniyle aldığı 10 aylık hapis cezası, sicil kaydının temizlenmesi ve milletvekili seçilebilmek için AİHM’e başvurdu.
“AİHM kararları bizi bağlamaz” sözleri Erdoğan’ın geçmişte Türk mahkemelerinde aldığı cezalara karşı AİHM nezdinde girdiği hukuk arayışlarını gündeme getirdi. Erdoğan, bugüne kadar AİHM’e 3 kez başvuruda bulundu. Erdoğan ilk başvurusunu 1997’de Siirt’te miting sırasında okuduğu şiir nedeniyle aldığı 10 aylık hapis cezası nedeniyle yaptı. 12 Aralık 1997 günü Siirt’te bir miting sırasında yaptığı konuşmada okuduğu şiir nedeniyle Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından yargılanan Erdoğan “halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçundan 1 yıl hapis ve 860 milyon TL para cezasına çarptırıldı. Dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi, Erdoğan’a iyi hal indirimi yaparak cezasını 10 ay hapis ve 177 milyon TL para cezasına indirdi. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 24 Eylül 1998’de Erdoğan’ın cezasını onadı. Erdoğan bunun üzerine 1999 yılında AİHM’e başvurarak adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini savundu.
SABIKA KAYDI SİLİNMEYİNCE SOLUĞU AİHM’DE ALDI
Pınarhisar Cezaevinde 1999 yılında 4 ay 10 gün hapis yatan Erdoğan, milletvekili adayı olabilmek amacıyla, adli sicil kaydının silinmesi için 2001’de Diyarbakır 3 No’lu DGM’ye başvurdu. Mahkeme, Erdoğan’ın başvurusuna olumsuz cevap verdi. Erdoğan, bunun üzerine bir üst mahkeme olan Diyarbakır 4 No’lu DGM’ye itirazda bulundu. Mahkeme, Erdoğan’ın sicil kaydının silinmesine karar verdi. Ancak dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun itirazı üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Diyarbakır 4 No’lu DGM’nin kararının “yok hükmünde” sayılmasına karar verdi. Avukatları 2002 yılında Erdoğan’ın sabıka kaydının silinmesini kabul etmeyen Yargıtay kararı aleyhinde AİHM’ye başvurdu. Erdoğan’ın avukatlarının AİHM’e sundukları dilekçede, kararın siyasi olduğu belirtilerek “Özgürlüklere kişiye özel sınırlama getirildiği ve hukuk dışı yollarla halkın iradesinin önüne geçilmesinin söz konusu olduğu” savunuldu.BOLD