Adapazarı’nın eşrafından Eğitim Gönüllüsü Arif Özkan, geçirdiği kalp krizi nedeniyle Sydney’de vefat etti.AKP rejiminin baskı ve zulümleri yüzünden Türkiye’yi terk etmek mecburiyetinde kalan Arif Özkan, Avustralya’ya iltica etmişti.
Özkan, öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazından sonra Wollongong şehrindeki Kembla Grange mezarlığında defnedildi. Gözyaşları arasında defnedilen Arif Özkan’ın vefatı, herkes tarafından büyük üzüntüyle karşılandı. Aile bireylerinin kararıyla hicret diyarında defnedilen Özkan, 15 Temmuz Planlı Darbe girişimi nedeniyle ülkesini terk ederek, Avustralya’ya gelen ve vefat eden ilk muhacir oldu.
GÖNLÜ KIRIK OLARAK GİTTİ
Hizmet Hareketi’ne yönelik cadı avında tıpkı diğer yardımseverler eğitim gönüllüleri gibi Özkan da, ülkesini terk etmek zorunda kalarak, Sydney’e gelmişti. Vatanından uzakta, gönül kırıklığıyla 69 yaşında hayata veda eden Özkan, Türkiye’de yaşanan süreçten dolayı iltica etmişti.Yaklaşık dört yıldan bu yana eşiyle birlikte damadının evinde kalan Özkan, aile fertlerinin dünyanın çeşitli ülkelerinde ve Türkiye’de olması nedeniyle, vatan hasreti ve evlat özlemiyle buradan ayrıldı.
VEFATINDAN BİR GÜN ÖNCE ‘ÖLÜM VE ÖTESİ HAYATI’ KONUŞTU
Özkan ve eşi bir hafta kadar Adelaide şehrinde bulunan eğitim gönüllüleri aile dostlarını ziyaret gitmişti. Yaklaşık bir hafta evinde misafir eden yakın aile dostlarından Mustafa Erdil, merhumla ilgili şunu söyledi:
“Merhum Arif Ağabeyimizle, aile dostundan ziyade evlat-baba ilişkisi içindeydik. Vefat gününe kadar evimde misafir ettim. Hiçbir gece namazını kaçırmadığını, elinde Kur’an’ı Kerim sürekli şekilde manevi boyutta yaşadığına şahitlik ettim. Misafirlik boyunca, sohbetlerimiz, hep ‘ölüm ötesi hayat’ eksenli oldu. Kabir hayatını, kabir hayatından sonraki durumla konuşuyordu. Hatta ‘kalp hayatı’ eserini beraber okuduk. Son nefeste, kabirde nasıl karşılanır ve hesap vakti nasıl olur gibi soruların cevaplarını beraberce mütalaa ettik. Bir hafta beraber geçirdik. Hemen hemen her konuşmamız ve kitap açıp okumamız, tevafuk bir şekilde ölüm hayatı eksenli oldu. Vefatına kısa bir süre önce bir günbatımını izlemek için şehrin bir noktasına çıkmıştık. O anı, ‘hayatımızdan bir gün daha eksildi’ dedi ve nefesinin son anına kadar hizmet imaniye ve kuraniyeden ayrılmaması noktasında dua etti. Arif Ağabeyin cenazesi de çok farklı oldu. Yıkamak bize nasip oldu. Tebessüm eden bir yüzü vardı. Diğer arkadaşlarda bunu fark etmişlerdi, cesedinde güzel bir koku aldım. 48 saat morgda olmasına rağmen, bedeninden sıcak kan aktı. Elinden akan kanı, yara bandıyla durabildik. İşallah bu da onun, zulme uğramış, muhacir olarak hicret diyarında vefat etmesi nedeniyle manevi şehit olmuştur. Kabre konurken cesedi çok hafifti ve kendiliğinden hafifçe kabre indi ”dedi. ZAMAN-Avustralya