MAHMUT AKPINAR -TR724.COM
Mahkemelerin duvarlarında, yargıçların hemen arkasında “Adalet mülkün temelidir” yazısı vardır. Kur’an, hadisler ve İslam medeniyetinin ilmi müktesebatı süzülse, İslam’ın insana ve topluma bakan en temel esası nedir diye sorulsa tereddütsüz “adalet” denir. Çünkü “Allah adaletle emreder” (Nahl:90). Çünkü “adil olmak takvaya en yakın olandır” (Maide:8). Çünkü adaletsiz hüküm verenleri Kur’an “ne kötü hüküm veriyorlar” (Ankebut:4) diye levmeder. Hz Peygamber ise “Bir kavimde haksız ve adaletsiz hüküm arttıkça orada kan dökülmesi, anarşi yaygınlaşır” buyurmaktadır.
Adaletiyle bilinen, Müslümanlar olarak bunu vurgulamaktan hazzettiğimiz Hz. Ömer kadılık görevi yapan Ebu Musa El Eşariye yazdığı mektupta: “Taraflara öyle davran ki; zayıf olanlar adaletten ümidini kesmesinler ve güçlü olanlar da kayrılma beklentisi içinde olmasınlar,” demektedir.
Yürürlükte olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre yargı bir siyasi parti namına veya Cumhurbaşkanı, başkan, başbakan adına kullanılamaz. Yargı yetkisi: “Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır” “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez” “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” “Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.”
Evrensel hukukta, İslam’da ve Türk hukuk mevzuatında hakimlerin adaletli olma yanında bağımsız, tarafsız, güvenilir olması belirtilir. Yargıçların nasıl olması, hangi özellikleri taşıması gerektiğine dair 2001 yılında Hindistan’ın Bangolar kentinde BM gözetiminde bir toplantı yapılır. BM İnsan Hakları Komisyonu’nun 23 Nisan 2003 tarihli oturumunda alınan kararlar Yargı Etiği İlkeleri olarak kabul edilir. Türk yargı sistemi de bunları benimsemiştir. Bunlar: bağımsızlık, tarafsızlık, dürüstlük, ehliyet ve liyakat, eşitlik, doğruluk ve tutarlı olmak üzere 6 ana ilkeden oluşmaktadır.
Bu yazıyı yazmama, bu konulara girmeme Samsun’da görülen bir dava neden oldu. Bu yargılamada başsavcı İbrahim Keskin, emniyet sorgusu yapılmadan hamile Nigar Kocabaş’ın ifadesini doğrudan kendisi alıyor. Eşi bir kaç ay önce düzmece “terör” iddiasıyla gözaltına alınan, düşük yapma ihtimali de olan hamile kadını 3 saat beklettikten savcı nefret, husumet içeren iftiraları sıralamaya başlıyor: “Evlilikleriniz düzmece. Eşinden hamile olduğuna inanmıyorum. Bu düzmecede bana sıra ne zaman gelecek” diyor. Nigar Hanım utancından kıpkırmızı oluyor, avukatı duruma müdahale etmek istiyor ama savcı kılıklı “siyasetin iti” daha da ileri giderek: “Ne oldu sıçanlar gibi dağıldınız. Girdiğiniz deliklerden teker teker bulunacaksınız. Seni kodese, kocanın yanına tıkayım. Birbirinizi teselli edersiniz. Aşkımızın meyvesi diye hapiste doğurursun çocuğunu. Orada seversiniz” diyor.
Kamu yararını gözetmesi ve kamu adına suçu engellemesi, suçluyu bulması gereken bu sözde savcının davranışını nereye koyacağız?
Taraflılık var, bağımlılık var, ehliyetsizlik var, liyakatsizlik var, adaletsizlik var, eşitsizlik var, tutarsızlık var, art niyet var, husumet var, peşin hükümlülük var. Hepsinin üstüne ahlaksızlık, edepsizlik, seviyesizlik ve pişkinlik var. Hikayelerde anlatılan karakuşi kadılar bugünlerde her mahkemeden hortluyor. Adalet mekanizması bu ve benzeri, sokaktan derleme, ancak gazino fedaisi olabilecek niteliksiz zevatla dolu. Başka sebeplere takılmaya, “ülke niye batıyor?” diye gerekçe aramaya gerek yok! Adalet bitti, her şey bitti. Hukuk ve yargı siyasetin köpeği oldu, ülkede hayatın her alanı çöktü.
AKP iktidarı hukuk reformundan bahsediyor. Keşke önce hakim-savcı yaptığınız bu ahlaksızları görseniz. Sizden reform filan bekleyen yok. Anayasayı ve yasaları uygulayın, pavyon fedailerini hâkim, savcı yapmayın yeter!