MHP lideri Devlet Bahçeli, Türk siyasetinin belki de en çözülemeyen lideri. Hakkında o kadar çok iddia var ki, yazmaya sayfalar yetmez. Ancak küçüklüğünden itibaren tanıyan herkesin ittifak ettiği, onu en iyi tanımlayan üç kelime var: Ketum, itidalli ve hesapçı.
FİKRİ DOĞAN-KRONOS
Yakın bir arkadaşıma “Devlet Bahçeli portresi yazacağım nereden başlayayım sence?” diye sordum. “Devlet’in ‘Bahçeli’si dubleksi olmaz devlet devlettir, diye yaz’’ dedi. Dedim, “Millet iki laf ediyor sokak ortasında linç ediliyor, daha canıma susamadım.’’ Gülüştük.Bunları yazarken bile aklımdan ‘başıma bir şey gelmesin’ diye geçirmiyor da değilim hani. Neyse ben bir yerden başlayayım da bakalım yazı beni nereye götürecek deyip başlıyorum.
‘KETUM-İTİDALLİ-HESAPÇI’
Türk siyasi hayatından yüzlerce isim geldi geçti. MHP lideri Devlet Bahçeli kadar tartışılanı, ilginci ve çözülemeyeni görülmedi. Nasıl olmasın? Bahçeli ile ilgili o kadar çok iddia var ki. Yazmaya sayfalar yetmez. Küçüklüğünden itibaren tanıyan herkesin bir Bahçeli tarifi var. Onun için en çok kullanılan kelimeler: Ketum, itidalli ve hesapçı.Ailesinin kökeni ile ilgili iddialar bu yazının konusu değil. Bizi de ilgilendirmiyor zaten. Ama internette onlarca iddia olduğunu da küçük bir anekdot olarak düşeyim buraya. Devlet Bahçeli, o zaman Adana’ya bağlı olan Osmaniye’de açmış hayata gözlerini. Fettahoğlu sülalesinden aslı. Aile bir iddiaya göre Bahçe ilçesinden göç etmiş ve soyadları o yüzden Bahçeli olmuş. 3’ü kız 3’ü erkek 6 kardeşin beş numarası Devlet Bahçeli.
ORTA VE LİSEYİ ‘ÖZEL’DE OKUDU
Babası bir gün bir rüya görmüş. Rüyasında biri, “Allah sana büyük bir devlet nasip etsin” demiş. Rahmetli de rüyadan etkilenip çocuklarından birinin adını Servet, diğerinin Devlet, Türk birliğine düşkünlüğü yüzünden de en büyüğün adını Turan koymuş.
Kütükte 1 Ocak 1948 yazıyor doğum yılı olarak. Baba tüccar ve çiftçi. 400 dönüm kadar arazinin sahibi. Ağabey Turan’ın Aslan Tekin’e verdiği röportaja göre, ilkokulu bitiren Bahçeli’nin babası, 1960’lı yılların başında Çukurova Koleji’ni tercih etti ortaokul için oğluna. Ortayı bitiren Devlet Bahçeli, ‘devlet okulu’ görmeden liseyi de İstanbul’da ‘özel’ okullarda bitirdi. Önce Emirgan’daki Akgün Koleji’ne, ardından da Etiler’deki Ata Koleji’ne gitti. Bu arada Bahçeli’nin çok etkilendiği hocası Saadet Tural’ın, dönemin 1. Ordu Komutanı Cemal Tural’ın eşi olduğunu not olarak düşelim.
ANKARA’DA ÜLKÜCÜ GENÇLİKLE TANIŞTI
İlk yılında o zamanın sistemi gereği tercih yapamayan Bahçeli, liseyi bitirdikten iki yıl sonra Ankara Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne girdi.MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli.Ülkücü camiayla tanışması da üniversite yıllarına dayanıyor. Devir öğrenci olaylarının zirve yaptığı devir. Üniversitedeki sağ-sol çatışmasında ‘sağ’da yer alan Bahçeli, ‘camia’ içinde de etkin bir isim haline geldi. Meşhur üniversite işgallerinde ve ülkücü yapılanmada ön plana çıktı. Bu arada MHP lideri Alparslan Türkeş’le de tanıştı.
Geçen zaman içinde akademik kariyerini de ihmal etmeyen Bahçeli, üniversitesinde hoca olarak görevine devam etti. Dedik ya, ortalık karışık. Bu karışıklık 12 Eylül 1980’e kadar geliyor. Evren 80 darbesini yapınca sağda solda kim varsa içeri tıkıyor. Ama ne hikmetse ülkücü camiada bu kadar etkin olan Devlet Bahçeli kimsenin aklına gelmiyor.
‘’BAHÇELİ KİMSENİN AKLINA GELMEDİ Mİ?’’
Burada sözü 80 darbesinde Türkeş’le birlikte idamla yargılanan eski MHP’li Yaşar Okuyan devralıyor. Okuyan, 13 Haziran 2019’da Özlem Akarsu Çelik’e verdiği röportajda haklı olarak, ‘’Duvara gece yazı yazanın bile tutuklandığı dönemde Bahçeli’ye neden dokunulmadı? Konuşturmayın beni,’’ diyor.
İnsan gerçekten merak etmiyor değil. Zira darbe döneminde ve öncesinde, başında ‘Ülkücü’ ya da ‘Milliyetçi’ yazan ne kadar dernek ve kuruluş varsa Devlet Bahçeli yöneticisi veya başkanı konumunda. Ülkücü Maliyeciler ve İktisatçılar Derneği’nin kurucularından olan Bahçeli, Üniversite Akademi ve Yüksekokullar Asistanları Derneği’nin de kurucularından. Ayrıca ülkücülerin kurduğu ÜNAY denilen Üniversite Akademi ve Yüksekokulları Asistanlığı Derneği’ni bizzat kuran Bahçeli aynı zamanda da başkanlığını yapıyor o dönemde.
“OTOMOBİLİNDE KALAŞNİKOF BULUNDU’’
Darbeden sonra ‘Kanarya Ötüşlü Bülbül Sevenler Derneği’nin kapısına bile kilit vurup yöneticilerini içeri tıkan ihtilal yönetimi, Devlet Bahçeli’yi bırakın tutuklanmayı ifadeye bile çağırmadı.
Hatta yine Okuyan’ın ifadesine göre, Devlet Bahçeli’nin otomobilini emanet alarak Adana’ya gitmeye çalışan dört MHP’li genç, jandarma kontrolüne takıldı. Arabadan 2 kalaşnikof ve 700 mermi çıktı. Allah’ın hikmeti, sıkıyönetim Bahçeli’yi bunun için de ‘ifadeye’ bile çağırma zahmetine girmedi. Bahçeli de bu dört kişiden ikisini daha sonra MHP milletvekili yaparak ‘diyet’ borcunu ödedi.
‘’TÜRKEŞ BANA ‘O MİT AJANI’ DEDİ’’
Devlet Bahçeli’nin istihbarat ajanı olduğuna dair iddiaları da duymayan yoktur herhalde. Burada da sözü Yaşar Okuyan alıyor. Okuyan, “Türkeş bana mektup yazdı. Devlet MİT’e çalışıyor. Dikkat edin dedi. Yıllar sonra partiye genel sekreter yapınca yanına gittik. ‘Efendim hem MİT diyorsunuz hem de genel sekreter yapıyorsunuz. Bu nasıl iş?’ deyince, ‘Oğlum MİT içimize kesin adam sokar. Bari bildiğimiz biri olsun’ dedi’’ iddiasında bulunuyor.Şimdi burada bir ara verelim. İddiaların sahibi Yaşar Okuyan şahsi düşmanlığından mı, bir bildiği olduğundan mı böyle söylüyor vebali boynuna deyip devam edelim.Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP), düzenlenen kurultay ile adını Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olarak değiştirme kararı aldı.
1987’DE SİYASETE ATILDI
Türkeş 1987’de Bahçeli’yi MÇP’ye çağırdı. Bahçeli de hocalıktan istifa edip partiye geçti. Alparslan Türkeş ölünce de Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş’le girdiği genel başkanlık yarışından önde çıkarak 1997’de MHP’ye genel başkan oldu. Kongre sürecinde Alparslan Türkeş’in eşi Seval Türkeş’i ziyaret etmemesi ve takındığı sert tavır parti içinde tartışmalara neden oldu. Oldu ama Bahçeli de ‘Başbuğ’luk makamına postu serdi.
SİYASETTE İLK KRİZ: ÖCALAN’IN ASILMASI
Bahçeli yönetimindeki MHP, 1999 seçimlerinde yüzde 18’in üstünde oy alıp DSP’nin ardından ikinci parti olunca Bahçeli’ye de tabii ki başbakan yardımcılığı kapısı açıldı. İlk kez milletvekili seçilen üstüne başbakan yardımcısı olan Bahçeli, ilk krizini de Abdullah Öcalan’ın yakalanması sonrası yaşadı.Varlığı PKK karşıtlığı üzerine kurulu partinin Öcalan’ın asılmasını isteyen lideri Bahçeli, Ecevit’in ‘ikna’ çabaları sonucunda yelkenleri suya indirdi. Öcalan’a ‘idam’ cezası verildi ama ceza müebbete çevrilerek gönüller hoş edildi.
VEFAT EDEN ESKİ VEKİL GÜL: ‘BENİ ODADAN KOVDU’
Yıllar önce vefat eden eski MHP’li vekil Mehmet Gül, bir röportajında, “İdamın iptali tartışmalarında Bahçeli’nin yanında gittim. ‘İdamı kaldırmayalım. Gerekirse koalisyondan ayrılalım’ dedim. Bana, ‘Avrupa, ABD ve koalisyon ortaklarımız öyle istiyor’ deyip beni odadan kovdu’’ diye anlatıyor o günleri.
İLK TEKME ECEVİT HÜKÜMETİNE
Derken meşhur 2001 krizi günleri kapıya dayanıyor. Kemal Derviş’li, Ecevit’in sağlığının ‘bozulduğu’ günler. Aynı zaman diliminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınan Tayyip Erdoğan ve ekibi harıl harıl yeni parti için koşturuyordu. O karmaşık günlerde Bahçeli hâlâ çok tartışılan meşhur çıkışını yaptı. 2002 yılının Temmuz ayında ‘erken seçim’ yapılması gerektiğini açıklayıp masaya tekmeyi vurdu. 3 Kasım’da yapıldı seçimler ve çiçeği burnunda AKP, tek başına başına iktidara geldi. Kemal Derviş’in ekonomi reçetelerinin işe yaramaya başladığı, toparlanma emareleri görünen bir dönemde Bahçeli’nin masayı dağıtması tartışmalara neden oldu. Oldu ama her zamanki gibi kısa sürede unutuldu.MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve partililer, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesindeki “Ülkücü Şehitler Anıtı”nı ziyaret ederken.
3 KASIM’IN FATURASI GENÇ PARTİ’YE
‘Sebebi’ olduğu 3 Kasım seçimlerinde MHP baraj altında kalınca, Bahçeli genel başkanlıktan istifa etti. Ancak bir süre sonra ‘baskılara’ dayanamayarak yeniden genel başkan oldu. Bu seçimin gizli yıldızı ise barajı aşamamasına rağmen Cem Uzan liderliğindeki Genç Parti oldu. Seçim meydanlarında bazen konser verdirip bazen yarım ekmek arası döner dağıtan Cem Uzan, yüzde 7.5’un üzerinde oy aldı. Sonradan yapılan araştırmalarda, Genç Parti’nin oylarının büyük bölümünü MHP’li seçmenden aldığı ortaya çıktı. Kısa süre sonra da Uzan ailesine yolsuzluk operasyonu yapıldı. Ortada ne Cem Uzan ne de Genç Parti kaldı. Seçmenler de doğal olarak evine döndü.
2007’DE OY ORANINI ARTIRDI
Siyasetin asabi figürü Bahçeli, 2007 seçimleri öncesi Erdoğan ile ‘Öcalan’ın asılması’ üzerinden polemiğe girdi. Öcalan’ın cezasını müebbete çeviren belgenin altında imzası olduğunu unutan Bahçeli, seçim meydanlarında kürsüye elinde iple çıktı. İktidarın ‘Öcalan’ı asması gerektiğini iddia edip oy devşirmeye çalıştı. Genç Parti’nin kapatılması ve idam tartışmaları milliyetçi cepheye yaradı. 2007 seçimlerinde MHP yüzde 14’ün üzerinde oy aldı.
367 KRİZİNDE AKP’NİN YANINDA
Devlet Bahçeli’nin AKP’ye kıyağı bununla da bitmiyordu. 2007’de cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacaktı ve ortada dağ gibi ‘367’ krizi duruyordu. Anayasa Mahkemesi, cumhurbaşkanlığı seçimi yapılabilmesi için en az 367 milletvekilinin TBMM’de olması gerektiğinde diretiyordu. Muhalefet ise Abdullah Gül’ün adaylığına karşıydı. Krizin zirve yaptığı dönemde Devlet Bahçeli bir kez daha sahne aldı. ‘MHP cumhurbaşkanlığı seçimi günü tüm milletvekilleriyle Meclis’te olacaktır’ diyen Bahçeli, dediğini yaptı ve AKP’yi ‘ipten alma’ serisini başlatmış oldu. Abdullah Gül, Bahçeli’nin desteğiyle cumhurbaşkanı seçildi.
EKMELEDDİN HAMLESİ TUTMAYINCA…
2014 cumhurbaşkanlığı seçimi dönemi Bahçeli ve MHP muhalefet rolündeydi. Aday olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nda direten Bahçeli, bu seçim için ittifak yaptığı CHP’den çok tepki aldı. CHP’liler ‘muhafazakar’ Erdoğan’a karşı ‘muhafazakar’ İhsanoğlu’nu istemiyordu. Ancak Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ağırlığını koydu ve İhsanoğlu aday oldu. Seçimde Erdoğan yüzde 54’ün üzerinde oy alırken, Ekmelettin İhsanoğlu yüzde 38’de kaldı. Bu Bahçeli için uzun zaman sonra ilk yenilgi demekti ve o kaybetmeyi hiç sevmiyordu.Erdoğan’ın MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi ziyareti İHA kameralarına böyle yansımıştı.
‘KOLTUK DEĞNEĞİ’ MODUNA GEÇİŞ
Bahçeli’yi muhaliflerinin deyimiyle ‘koltuk değneği’ yapan sürecin tohumları da bu süreçte atıldı. Bahçeli kaybeden tarafta olmayı sevmiyordu ve başı Meral Akşener faktörüyle büyük dertteydi. Meral Akşener bu tarihlerde ‘parti içi muhalefet’ bayrağını açmıştı ve büyük teveccüh görüyordu. MHP’deki koltuğunu sağlama almak isteyen Bahçeli, ani bir hamleyle makas değiştirme hamlesi yaptı. AKP’nin oylarında ciddi düşüşler yaşanıyor, kendisinin ise koltuğu sallanıyordu. AKP’ye ‘çözüm süreci’ konusunda çok kızgın olan Bahçeli, 2015’te iktidarla pazarlıklara başlamıştı bile. Hesap çok basitti. İktidar kendisini Meral Akşener belasından kurtaracaktı, O da AKP’nin iktidarda kalmasına destek verecekti.
7 HAZİRAN’DA DA ANKARA’YI KİLİTLEDİ
Yeni politikasını hayata geçirmeye çalışan Bahçeli, 7 Haziran seçimleri sonrasında da sahnedeydi. 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP ilk kez tek başına iktidar olacak sayıya ulaşamamıştı. Kimseyle koalisyon yapmayacaklarını açıklayarak ‘ön almaya’ çalışan Bahçeli, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘Sen başbakan ol’ teklifini dahi elinin tersiyle itti. Hükümet için formül bulunamayınca, 1 Kasım ‘da seçimlerin yenilenmesine karar verildi. 8 Haziran’dan itibaren zaten ülkede bombalar, suikastler başlamış çözüm süreci fiilen bitirilmişti. 1 Kasım seçimlerinde AKP oylarını 49.5’e yükselterek yeniden tek başına iktidara taşınırken, aslan payı yine Devlet Bahçeli’ye aitti.
‘AL AKŞENER’İ VER KOLTUĞU’
Şimdi sıra Bahçeli’yi Meral Akşener muhalefetinden kurtarmaya gelmişti. 2016’da isyan bayrağını açan Akşener ve ekibi, MHP’de kurultay istiyordu. 540’tan fazla delegenin imzası ile olağanüstü kurultay başvurusu yapan Akşener’in isteği genel merkez tarafından reddedildi. Akşener mahkemeye başvurdu. Ankara Sulh Hukuk Mahkemesi, muhaliflerin kurultay isteğinin haklı olduğuna hükmetti. İşte tam bu sırada ‘iktidar’ gücü anlaşmaya bağlı olarak devreye girdi. Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, alt mahkemenin kurultay kararını iptal etti. Bu Bahçeli’nin koltukta kalmasının garantilenmesi anlamını taşıyordu. Akşener ve muhalifler için tek yol partiden ayrılmaktı, onlar da öyle yaptı. MHP artık Bahçeli’nin rakipsiz partisiydi.
15 TEMMUZ’DAN SONRA EL ELE
AKP hükümeti ve Devlet Bahçeli yıllardır ‘el altından’ yürüttükleri birlikteliği, 15 Temmuz 2016’dan sonra ‘babamız görüşmemize izin veriyor’ diye el ele gezen taşralı gençler moduna yükseltti. Bahçeli ‘Yenikapı Ruhu’nun baş destekçisi konumundaydı. Halbuki o günlere kadar Erdoğan’ın başkanlık hayalinin en büyük düşmanı Bahçeli’ydi. 15 Temmuz sonrası tavır değiştiren Bahçeli, 11 Ekim 2016’da grup toplantısında yaptığı “sürpriz” açıklamayla, AKP’ye, dolayısıyla Erdoğan’a “başkanlık önerisini Meclis’e sunması” çağrısı yaptı. ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ Ocak’ta MHP’nin desteğiyle Meclis’ten geçti. Nisan 2017’deki referandumda da açık açık ‘evet’ oyu vereceklerini açıklayan Bahçeli, Türkiye’nin yönetim şeklinin değişmesine de imzasını atmış oldu.
ERDOĞAN’A HEP DESTEK TAM DESTEK
Bahçeli, Ocak 2018’de MHP olarak cumhurbaşkanı adayı göstermeyeceğini ve Erdoğan’ı destekleyeceklerini açıkladı. Erdoğan ile anlaşan Bahçeli oy pusulasında ‘ittifak’ formülünü de Meclis’ten geçirmeyi başardı. Artık AKP ve MHP resmen kader arkadaşıydı. AKP barajı geçince MHP de geçmiş sayılacaktı.
Bahçeli, 17 Nisan’da bir çıkış daha yaptı. 2019’da yapılması gereken seçimlerin 26 Ağustos 2018’de yapılmasını istedi. 2019 yerel seçimlerinde alınacak kötü sonucun ‘ittifakı’ olumsuz etkilemesinden ve AKP seçmeni tarafından ‘yük’ olarak görülmenin önüne geçmek istiyordu. Seçimler öne alındı. 2018 Haziran’ında erken seçim yapıldı. MHP ve Bahçeli bu seçimden de oylarını artırarak çıkmayı başarmıştı. Kim ne derse desin siyasetin huysuz ihtiyarı ‘gemisini bir şekilde yürütüyordu.’
ÖCALAN’IN MEKTUBUNU SAVUNDU
AKP-MHP Cumhur İttifakı son şovunu 2019 yerel seçimlerinde yaptı. MHP AKP’nin güçlü olduğu yerlerde aday çıkarmadı. Anketlere göre büyükşehirlerde ‘muhalifler’ öndeydi. Fena halde HDP’li seçmenin oylarına ihtiyaç vardı. Abdullah Öcalan’ın ‘Cumhur ittifakını destekleme çağrısı imalı’ mektubu TRT ekranlarında okundu. Bahçeli, çıkıp Öcalan’ın mektubunu savunmak zorunda kaldı. Bu hamle muhalefetten çok MHP seçmeninde tepkiye yol açtı. Yaşlı Kurt’un ‘koltuğunu’ koruma sevdası partiyi tükenme noktasına getirmişti.Alaattin Çakıcı’nın tahliye edilmesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin AKP’yle yürüttüğü pazarlığın maddelerinden biriydi
‘ÇAKICI ÇIKMALI DEDİ, ÇIKTI’
Dedik ya, ilginç bir kişilik ne yazmakla ne de anlatmakla biter diye. Bahçeli geçtiğimiz aylarda o meşhur çıkışlarından birini daha yaptı. “Alaaddin Çakıcı serbest kalmalıdır. O bu devlet için çok şey yaptı” deyiverdi. Onlarca davadan yargılanan bir suç örgütü lideri hangi ‘Devlet’ için ne yaptı bilemeyiz. Bildiğimiz Bahçeli’nin açıklamasından kısa süre sonra Alaaddin Çakıcı’nın salıverildiği. Adalette ve emniyette kadrolaşmayı ‘olmazsa olmaz’ gören Bahçeli’nin ısrarının sebebini de öğrenmiş oldu Türkiye bu sayede.Cumhur ittifakının tarafları hem muhalefetle hem de kendi aralarında sonu hiç hayırı bitmeyeceği görülen bir satranç oyununu sürdürüyor. Bahçeli, MHP’deki koltuğunu kaybetmemek dışında, 15 Temmuz’dan sonra devlette boşaltılan kadrolara ‘adam’ yerleştirme ve AKP’den koparabildiğini koparma peşinde kendini ve partisini sürüklüyor. AKP’liler ise ‘yük’ olarak gördükleri Bahçeli ve partisine mecbur olmanın ızdırabını yaşıyor.