Cezaevindeki günleriyle ilgili, sözünü “bebekli annelere” getiren Öğretmen ve İnsan Hakları Aktivisti Acun Karadağ; “Annelere, çocuklarıyla birlikte ceza vermek, zulmü katmerleştirmek demektir. Bu zihniyetten acilen kurtulmamız lazım” dedi.
ENES CANSEVER-SYDNEY
Sağlık koşulları nedeniyle tahliye edildiğini, bu süreç nedeniyle ağır bedel ödeyerek, çok yıprandığını belirten Acun Karadağ, cezaevinde kendisinin de çıplak arandığına dikkat çekti. Huddled Masses Direktörü Dr.Ali Yurtsever’in Youtube kanalında, yaşadığı zulmü, Türkiye’nin gelecekle ilgili görüşlerini ve cezaevlerinde tutuklu çocuklu annelerin dramına dikkat çeken KHK’lı Tarih Öğretmeni Acun Karadağ, önemli konulara parmak bastı.
Acun Karadğ: Ama hapishanedeki çocuk sesine, çocuk görüntüsüne tahammülüm yok. Benim içimi en çok acıtan bu konu oldu. Işıldamayan bir göz var çocuklarda.
BU ZULÜMLER MAALESEF KALBİMİ DE BENDEN ALDI:
KHK ile görevine son verilen Öğretmen ve İnsan Hakları Aktivisti Acun Karadağ, gözaltı sırasında geçirdiği rahatsızlıktan dolayı kalbine pil takıldığını belirterek; “Maalesef kalbimi de elimden aldılar“ dedi. Karadağ, cezaevindeki çocuklu annelere dikkat çekti. Hapishanedeyken “çocuk” diye bir yazı yazdığını hatırlatan Karadağ, cezaevinin koridorlarında çocuklarla sık sık karşılaştığını, seslerini duyduğunu belirterek şahit olduğu dramı şöyle dile getirdi; “Hapishanenin her şeyine, tüm zorluklarının üstesinden gelinir. Ama hapishanedeki çocuk sesine, çocuk görüntüsüne tahammülüm yok. Benim içimi en çok acıtan bu konu oldu. Işıldamayan bir göz var çocuklarda. Gerçekten tırnak içinde söylüyorum. Anneler suç işleyebilir. Ama bu suç ertelenebilir. Çocuk belli bir yaşa geldikten sonra, ceza verilebilir” diye konuştu.
BAŞÖRTÜLÜLER EYLEM YAPARKEN DE YANLARINDAYDIK:
Başörtülüler eylem yaparken de, onların yanında yer aldığını belirten Karadağ; “Bir yerde zulüm varsa sosyalistler mutlaka orada olurlar. Kendisinin Marksist olduğunu ancak, dindarlarla çocukluğundan bu yana hiçbir probleminin olmadığını belirten Karadağ, yola kahraman olmak için değil, gasp edilen hakkını aramak için mücadele ettiğine dikkat çekti. Cezaevinde, arkadaşı Alev Şahin’le kaldığını belirten Karadağ, birçok arkadaşının hâlâ tutuklu kalmasından dolayı son derece üzgün olduğunu, biran önce serbest bırakılmalarını beklediğini söyledi. ‘Özgür olanların, özgür olmayanlara borcunun olduğu’ yönündeki sözünün doğru olduğunu hatırlatan Karadağ, bu nedenle sosyal medya ve farklı mecralarda, tutsak insanların sıkıntılarını dile getirmeye devam edeceğini kaydetti.
17-25 ARALIK KORKUSUNU, ÇOCUK VE ANNELERDEN ÇIKARIYORLAR:
AKP iktidarının, anneleri bebekleriyle birlikte cezalandıracak kadar cesaret gösterdiğini, büyük bir zulüm yaşattığını ifade eden Aktivist Karadağ, bunları yapanların, 17-25 Aralık korkusu içinde yerlerinden emin olmadıkları ve bir gün yargılanacaklarının korkusu içerisinde olduklarına işaret etti. 17-25 Aralık korkusunun, bebekli annelerden çıkarıldığını hatırlatan Karadağ, sözlerini şöyle sürdürdü; “17-25 Aralık’ta bir ayrışma oldu. Açıkça demişti; ‘tarafınızı seçin’ diye. Bu acıyı çekenler, AKP tarafını seçmedikleri için o cezayı çekiyorlar. Bu acıyı çektirenler, 17-25 Aralık döneminin yargılanma korkusunu yaşıyor. Bunlar o kadar korkmuşlar ki, acısını çoluk, çocuk ve kadınlardan çıkarıyorlar. Acımayın acırsanız, acınacak hale gelirsiniz. Malları mülkleri, kadınları size helal dediler”.
BU KADAR ACIMASIZ VE ZALİMCE BİR ZİHNİYET DUYMADIM:
Cezaevlerinde yaşanan ve bir savcı tarafından uygulanan bir başka zulmün boyutuna da dikkat çeken Karadağ, hücrede birlikte kaldığı bir arkadaşının karşılaştığı somut olayı ise şöyle anlattı: “Birlikte kaldığımız bizim arkadaşlardan biri, hücreye girince. Savcı ‘duvarlardaki resim ve manzaraları sökün’ demiş. Gerekçesini soruyorlar. Savcı diyor ki; ‘hapishanede olduğunu hissetmeniz’ lazım. Bu kadar acımaz, bu kadar zalimce bir zihniyet duymadım. Hapishanelerin demir kapıları zaten üstünüze kapanması nedeniyle, cezası yeterli. Kitaplarını, yayınlardan mahrum bırakmak, mektuplaşma hürriyetinin kısıtlanması, görüşlere ceza verip 6-7 hafta görüştürmeme gibi acımasızlıklar yaşanıyor.”
ASLINDA HERKES, BUGÜN YAŞANANLARIN FARKINDA:
Acun Karadağ, yaşananların‚ “Cemaat-AKP“ kapışmasından ziyade ülkede adalet, hak ve hukuk meselesinin sözkonusu olduğunun altını çizdi. Karadağ, AKP geldiğinde demokrasi vaadinde bulunduğunu, askeri vesayeti bitireceğini, AB’ye gireceğine dair sözlerinin hepsinin birer perde olduğunu, birçok aydının da buna inanarak kandığını belirterek, “Yetmedi ama evet’ dediler. Kendilerini teslim ettiler. Yanında yer aldılar” dedi. Karadağ; “Aslında herkes bunun farkında. Kendi başlarına gelmese bile, bir gün sıranın onlara geleceğinin farkındalar. Ancak korku eşiği var. İnsanlar bir şey kaybetmenin korkusunu yaşıyor. Çiftçilere, esnaf, gençler, öğrenciler ve diğer kesimler, sıranın onlara geldiğini görüyorlar. Onun için kaybedecek bir şeyleri de zaten kalmadı. Mal ve mülkleri haciz edilen insanlar, maaşını alamayanlar, işsiz ve aşsız kalmış insanlar. “Hesabını sormazsam, Acun Öğretmen değilim” diye bir cümlesinin bulunduğunu belirten Karadağ, herkesin korku yaşadığını söyledi. AKP iktidarının, işten atılacak, cezalandırılacak kişilerin listeleri daha önce hazırladıklarını, karşı koyabilecek bütün kitleleri susturduklarını vurgulayarak; önlerine çıkabilecek, sosyalistleri, sendikaları ve siyasi partilere ise gözdağı verdiğinin altını çizdi.
DİKTATÖRLERİN SONU, HİTLER GİBİ OLACAK:
Hapishanedeyken, üç ciltlik Hitlerin ölümü ve Yahudi soykırımını anlatan Nazi İmparatorluğu kitabını okuduğunu söyleyen Tarih Öğretmeni Acun Karadağ; ‘‘O süreç ile bugün Türkiye de yaşananların birbirine çok benzer noktalarının olduğuna işaret etti. Karadağ, sözlerini şöyle tamamladı: ”Çünkü bu bir kişinin aklı değil. O zamanki gelişmeler de Hit’lerin aklı değildi zaten. 1929 yılındaki ekonomik kriz, faşizmin biraz daha yükselmesine neden olmuştu. Şu anda da, Türkiye’de ekonomik kriz var. Bunu yenememeyle karşı karşıyalar. Satamıyorlar. Açlık, yoksulluk artıyor. Tarihsel materyalizmin şöyle bir öngörüsü var. Her krizin ve savaşın sonunda, devrimlerin olma ihtimali var. Faşist Almanya süreci çok sürmedi. Hitler de sevgilisi de sonunda kendini zehirledi. Sonları budur. Kurtuluşları yoktur diktatörlerin. ZAMAN-Avustralya