Hiçbirşey kararında kalmıyor, herşey ama herşey hızla değişiyor, gelişiyor.
Daha Sanâyi Devrimi’nin idrâkine varamamış, düşekalka yol almaya gayret ediyorduk, ki Teknoloji bütün gücüyle önümüze çıktı, Robotlar dünyayı istilâ edecek mi ? diye hayâl edip, korkmaya başladık, eyvâh demeye fırsat kalmadan akılalmaz Dijital icâdlarla dünyâmız tekrâr tekrâr değişti…
Evet, her gün yenilenen sınâi, teknik, teknolojik hıza ayak uyduramazken şimdilerde “dijital bir istilâ” ile karşı karşıya kaldık…
Dijital ürün ile hizmetler ; İçerik, yazılım, donanım, ağ ve hizmet olmak üzere beş farklı alanda hızla hayâtımıza girdi, bizlere depolama, hız, erişim ve diğer alanlarda çok büyük kolaylık sağlıyor.
Dünya kadar mâlûmat, bilgi, belge, fotoğraf neredeyse gözle göremeyeceğiniz kadar küçük bir çipe sığıyor ve istediğiniz herşeye ulaşabiliyorsunuz.
Yerinizden kıpırdamadan aradığınız ihtiyaç duyduğunuz herşey ama herşey elinizin altında hiçbir zorluk çekmiyorsunuz…
Globalleşen dünyâ mı ? Daralıp, çok küçük dijital alanlara sığdırılan dünyâ mı ? Hangisi doğru ?
Evinizde, işinizde, sokakta, köşenizde, oturduğunuz yerde sâhip olduğunuz bir dünya var, sâdece size ait olduğunu düşündüğünüz Sanal Dünyâ…
Evet Hadisler’de “Allâh herkese dünyâ kadar bir cennet verir” ifâdesi ile karşılaşıp “Nasıl olacak ki ?” dediğiniz, hayret ettiğiniz, size âit, sınırsız, herkes için vaâd edilen tertemiz, kusursuz bir cennet gibi… (!)
Acaba öyle mi ?
Şüphesiz Cennet gerçektir…
Bu şekilde sahip olduğumuz şey ise, yani “Sanal Dünyâ” gerçekte olmayıp, zihin ve teknoloji işbirliği ile tasarlanan şimdilerde üzerine kurulan ticâri ağla hayâtın içerisine, en mahrem, en gizli, en özel dâiremize kadar giren, bizleri kendisine bağımlı kılan ağdır…
İnşâallâh Cennet’te hür olacağız, Sanal Dünyâ’da ise bağlı, bağımlı gibiyiz…
Henüz bilmiyoruz Dijital Teknoloji mi bize, biz mi ona hükmediyoruz, kim kimin esîri ?
Ben kendimi yavaş yavaş Dijital Köle gibi hissediyorum…
Ve sürprizler bitmiyor, her alanda insanın yerini “düşünsel” olarak almaya aday, üzerinde çalışılan, günün birinde hangi keyfiyette karşı karşıya kalacağımızı tesbit edemediğimiz “Yapay Zekâ” bizi nereye götürecek ? Başımıza neler gelecek ? Bilemiyoruz…
Yoksa Covid 19 Pandemi sürecinde eve tıkılan insanlık, evinden Dijital Üretim‘e katkı sağlarken, evden çıkamadan Yapay Zekâ’ya teslim mi olacak ?
İşçi, işveren, burjuvazi, proletarya dengesi nasıl değişecek ?
Acaba emâreleri görünür hâle gelen Dijital bir Emperyalizm yaşar mıyız ? Dijital Faşizm sevdâlıları ve onlara karşı durmaya çalışan Dijital Komünistler görme ihtimâlimiz nedir ?
Hani derler ya, sorular soru içinde, akıl olmazların zoru içinde…
Bir sürü muamma, onlarca bilinmeyenli denklemler.
Bu kadar evrilmeye, değişime tek kelime ile ye-ti-şe-mi-yo-ruz !
Yarın gerçekten dünyâmızı Ulus Devletler değil, Teknoloji, Dijital Teknoloji ve Yapay Zekâ’yı elde tutan Dijital Sermâye yönetebilir…
Zannediyorum yeni Burjuvazi bizler gibi lüzumsuz varlıklara hayat hakkı tanımaz, Dijital Diktatörlük kölelerini yok edebilir…
Öyle ya niye boşu boşuna para ve zaman harcasınlar.
Bu gidişle “Aman neslimiz, nesillerimiz Z kuşağı, Alfa, Beta, Gama vesâire” derken elimizde bir nesil, kurtaracak bir dünyâ kalmayacak !
Evet, herşey hızla değişiyor…
İnsanın vasfı da değişmek üzere, eski felsefeciler benim ve sizlerin katılmadığınızı bildiğim “insan konuşan, sosyal hayvandır” söylemini bu gidişle yeni felsefeciler “insan dijital hayvandır” hâline çevirecekler…
Baksanıza yeni terminolojide “Dijital Kuşak” ile biz yaştakileri yâni yaşam serancâmı içinde Dijitalizm ile karşılaşıp, adapte olmakta zorlanan ve teknolojik bir üründen diğerine binbir zorlukta geçen biz âcizleri “Dijital Göçer” olarak adlandırıyorlar, yeni nesiller mi ? Onlar “Dijital Yerli, Dijital Kuşak” Dijitalizm içinde doğdular bu hususta “Native” olduklarından hiç yabancılık çekmiyorlar…
Dijital Göçer yukarıdaki tanımla birlikte iş aleminde Teknolojik imkânları kullanıp, heryerden Dijital Üretim’e destek verenleri de anlatıyor…
Ha birde “Dijital Okur-Yazarlık” var, teknolojiyi okumak mânâsına geliyor, ki yeni kuşaklar tamda böyle…
Bizler Teknolojik-Dijital âlemde emeklerken yavrularımız teknik beceri, kullanım ve Dijital Dil‘i bilme yetileriyle dalgalar üzerinde “Surf” yapıyorlar.
Mektupları dijital, alış-verişleri dijital, ticâretleri dijital, hepsi on-line…
Hele hele bugünlerde “pandemi” sürecinin Dijital Dayatma‘ya dönmesiyle okulları dahi dijital, Dijital Okul.
Meetingleri dijital, kavgaları dijital, artık dijital şantaj, dijital tehditler var.
Düzene isyanları dahi dijital, dijital âsiler Hacker‘lar ile başkaldırıyorlar….
Dijital Arkadaşlık yapıyorlar, Facabook bile eskidi, Twitter berhavâ, Snapchat, Tik-Tok revaçta, bizler bütün bunların ne olduklarını dahi bilmiyoruz…
Yarın Dijital Evlilik yapacaklar, birde Dijital Çoğalma imkânı bulurlarsa torun da sevmeyeceğiz.
İşte “Yeni Normal” bu minvâl üzere gidiyor, bizler neredeyse “anormal” kalacağız…
Ben bir süredir derd edindiğim şeyi sizlerle tekrâr paylaşıyorum “Derdimizi, dâvâmızı geleceğe nasıl taşıyacağız ? Ne yapmayı düşünüyor sunuz ?
Ki yukarıda yazdıklarımda Yapay Zekâ mes’elesine bir nebze dokundum, açıkçası kapağını açmaya bile korkuyorum…
Huuu ses verin, orada mısınız ?
@MANSURTURGUT