Başkanlık referandumunun sonuçları açıklanmış, “mühürsüz oyların” da sisteme dahil edilmesiyle parlamenter sistem tarih olmuştu.
***
Esasen parlamento epeydir bekleme odasındaydı.
Erdoğan, 10 Ağustos 2014 yılında halkın seçtiği cumhurbaşkanı olunca:
-Yürütmede tüm yetki Bakanlar Kurulu’nda olmasına…
-Teknik olarak TBMM’den başka kanun yapan kurum bulunmamasına rağmen, tek belirleyici oldu.
Ahmet Necdet Sezer’le Abdullah Gül’le aynı statüde olmasına rağmen, Bakanlar Kurulu’na atadığı başbakanlar ve gayrı resmi koalisyon ortağı MHP desteği ile 2018 Haziran sonuna kadar, yaklaşık 4 sene ülkeyi fiilen tek başına yönetti.
***
Yetkisizdi, sorumsuzdu, görev tanımı kağıt üzerinde sembolikti ama sistemin kendine biat etmesiyle “fiilen” başkanlık yaptı, parlamentoyu rafa kaldırdı.
Bu, ne Meclis’in ne de muhalefet partilerinin umurunda oldu.
Anca konuştular.
CHP’nin “Adalet Yürüyüşü” dışında dişe dokunur tek eylem olmadı.
***
16 Nisan 2017’de gerek mevcut fiili sistemin zorlaması, gerekse 15 Temmuz rüzgarıyla referanduma gidildi.
Hiç tartışılmadı.
TV’lerde başkanlık sisteminin meziyetleri anlatıldı.
Aleyhte görüşler kendine kürsü bulamadı.
Meclis’ten “referandum” sınırında geçeceği belliydi, orada bile müzakeresi doğru dürüst yapılamadı, halktan kaçırıldı.
Buna rağmen, “evet” oyları anca yüzde 51.2’yi bulabildi.
Mühürsüz oylar sayılmasa, Erdoğan için tekerlek tümseği aşamıyordu.
***
Referandumun hızla açıklanan ilk sonuçlarına ciddi bir itiraz olmamasına rağmen, Erdoğan o gece çıktı ve şöyle dedi:
-Bu neticeyi küçümsemeye gayret edenler var.
-Boşuna uğraşmayın, atı alan Üsküdar’ı geçti.
***
Herkes, bu sözü “referandumun oldu-bittiye getirilmesi” biçiminde algıladı.
Bir yönüyle doğru.
Fakat diğer yönüyle, Erdoğan için geri dönüşü olmayan en kritik eşik aşılmıştı.
Kast ettiği buydu.
Kimse anlamadı ama dediği mealen şuydu:
-Boşa çabalamayın, bitti artık.
-Başkan oldum, bunu geri çeviremezsiniz.
-Beni devirme şansınız vardı, bunu teptiniz.
-Şu son 4 senedir her defasında zor da olsa kazandım, geçti gitti, artık yıkılmam.
-Son treni kaçırdınız, bahtınıza küsün.
***
Atı alan Üsküdar’ı geçti, lafı budur.
4 sene oldu.
Erdoğan — tam saha pres — çatlak seslere alan bırakmadı.
***
İktidarı mutfak mı tencere mi değiştirir, bilemem.
Önümüzde bir seçim veya referandum var mıdır, varsa sonucu ne olur, onu da tahmin edemem.
Kimsenin de sağlıklı bir analiz yapabildiğini görmedim.
Bildiğim şey şu:
Erdoğan tehlikede olduğunu hissettiği anda…
Güvenlik güçlerinin yetmediği yerde, gözü dönmüş silahlı yüzbinleri sokağa dökmekte zerre tereddüt etmez.
Çok çok çok gecikmiş muhalefetin son “itidal” çağrılarında esasen bu korku var.
Üzgünüm, atı alan Üsküdar’ı geçti.