Saadet Partisi, eski genel başkanı ve başbakan Necmettin Erbakan’ın vefatının 10’uncu yıldönümü nedeniyle Ankara’da bir otelde anma programı düzenlendi. Anma programı pandemi koşulları nedeniyle sınırlı sayıda katılımcı ile yapıldı. Düzenlenen anmaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın yanı sıra AKP, BBP ve İYİ Parti’nin temsilcileri ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş katıldı.
Erbakan ile ilgili bir video gösteriminin yapılmasıyla başlayan törende ilk konuşmayı Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu yaptı. Saadet Partisi’nin Erbakan’ın çizgisinde olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, “Herkes bugünlerde Erbakancı, hiç kimse bize Erbakancı olmakla ayar vermeye kalkmasın. Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da insanların kendilerini hür hissettiği bir Türkiye istiyoruz. Bizim bugün yaşanılabilir bir coğrafyaya ihtiyacımız var. Yaşanılacak bir dünya kuracağız çünkü inanıyoruz ki zafer inananlarındır” şeklinde konuştu.
‘MİRAS BIRAKTI’
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, konuşmasına Erbakan hocayı vefatının 10 uncu yıldönümünde rahmetle ve hürmetle anarak, “Siyasi geleceğine ve çizgisine olan bağlılığıyla Türkiye’nin temel meselelerine demokrasi çerçevesinde çözüm aramasıyla demokrasi dışı tutumlara karşı ilkeli tutumuyla siyasette önemli izler ve değerli bir miras bırakmıştır” dedi.
Sancar, Merhum Necmettin Erbakan ve temsil ettiği Milli Görüş çizgisi Türkiye’nin siyasal tarihinin önemli dönüm noktalarına ve kırılma anlarına tanıklık eden bedel ödeyen bir gelenek olduğunu belirterek, “Bizim de yer aldığımız siyasi gelenek en fazla parti kapatmalardan siyasi yasaklarından ve iktidar kuşatmalarından mağdur olmuştur, bir o kadar mağdur olan bir gelenek de milli görüş geleneğidir” şeklinde konuştu.
‘KÜRT SORUNUNUN DEMOKRATİK ÇÖZÜMÜ’
Sancar, Kürt sorununa barışçıl, demokratik çözüm arayışlarda çok önemli ve özel bir yeri olduğuna işaret ederek, “Bu konuda samimiyetle çaba harcıyor, cesaretle girişimlerde bulunuyordu. Erbakan hocanın Kürt sorununa yaklaşımı meseleyi diyalogla, siyasetle ve önemli bir husus olarak içeride bu topraklarda bu ülkenin kendi dinamikleriyle kardeşlik hukuku içerisinde çözme esasına dayanıyordu. Eğer Necmettin Erbakan hocanın o dönemki çabaları sonuca ulaşmış olsaydı, müdahale ile karşılaşmamış olsaydı şu an çok farklı bir ülkede yaşıyor olurduk” dedi.
ÇÖZÜMÜN ÖNÜNÜ KESİLMEK İSTENDİ
Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat darbesinin en önemli yönlerinden birinin Erbakan’ın Kürt sorununa yaklaşımı olduğunu ifade eden Sancar, şöyle devam etti: “Kürt sorununun barışçıl, demokratik yollarla çözümünün önünü kesmek, buna cesaret dahi edilmemesini sağlamak ve çatışmalı süreci, vesayetçi statükoyu sistemin devamı açısından sürdürülebilir kılmaktı.” diye konuştu.
’28 ŞUBAT ZİHNİYETİ YAŞAMAYA DEVAM EDİYOR’
“Üzerinden çeyrek asır geçti ama bugün Türkiye demokrasi açısından maalesef 28 Şubat’tan daha iyi değildir “diyen Sancar, konuşmasına şöyle devam etti: “Örnekleri tek tek saymama herhalde ihtiyaç yoktur. Her gün bunları yeniden yaşıyoruz. Örnekleri saymadan şöyle bir ifade kullanmak bile durumu anlatmaya yeter sanırım. 28 Şubat bin yıl sürecek demişlerdi o darbenin mimarları ve icracıları. Herhalde cismen bin yıl yaşayacaklarını iddia etmiş değillerdi. Muhtemelen kurdukları iktidar zihniyetinin çok uzun süre devam edeceğini hesaplamışlardı. Çünkü gücü eline geçirenin o zehirle başkalarını ötekileştireceğini, yasakları devam ettireceğini, bu ülkede nefret dilini, kutuplaşmayı, düşmanlık politikalarını sürdürerek kendilerine avantajlar ve saadetler yaratacağını biliyorlardı. İşte bugün o öngörüleri darbecilerin maalesef gerçekleşmiş durumda. Yani 28 Şubat zihniyeti bin yıla çok var ama epeyce yıldır yaşamaya devam ediyor.”
VİCDANLI BİR YAKLAŞIM
Bütün toplumsal sorunlara siyaset zemininde müzakere ile ve demokrasi çerçevesinde çözüm bulmanın zor olmadığını vurgulayan Sancar, “Toplumsal sorunlar baskı, yasak ve şiddet yöntemlerle çözülemez. Tek yol vardır, eğer demokrasiye, barışa, huzura, adalete ulaşmak istiyorsa bunun yolu müzakeredir. Siyasettir, demokrasiyi kurumsallaştırmak hukuk devletini sağlam bir şekilde yerleştirmektir. Demokrasiyi birlikte inşa etmek, yaşamakta olduğumuz kırılma ve tahribatları onarma noktasında ortak irade geliştirme arayışlarının bulunması herşeyden önce demokratik güç birliği için kuvvetli bir zeminin mevcut olması bu ülkede demokrasinin bu sefer kazanacağına ve başaracağına olan inancımızı kuvvetlendiriyor”