M. NEDİM HAZAR-TR724.COM
Siyasi ikbalin, ideolojinin insanı ne kadar dibe götürebileceğinin en trajik örneklerinden biridir Özlem Zengin.
AKP’de siyasete başladıktan sonra az da olsa yollarımız kesişmiş oturup konuşmuşluğumuz olan Zengin, esasen medyanın içinden gelen bir isim.
Ve siyasal İslamcılık zehrinin bir zihni, ruhu ne menem zehirlediğinin maalesef çok acı ve acıklı bir öyküsü.
Hakikati inkar ederken, düştüğü durumu göremeyecek kadar aklı ve iz’anı yitirmenin neredeyse her gün örneğini sergilerken, saçmalama ve insanlıktan çıkma dozunu o kadar artırmış durumda ki, son olarak bu ülkede hemen herkesin çok iyi bildiği çıplak aramaları inkar etmek adına, mazlum, masum kadınlara yapılan zulmü hem inkar etti hem de bu kadınlara, “onursuz ve ahlaksız” dedi.
Diyebildi…
Bir eşik vardı ve bu eşiği daima daha da ulaşılmaz hale getiriyordu Özlem Zengin.
Protestocu bir kız çocuğunu tutuklarken taciz eden emniyet görevlisini rahatlıkla “Olur böyle şeyler, insiyakidir” türünden savunan da oydu, Yüzlerce insana yapılan çıplak aramayı televizyonla milyonların gözüne baka baka reddeden de…
Geldiği nokta ise inancın politika uğruna nasıl perişan edilebileceğinin acıklı bir örneğiydi.
Meclis çatısı altında utanmadan, sıkılmadan, burnunun ucu dahi kızarmadan tamı tamına şunları söyledi:
“Onurlu ve ahlaklı bir kadın suç duyurusu için bir yıl beklemez.”
Çıplak aramanın nasıl insanlık suçu olduğunu bırakınız, başını zorla açtırmanın ruhunda nasıl derin yaralar açtığını pek çok kez anlatmıştı oysa aynı kadın. Ve bunu neredeyse 20 yıl sonra yapabilmişti. Hatta aynı konuşmalarında, “Bunu açıklamak, hele hele okumuş kadınlar için çok zordur” filan da demişti ama kahrolası siyaset böyle bir belaydı ne yazık ki!
Onur ve ahlak…
AKP bu ülkenin pek çok şeyini çaldı maalesef.
Adi hırsızlık kanaatimce bunun en masumu sayılabilir.
Alınan yüzdeler, indirilen milyarların haddi hesabı olmadığını sanırım bu iktidar gittiğinde son derece acı bir şekilde görecek ve belki ülke on yıllarca toparlayamayacak.
Yeraltı, yer üstü kaynakları, tüm birikimleri tarihte eşi benzeri olmamış şekilde yedi bitirdi siyasal İslam rejimi.
Ama bu milletten çok daha değerli şeyleri de çaldı esasen.
Utanma hissini çaldılar misalen.
Ahlaklı olmayı sadece çalmadılar, dindar olmak ile ahlaklı olmanın alakasız olduğunu da neredeyse her gün ispatlıyorlar.
Onur meselesi ise en fenası.
İktidarda kalabilme adına onurlarını ayaklar altına serenlerin çıplak aramaya itiraz edemeyen kadınları onursuzlukla suçlaması kaderin garip bir cilvesi olsa gerek.
Özlem Zengin tarihteki yerini aldı maalesef.
Bilmiyorum sular çekildiğinde nasıl bir yüz ile yaşayacak, insan içine çıkacak, çoluk çocuğunun yüzüne bakacak.
Gerçekten bilmiyorum.
Kendinden geçmişliğin, iktidar sarhoşluğunun ve siyaset zehrinin sıradan bir Müslümanı ne hale getirebileceğinin tarihsel bir örneği olarak anılacak her zaman.
Ve şu gerçek ömrü boyunca yüzüne çarpılıp duracak:
Esas onursuzluk masum insanlara terörist damgası vurmaktır.
Gerçek ahlaksızlık siyasi iktidarı uğruna on binlerce namus ve haya timsali kadına işkence yapıp, hayatlarını çalmaktır.
En sahici onursuzluk, İslam’ın muazzez çehresine kalıcı karalar çalmaktır.
Bu dünyada gerçek hukuk karşısında hesabını verir mi bilemiyorum.
Ama şundan eminim, bir gün ama bir gün mutlaka, Gökhan öğretmen ile Kadir Topbaş’ın karşılaştığı yerlere yakın bir yerlerde, onursuz ve ahlaksız dediği o masum insanlar ile yüzyüze gelecek ve kimin onursuz ve edepsiz olduğunu bir daha unutmamak üzere öğrenecek!