Bir ülkenin adaletle icraat yapan idarecileri şöyle bir duyuru yapsa:
“Ey mahkûmlar! Tüm suçlulara ıslah olup normal hayata dönmeleri için bir proje hazırladık. Herkes belirli bir eğitime katılıp belirleyeceğimiz bir gece boyu yaptığı suçtan pişman olup özür dilerse affedilecek ve özgürlüğüne kavuşacak. Çıktıktan sonra da iyi hal üzere hayatını sürdürecek. Buna idamlıklar, müebbet hapis cezası alanlar da dâhildir.”
Elbette başta idamlıklar ve müebbet mahpuslar olmak üzere bütün mahkûmlar af gecesini sabır ve heyecanla bekler, o geceyi hakkıyla değerlendirmek için gerekli yöntemi öğrenir, hem kendileri hem akrabaları sevinçten uçarlar.
Acaba bu fırsatı değerlendirmeyen, ıslah projesine katılmayan bir müebbet mahpusun tembelliği ve umursamazlığı akıl ve mantıkla bağdaşır mı?
İşte her yıl gelişiyle şereflendiğimiz Üç Aylar ve kandil geceleri böyle bir fırsattır. Özellikle Berat Kandili, işlediği günahlarla cehenneme doğru yol alan bir mümin için af ve beraat gecesidir. Yeter ki o gece ibadetle ihya edilsin ve iyi hâli devam etsin.
ÂDETA KADER GECESİ
Şaban ayının on beşinci gecesi olan Berat Kandili hakkında Rabbimiz şöyle buyurur:
“O apaçık kitaba and olsun ki, biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız. Bütün hikmetli işler o gecede ayırt edilir.” (Duhan Suresi: 2-4)
Âlimlerin bazısı bu ayette kastedilen gecenin Kadir Gecesi olduğunu, bir kısmı ise Berat Gecesi olduğunu belirtmişlerdir. İki açıklamayı birleştiren diğer bir görüşe göre de, hikmetli işlerin ayrımının yapılmasına Berat Gecesinde başlanmakta ve bu işlem Kadir Gecesine kadar devam etmektedir.
Ayrıca Duhan Suresindeki gecenin Berat Gecesi olduğunu söyleyen âlimlere göre Kur’ân’ın tamamı Berat gecesinde dünya semasına inmiş, Kadir Gecesinde ise parça parça inmeye başlamıştır.
Abdullah ibni Abbas’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, hikmetli işlerin birbirinden ayırt edilmesi şu anlama gelmektedir:
Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir. (Hülâsâtü’l-Beyân, 13:5251)
‘İSTİĞFAR EDEN YOK MU?’
Müminlerin günah kirlerinden kurtulup Rabbimizin af ve mağfiretine nail olmaları ümit edildiği için bu geceye Berat Gecesi denmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde Berat Gecesinin feyiz ve bereketini çeşitli şekillerde nazara vermektedir:
“Şaban’ın on beşinci gecesi geldiğinde geceyi uyanık hâlde ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir:
‘İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim. Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.’ Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.” (İbn-i Mâce, İkâme: 191)
Dünyaya imtihan için gönderilen insanın Cennete gitmesinin ve Allah’ın rızasına kavuşmasının önündeki en büyük engel günahlarıdır.
İşte Berat Gecesi, günahlardan arınma kurnasıdır ve Rabbimizin Gafûr isminin bütün haşmetiyle tecelli ettiği muhteşem bir gecedir. Af ve mağfirete mazhar olmak için de bol bol istiğfar etmek gerekir.
İSTİĞFAR İBADETTİR
Tövbe ve istiğfar sadece geçmişteki günah kirlerinden arındırmakla kalmaz, gelecekteki kötülükleri de engellemeye yardımcı olur. Bediüzzaman Hazretleri bu konuda şöyle der:
“Dua ve tevekkül, meyelân-ı hayra büyük bir kuvvet verdiği gibi, istiğfar ve tevbe dahi meyelân-ı şerri keser, tecavüzâtını kırar.” (Sözler, 26. Söz)
Bir Berat Gecesinde uyanıp da Resûlullahı (s.a.v.) yanında bulamayan Hz. Âişe (r.a.) Validemiz kalkarak Efendimizi aramaya başladı. Sonunda Peygamberimizi Cennetü’l-Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış hâlde buldu.
Peygamberimiz (s.a.v.) mübarek hanımına Berat Gecesinin faziletini şöyle anlattı:
“Muhakkak ki, Allahü Teâlâ Şaban’ın on beşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve insanların Benî Kelb Kabilesi’nin koyunlarının kılları sayısınca günahını mağfiret eder.” (Tirmizî, Savm: 39)
Buradaki “koyunların kılları” ifadesi, çokluktan kinayedir. Yani Cenab-ı Hak, bu gece samimî bir şekilde af ve mağfiret dileyen bütün kullarını affeder. Yeter ki tevbe ve istiğfarın şartlarına uyup, hakkıyla yapsın.
BU GECE AFFEDİLMEYENLER DE VAR
Bu af ve berat gecesinde affedilmeyenler ise bazı hadislerde şöyle belirtilir:
“Muhakkak ki, Allah Azze ve Celle Şaban’ın on beşinci gecesinde rahmetiyle yetişip her şeyi kuşatır. Bütün mahlûkatına mağfiret eder. Yalnızca müşrikler ve kalpleri düşmanlık hissiyle dolu olup insanlarla zıtlaşmaktan başka bir şey düşünmeyenler müstesna.”
“Yüce Allah bu gece bütün Müslümanlara mağfiret buyurur, ancak kâhin, sihirbaz yahut müşahin (çok kin güden) veya içkiye düşkün olan veya ana babasını inciten yahut zinaya ısrarla devam eden müstesna.” (İbn-i Mâce, İkâme: 191)
‘HER KUR’AN HARFİNE 20 BİN SEVAP’
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, talebelerine yazdığı bir mektupta Berat Gecesinin faziletini anlatırken şöyle der:
“Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin programı nev’inden olması cihetiyle, Leyle-i Kadrin kudsiyetindedir. Her bir hasenenin Leyle-i Kadirde otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Beratta her bir amel-i salihin ve her bir harf-i Kur’an’ın sevabı yirmi bine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhûr-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyâl-i meşhurede on binler, yirmi bin veya otuz binlere çıkar. Bu geceler elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için, elden geldiği kadar Kur’an’la ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük bir kârdır. Leyle-i Berat, elli senelik bir ibadet ömrünü ehl-i imana kazandırabilir. (Şualar, 14. Şua)
BU GECE NASIL İHYA EDİLİR?
Mübarek gecelerde mümkün mertebe akşamdan sabah namazına kadar ibadet etmek güzel olur. Bunun için ailece ihya etmeye gayret etmek gerekir. Bu gece tövbe ve istiğfar etmek, Kur’an okumak, namaz kılmak, salâvat-ı şerife getirmek ve dua etmek çok önemlidir. Bilhassa hacet, tesbih ve teheccüd namazlarını kılmak çok sevaplıdır ve inşallah günahların affına vesiledir.
Gecenin gündüzünde ise oruç tutmak çok faziletlidir. Tutulacak orucun zamanı, kandil gecesinden önceki gündüz değil, sonraki gündüzdür. Ancak Şaban ayının her günü oruç tutmak faziletli olduğu gibi, böyle mübarek geceye oruçlu girmek de çok güzel olur.
Dualarımızda başta ülkemiz olmak üzere bütün dünyadaki mazlum, mahpus, esir, mağdur ve mahrum kardeşlerimize ve ailelerine yer vermeliyiz. Her ibadete kat kat sevap verildiği için duaların tesiri de o kadar fazladır.