‘Çıplak arama işkencesini’ savunurken kullandığı, “Bir kadını çıplak arayacaksın, dakikasında bundan rahatsızlığını beyan eder, bir sene beklemez.” açıklamasıyla büyük tepki çeken AKP’li Özlem Zengin’den bu konu hakkında yeni bir açıklama geldi.
‘Çıplak işkence’ konusunda konuşan Özlem Zengin, “Anayasa mahkemesine başvurular var. Bu uygulamanın var olması İnsan Hakları İhlali konusu olduğu anlamına gelmez. Türkiye’de bu tür arama hiç yoktur demiyorum. Madem böyle bir mesele var bir zahmet bunun şikayetini de yapın. Bu kadınların tamamı şikayetçi olmasını beklerdim, ama şikayetçi değiller. Bu konuda haksızlığa uğradığımı düşünüyorum” dedi.AKP’li Özlem Zengin, Haber Global’de Buket Aydın’ın sunduğu programa konuk oldu.
‘MELİH BULU BİZİM DOSTUMUZ, ARKADAŞIMIZ DUR’
Boğaziçi’ne kayyım olarak atana rektör Melih Bulu’ya ilişkin açıklama da yapan Zengin, “Melih Bulu Beyi çok iyi tanıyan bir insanım bizim arkadaşımız, dostumuz. AK Parti’de beraber görev yaptık. 6 yıldan fazla aynı masa etrafında oturduk, çalıştık. Uzun zamandır böyle bir haksızlık görmedim” dedi.
‘KADIN CİNAYETLERİNİ SÜREKLİ KONUŞMANIN FAYDASI YOK’
Buket Aydın’ın “Kadın cinayetleri vurgusu yapmak kadını erkeğe düşman etmek midir?” sorusuna yanıt veren Zengin, “Kadın cinayetini konuşmak başka bir şey dengeyi konuşmak başka bir şey. Kadın meselesinin sürekli marazlı ve olumsuz bir şekilde konuşmanın faydası olmayacağını düşünüyorum. Kadınlarla ilgili iyi şeyleri de konuşalım. ‘Hiçbir şey yapılmıyor’ ifadesi beni sinirlendiriyor. İçişleri Bakanlığımız özel bürolar kurdu. Her yıl adım adım yapılan bir şey varken hiçbir şeyin yapılmamış olarak görülmesini kadınlara yönelik haksızlık olarak görüyorum. Hangi partiden gelindiğini bir kenara bırakıp ortak noktada buluşmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
AKP’li Zengin’in açıklamalarından satır başları şöyle:
(Çıplak arama yapmak insan hakları ihlali değil midir?) Anayasa mahkemesine başvurular var. Bu uygulamananın var olması İnsan Hakları İhlali konusu olduğu anlamına gelmez. Türkiye’de bu tür arama hiç yoktur demiyorum. Madem böyle bir mesele var bir zahmet bunun şikayetini de yapın. Bu kadınların tamamı şikayetçi olmasını beklerdim, ama şikayetçi değiller. Bu konuda haksızlığa uğradığımı düşünüyorum.
(Kadın cinayetleri vurgusu yapmak kadını erkeğe düşman etmek midir?) Kadın cinayetini konuşmak başka bir şey dengeyi konuşmak başka bir şey. Kadın meselesinin sürekli marazlı ve olumsuz bir şekilde konuşmanın faydası olmayacağını düşünüyorum. Kadınlarla ilgili iyi şeyleri de konuşalım. ‘Hiçbir şey yapılmıyor’ ifadesi beni sinirlendiriyor. İçişleri Bakanlığımız özel bürolar kurdu. Her yıl adım adım yapılan bir şey varken hiçbir şeyin yapılmamış olarak görülmesini kadınlara yönelik haksızlık olarak görüyorum. Hangi partiden gelindiğini bir kenara bırakıp ortak noktada buluşmak gerekiyor.
(Kadın-erkek eşit mi?) Farklıyız ama eşitiz. Bunu ben değil Allah da böyle söylüyor. Kadın ve erkeğin farklı olması eşit olmadığı anlamına gelmiyor. Günümüzde feminizm kelimesi anlam kaybını yaşıyor. Bana göre uzak bir kavram.
(İstanbul Sözleşmesi) İstanbul Sözleşmesi var ya da yok iken hukuk mevzuatı ortadan kalkmıyor. Bu tartışmaların kadın meselesine zarar verdiğini düşünüyorum.
Türk hukuk mevduatında kadın yada erkek cinayeti diye bir tanım yok. İnsan öldürme diye bir suç var. Kadınları öldürmek ayrıca suç sayılmıyor. Kadın ya da erkek cinayetinin ayrıca ayrıştırılması yanlış. Böyle bir şey isteniyorsa tartışılır.
(Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olaylara tepkini ne oldu?) Melih Bulu’yu çok yakınen tanıyorum. Ve bu olay Melih Beye büyük haksızlık. Hukuken mümkün olduğu için o da başvurdu. O kadar akademisyen içinde o uygun görülmüş. Boğaziçi’nin kendi kuralları varmış gibi değil bu. Öğrenciler itiraz edebilirler ama artık oraya siyaset giriyorsa. Terör örgütlerinden oraya akınlar oluyorsa mesele büyütülmek istendi. Orada mevzuata ya da hukuka ayrı bir olay yok.