Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın gece yarısı operasyonu ile görevden alınmasına tepki gösteren Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Ağbal’ın Merkez Bankası’nda kaybolan 130 milyar dolar paranın nereye gittiğini araştırdığı için görevden alındığını söyledi.
Partisinin Maltepe 1. Olağan İlçe Kongresi’nde konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun gündeminde, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın gece yarısı kararnamesiyle görevden alınması, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmesi, HDP’ye açılan kapatma davası ve HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi vardı.
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a muhalefet tarafından yöneltilen eleştirilere “Damat kadar başınıza taş düşsün” diyerek cevap veren Erdoğan’ın sözlerine atıfta bulunan Davutoğlu, Türkiye’nin başına taş değil meteor düştüğünü Naci Ağbal’ın da harabeye dönen ülke ekonomisini temizlemeye çalıştığını söyledi.
‘‘ÜLKENİN BAŞINA DAMAT GİBİ BİR METEOR DÜŞMÜŞ TAŞ DEĞİL’’
Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
”Genelde başarılı görünen bir bürokrat, Rabbine dua ediyor görevden alındığı için. Ha başarı dediysek. Zaten görevi damadın yakıp yıktıklarını tamir etmekti. Herkesin kral çıplak dediği meseleyi hayata geçirmekti. Başarı bu. Zaten fazlasını beklemek de haksızlık olurdu. Ülkenin başına damat gibi bir meteor düşmüş, bir taş değil meteor düşmüş. O da harabeyi temizlemeye çalışıyordu.
‘NACİ AĞBAL KAYIP 128 MİLYAR DOLARI ARAŞTIRDIĞI İÇİN Mİ GÖREVDEN ALINDI ?’
Peki ne oldu da bu yoldan dönüldü? Acaba Sn. Erdoğan hangi kabusu gördü de gece kalkıp mancığını taşlarla doldurdu. Sn. Naci Ağbal 1 puan ya da 100 baz puan değil de 200 puan faiz artırınca buna mı bozuldu? Yoksa daha önemlisi ve daha vahim soru “şu 128 milyar dolar nereye uçtu gitti de bir de ben araştırayım” dedi de bu yüzden mi operasyona maruz kaldı? Evet dürüst her bürokrat göreve geldiğinde bir muhasebe yapar. AcaBa sayın Naci Ağbal böyle bir muhasebe yapıp da bunun arka planını araştırmaya kalktığı için mi görevden alındı? Bu soruyu da sormaya devam edeceğiz.”
Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:TCMB operasyonunu maskelemek için aynı gece İstanbul Sözleşmesini de iptal ettiler. Sn. Erdoğan ne oldu da başbakanlığınız döneminde bizzat kendi imzanızla yürürlüğe giren bir belgeyi çöpe attınız? Hele bir açıklayın bize sebebini? Baktınız millet ikiye bölündü; Baktınız bu işte ekmek var; Baktınız yandaşlar-karşıtlar diye toplum ikiye ayrışıyor; Bundan ala fırsat mı olur deyip aklınızca kaçan muhafazakar oyları konsolide edeceğinizi sandınız!
Yahu siz kimi kandırdığınızı zannediyorsunuz? “Cambaza bak” diyerek kaçacak olanları da bloke etmeye mi çalışıyorsunuz? Beyler, siz yanlış hesaplamışsınız o seçmenin kaçma sebebini! Onlar tam da sizin samimiyetsizliğiniz, ikiyüzlükleriniz, dün dediklerinizden ertesi gün çark etmenizden ötürü kaçtılar!
‘SİZİN UCUZ AYAK OYUNLARINIZA ARTIK İNSANLARIN KARNI TOK’
O seçmenin sizden kaçma sebebi Adaletsizliklerdir! Yolsuzluklardır! Sizin kötü ekonomi yönetiminiz sayesinde oluşan yoksulluktur! Siz bunlardan tevbe etmedikçe; cahilliklerinize, zulümlerinize son vermedikçe o insanların sizin kurnazlıklarınıza kanıp gemiyi terk etmekten vazgeçeceğini mi sanıyorsunuz?!
Sizin ucuz ayak oyunlarınıza, sahte politikalarınıza, artık insanların karnı tok. Onlar sizin kendileri için değil, damadınız için nasıl çırpındığınızı iyi görüyor! Onlar sizin 5 müteahhit için nasıl gözünüzün karardığını görüyor! Onlar iktidarınızı korumak için dış politikada ne türden tavizler vereceğinizi merakla izliyor. Siz vatandaşı kendiniz gibi cahil, kendiniz gibi vicdansız mı sandınız?
‘ÇOK MU RAHATSIZDINIZ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN’
Onların, hayali dizilerinizde Abdülhamid’e elçi tokatlattırıp, insanlık suçu işleyen Çinlilerden nasıl fırça yediğinizi görmediklerini mi zannediyorsunuz? Çok mu rahatsızdınız altına imza attığınız İstanbul Sözleşmesi’nden. Giderdiniz Avrupa Konseyi’ne. Tartışmaları bertaraf edecek şerhler düşer, yorum beyanlarında bulunurdunuz olur biterdi.
HDP’NİN KAPATILMASI DAVASI
Bu ülke yakın zamana kadar partiler çöplüğü haline gelmişti hatırlarsınız. Refah Partisi’nin kapatılması, Fazilet Partisi’nin kapatılması, AK Parti hakkındaki kapatılma davasını hep birlikte yaşayıp, gördük. Ne hissetmiştik? Hangi duygularla bakmıştık partilerimizi kapatan ve kapatmaya çalışanlara?
Üstelik defalarca “siyasi partiler kapatılmamalıdır” diyen, partileri kapatmayı zorlaştıran düzenlemelerin altında imzası olan Sn. Erdoğan değil miydi? Sorun şu ki; MHP ile gizli koalisyon AK Parti’nin bütün kodlarını tarumar etti. Bakın Gizli Koalisyonun küçük ortağı bir kayyum gibi oturduğu iktidar tahtında Erdoğan’a iktidarında gerçekleştirdiği demokratik adımları tek tek geri aldırıyor.
O zaman kürsülerden bağıra çağıra karşı çıktığı tüm özgürlük ve demokrasi atılımlarını AK Parti iktidarı sayesinde bir bir toprağa gömüyor. Erdoğan ve AK Parti, geçmişte bizim de katkılarımızla atılmış doğru adımların, politikaların her gün birinden vazgeçiriliyor.
‘BEN YAPTIM OLDU’
Ve bu yıkım, bu deformasyon, bu tahrip sizlerin ve bizlerin gözü önünde, “Ben yaptım oldu” emrivakisiyle hayata geçiriliyor. Türkiye yokuş aşağı, siyasi, ekonomik, kurumsal, kimliksel, her alanda çok ciddi bir kriz sürecine doğru ilerliyor.
”TÜRKİYE’NİN SİYAS GÜNDEMİNİ BAHÇELİ BELİRLİYOR”
Türkiye’nin siyasi gündemini, önceliklerini, politikalarını Erdoğan ve AK Parti değil, Bahçeli belirliyor. Barajın altına düşmüş, hatta yüzde 5-6’larda görünen bir partiye ve binli oranlarda oy alan marjinal bir başka partiye koca memleket teslim edildi. Bu en başta Erdoğan’a ve AK Parti’ye oy vermiş seçmene saygısızlıktır. O seçmeni aldatmaktır. Onları yaralamaktır. Geçmişleriyle, gelenekleriyle, hassasiyetleriyle, beklenti ve kimlikleriyle bugüne dek bir empati kurmamış, aksine kendi ideolojik yaklaşımlarını inatla bu ülkenin açılımları önüne engel olarak koymuş marjinal bir anlayışa onları mahkum etmektir.Erdoğan ve AK Parti resmen kendilerine oy vermiş milyonlarca vatandaşımızın temsil yetkisini Bahçeli’ye devretmiş durumdadır.Bahçeli “af çıkmalı” diyor, af çıkıyor. Bahçeli “seçim yasası değişmeli” diyor, seçim yasasını değiştirme hazırlıkları başlıyor. Bahçeli “reforma ne gerek var” diyor, Erdoğan reformdan vazgeçiyor. Bahçeli “HDP kapatılmalı” diyor, Erdoğan HDP’nin kapatılmasına rıza gösteriyor. Bahçeli’nin HDP ile öğrenci andını birlikte zikreden açıklamalarının hiçbirinin milliyetçilikle, vatanseverlikle bir alakası yoktur.
”PARTİ KAPATMA GİRİŞİMİ TAM ANLAMIYLA KÖTÜLÜK PROJESİ”
Öğrenci andı 2013’te zaten kaldırılmıştı. HDP de 2013 yılından beri mevcut olan bir parti. Peki sormak gerekmez mi “Bunlar bugün mü Bahçeli’nin aklına geldi?” diye. Bunların bugün gündeme getirilmesinin tek nedeni, MHP’nin oy kaybediyor olmasıdır. Bahçeli oy kaybını toplumsal barışı bozarak, toplumu ayrıştırarak, gerilimi arttırarak durdurmaya çalışıyor.Parti kapatma girişimi tam anlamıyla Türkiye’ye kötülük projesidir, siyasetin alanını daraltıp Kandile ve İmralı’ya alan açma projesidir. İmralı’dan mektup getirerek ya da Kandil’in temsilcisi Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkararak seçim kazanmaya çalışanlar bugün de Kandil’in ve İmralı’nın ekmeğine yağ sürecek adım atma peşindeler. İstiyorlar ki, siyasal farklılıklar terörize edilsin ve kutuplaşma üzerinden iktidarlarını korusunlar! Parti kapatma geçmişte defalarca yaşanmış, zerre demokrasi perspektifi, zerre siyasal aklı, zerre sorumluluğu olanın uzak durması gereken bir iştir,
GERGERLİOĞLU TEPKİSİ
“Keşke hatırlasalar şiir okudukları için hapse girdikleri günleri. 90’larda şiir okudu diye hapse giden Erdoğan’ın bugünkü iktidarında, bir vekil bir haberi retweet yaptı diye ceza alıyor. Alın size 90’lar, alın size eski Türkiye. Bunların 94 ruhu dedikleri şeyi siz ne sanmıştınız ki? İşte hukuk tanımazlıkta Meclise yaşattıkları utanç verici tarihi anlar. Sn Gergerlioğlu’na son yaptıkları muameleyi hep birlikte izledik.
”NAMAZ KILMASINA MÜSAADE ETMEDEN YAKA PAÇA PİJAMAYLA GÖTÜRDÜLER”
Abdest almasına, namaz kılmasına bile müsaade etmeden yaka paça, gömlek pijama emniyete götürdüler. Bu nasıl bir vicdansızlıktır, bu nasıl bir hukuksuzluktur. 1994 yılında bile vekiller bir hafta Mecliste kalmıştı da, DGM savcısının ısrarıyla ancak evlerinden gözaltına alınabilmişlerdi. Bunlar aymazlıkta da, zulümde de çağ atladılar. Bunların uzay dedikleri, uçmak dedikleri bu işte. Bunlar hukuksuzlukta, adaletsizlikte, anti-demokratlıkla, despotlukta, vicdanları kanatmada çağ atladılar.
Bir milletvekilinin vekilliğinin düşürüldüğü aynı gün partisine de kapatma davası açıldı. İstedikleri dosyaları, ajandalarına uygun şekilde raflardan indirdiklerinde siyaseti dizayn edeceklerini düşünmekteler. 3 yıla varan sürelerle Yargıtay’da dosyaların bekletildiği bir ülkede AYM kararını da beklemeden, hukuki süreçler tamamlanmadan, Meclis’te okunan bu karar, hukuk ve meclis tarihimize lekeler düşürmüştür. Vicdanlar yaralanmıştır. Zamanlama manidardır. Bu, yürütmenin yargı, yargının da yasama iradesini teslim alması değil midir?”