Artı TV’de yayınlanan Erdoğan Aydın, Fikri Sağlar, Ahmet Faruk Ünsal ile Çetele programında anayasa tartışmaları, dokunulmazlık fezlekeleri ve iktidarın hukuk üzerindeki vesayeti konuşuldu. Ahmet Faruk Ünsal Anayasa değişikliği tartışmaları ve Erdoğan’ın açıklayacağı “İnsan Hakları Eylem Planı”na dair değerlendirmelerde bulundu. Ünsal şöyle konuştu: “Mevcut anayasanın uluslararası hukuk birikimiyle uyumlu olan hiçbir maddesine uymayan, mahkemelere açıkça talimat veren, AİHM hükümlerini uygulamayan bir siyasal anlayışın neyi değiştireceğini ben merak ediyorum. Olsa olsa yaptıkları fiili durumu anayasal hale getirebilirler. Denilebilir ki; “Cumhurbaşkanı yetkisi kullanan şahıs mahkemelere talimat verebilir” bunu anayasaya koyarlarsa yaptıkları fiili durumu yasallaştırırlar. Ya da “AİHM kararları muhalif bir kişi için lehte çıkarsa Türkiye buna uymak zorunda değildir” gibi bir kararı anayasaya dahil edebilirler. O zaman ” bunların yaptıkları her iş yasaya da anayasaya da uygun” deriz. Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu’nda doğrudan talimatla hakimi, savcıyı değiştireceksiniz, istediğiniz mahkemeyi istediğiniz şekilde kuracaksınız, bunu da yaparken yüzünüz kızarmayacak, yasanın yasakladığı şeyleri pervasızca yapacaksınız ama sonra kalkıp eylem planı açıklayacaksınız. Bunun gündem değiştirmekten başka bir açıklaması olamaz. Türkiye’de bu siyasal kadro ile bir anayasa değişikliği mümkün değildir. Türkiye’nin acil ihtiyacı bu siyasi kadronun tasfiyesidir.”
’82 ANAYASASI’NI ARAR DURUMA GELECEĞİZ’
Fikri Sağlar ise anayasanın nasıl yapılması gerektiğine dair önerilerini sıraladığı konuşmasında şunları ifade etti: ” Anayasaya eğer gerçekten ihtiyaç varsa, anayasanın nasıl yapılacağına dair de dünyada gelenekler var. Yeniden bir seçim yapmanız, sivil toplumlarla görüşmeniz, siyasi partilerin görüşlerini almanız, her yurttaşın katılabileceği bir düzen kurmanız gerekiyor. Ama “bunları yaparız” deyip hiçbirini yapmadan gidecekleri doğrultusunda bir görüşüm var. Mehmet Uçum, anayasada Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlıkla ilgisi ve parlamenter sistemle arasındaki çelişkiyi o kadar anlamadığım bir şekilde ve bugün diktatörlüğe doğru gitmiş olan Türkiye yönetimine uygun bir şekilde açıklıyor ki, bu kafayla bir anayasa yapılacaksa 82 Anayasası’na bile biz “Allah” diyecek hale geleceğiz. Şimdiye kadar biz, “61 Anayasası çok iyi, bizi insanlaştırdı, özgürleştirdi, haklarımızı bize verdi” diye övünüyorduk, bundan sonra “82 Anayasası neredeymiş” diyen bir noktaya geleceğiz. Bugün Türkiye’de tanımı olmayan terörü, Erdoğan ve yargı o kadar rastgele kullanıyor ki, aklına gelen herkese terörist diyor. Bizim bu konuşmamız bile yarın terör ile iltisaklı hale getirilirse hiç şaşırmayın. İnsanların keyfiyetine, iradesine bırakılarak yasalar yapıldığı zaman her şey olabilecektir. Hatta Meclis’te çıkarılan bir torba yasada “terörü engellemek” adına STK’ların elinden mal varlıklarının alınabileceği şekilde düzenleme yapılmaya çalışıldı. Böyle bir anlayışın anayasa tartışması yapması; bir tehlike, iki aldatmaca, üç de zaman geçirmekten başka bir şey değil. Ben şunu söylemek isterim; 2022’nin Ağustos 10’undan önce mutlaka bir seçime doğru gidiyoruz. Ama bu kararı anayasaya göre Erdoğan değil parlamento verecek. Çünkü mevcut anayasada Erdoğan’ın 3. dönem Cumhurbaşkanı olabilmesi için Meclis’in kendisini fesh etmesi gerekiyor.”