HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, milletvekilliğinin düşürülmesi üzerine TBMM’de başlattığı Adalet Nöbeti’nin devam ediyor. Gergerlioğlu yaptığı açıklamada; “Mağdura kimliğini sormadığımız zaman insan olabiliriz”dedi. TBMM’de başlattığı Adalet Nöbeti ile ilgili farklı kesimlerden, siyasi partilerden ve halktan olumlu bir tepki aldığını anlatan Gergerlioğlu, HDP’ye ve kendisine yönelik desteğin de giderek arttığının altını çizdi. Halkların Demokratik Partisi Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Artı Gerçek TV’ye ilk kez Uşak’ta yaşanan çıplak aramaların detaylarını anlattı.
Gergerlioğlu şöyle konuştu:
“Kamuoyundan güçlü bir destek alıyorum. Sadece HDP tabanı değil, farklı partilerin, farklı siyasi inanç ve düşüncelerin tabanlarından güçlü bir destek geliyor. Demek ki doğru bir iş yapmışız, bununla gurur duyuyorum. Ulusal tepkilerin yanı sıra uluslararası kamuoyundan da büyük bir destek geldi.”
‘İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSUYUM KORKAN BİR İNSAN DEĞİLİM’
Milletvekili olmadan önce de insan hakları savunucusu olduğunu ifade eden Gergerlioğlu, vekil olduktan sonra verdiği mücadeleleri de şöyle açıkladı:
“İnsan hakları savunucusuyum korkan bir insan değilim. Her mesele için mücadele ettim. Hep sahadaydım, canını dişine takarak mücadele etmiş bir insanım. Doğru bildiğimi söyledim. Bunun için 27 yıllık uzman doktorluk hayatımdan atıldım. Kürt meselesinde barışçıl çözümleri en tehlikeli zamanlarda önerdim. Bir doktor olarak aylarca işsiz kaldım. Kocaeli’de olduğum halde Batman’da ancak iş bulabildim. Daha sonra vekillik teklif edildi. Kocaeli gibi bir Batı ilinde HDP’den milletvekilliği çıkarmayı başardık. Değerli arkadaşlarımla birlikte can siparene bir çalışma sergiledik. Anamızın ak sütü gibi helaldi bu milletvekilliği. Kürt halkı ve demkokrat Türkiye toplumunun büyük gayretleriyle kazanıldı. Sonrasında mücadeleye devam ettik, milletvekilliğinin hakkını vermeye çalıştık. Günde 5-6 saat uyudum, geri kalan zamanlarda sürekli çalıştım. Meclis’te en fazla soru önergesi veren ve en fazla basın toplantısı yapan ilk üç milletvekili arasındayım. Adalet Bakanlığı’na en fazla soru önergesini ben verdim. Yoğun bir şekilde bu meselelerin takipçisi oldum.”
‘MAĞDURA KİMLİĞİNİ SORMADIĞIMIZ ZAMAN İNSAN OLABİLİRİZ’
Milletvekilliğinden ihraç edilmesinden dolayı mutsuz olmadığını ve vicdanının rahat olduğunu ifade eden Gergerlioğlu, şöyle devam etti:
“Herkes işin ucu kendisine değdiğinde ayağa kalkıyor. İlkeli olalım, prensipli olalım, sizden olmayan size en uzak olana da yapılan bir yaşam hakkı ihlalinde duyarlı olalım. Arkadaşınıza yapılanlar için ayağa kalkmanızla bu ülke düzelmiyor. Sizden olmayan için ayağa kalktığınızda bu ülke düzelir. Mağdura kimliğini sormadığımız zaman insan olabiliriz. Şu an milletvekilliğimden ihraç edildim. Diyeceksiniz ki; ‘Mutsuz musun, vicdanın sızlıyor mu? Çocuklarının rızkı kesildi, belki hapise gireceksin, yakınların üzülecek…’ Hayır, benim içim rahat. Eğer ki ben çıplak aramalara, işkencelere, insan kaçırmalara, cezevi ihlallerine, hasta mahpusların cinayet gibi öldürülmelerine, hamile kadınların çektiği sıkıntılara sussaydım o zaman ben üzülürdüm. Ben şu an rahatım, vidanım çok rahat. Yanlış bir şey söylediğim için cezalandırılmadım, çok doğru şeyler söylediğim ve yaptığım için cezalandırıldım. Ben çok vahim ihlalleri durdurabildim. Bana işkence ihbarları geldiği zaman, soru önergeleri, sosyal medya gücünü kullandığım zaman o işkencelerin durduğu haberini aldım. İşkenceye uğrayan bir çok insan cezaevinden çıktıktan sonra bana gelip, ‘Ömer bey allah razı olsun, bize işkence yapılırken senin gayretlerin sonucunda bize yapılanların durduğunu ve azaldığını gördük, o kadar doğru şeyler söylüyorsun ki bir milim bile geri adım atma’ dediler.”
‘ÖZLEM HANIM BİLİYOR MU BU KADINLAR NELER YAŞAMIŞTI?’
Gergerlioğlu çıplak aramaya maruz kalan öğrencilerle arasında geçen konuşmayı ise şöyle anlattı:
“İlk defa Artı TV’de açıklayayım. Genç öğrencilerle konuştuğumda, Madem çıplak aramaya uğradınız, neden suç duyurusunda bulunmadınız? Diye sordum. Dediler ki, ‘Biz mahkemeye gittik, mahkemede öfkeyle ve ağlayarak bana yapılan çıplak aramayı anlatacaktım, arkaya döndüm tüm mahkemede bulunan TEM polislerinin gözümün içine dik dik baktığını gördüm, avukatım kulağıma eğilip; ‘başımıza iş açma, bunu söylersen tutuklanırsın, onu söyleme’ dediğini duydum ve vazgeçtim. Ama vicdanım sızlıyordu. Daha sonrasında bütün bu çıplak aramayı gündeme getirdiğim için benim başıma gelenleri görünce, Ömer vekilim ben bu suç duyurusundu yapacağım, sen bize yapılanları gündeme getirdin diye yemediğin hakaret küfür kalmadı, biz daha nasıl dururuz suç duyurusu yapmamak için?’ dedi. Türkiye gerçekleri bunlar. Bir yılda değil 3.5 ay sonra yaptılar suç duyurularını. Ama Özlem hanım biliyor mu bu kadınlar neler yaşamıştı? Bu kadınlar nasıl acılar sıkıntılar çekmişti? Neden utanç duyguları arasında bu çıplak aramayı söylemekten vazgeçmişlerdi? Haberi var mı? Özlem hanım Türkiye’yi tanımıyor mu? Mahkemelerde o polisler neden var diye sormaz mı kendisi bir hukukçu olarak? Mahkemede TEM polisleri neden durur? Hakimin gözünün içine neden bakar? Muayeneye girince doktorun gözüne bakar, mahkemeye girince hakimin, yargılananın gözüne bakar. Biz ne zaman adalet hukuk devleti olacağız? Kalkmış daha sonra ‘efendim bir yıl sonra neden suç duyurusu yapıyorlar? Ahlaklı onurlu olsa zamanında suç duyurusu yaparlardı’ diyor. Hangi ülkede yaşıyoruz? ” Artıgerçek.com