Sedat Peker ve adamlarına yönelik operasyondan sonra birçok kişi aynı soruyu sordu: Bu yoksa Damat Berat Albayrak’ın dönüş işareti mi? Albayrak’la arasının iyi olmadığı bilinen Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal bir gece yarısı operasyonuyla kovulduğunda bile bu soru, böylesine ısrarla sorulmadı. AKP artık bir suç örgütü olduğundan, yeraltı dünyasındaki gelişmeler bile oraya bakılarak çözülmeye çalışılıyor.
Peker konusunu Albayrak’la ilişkilendirmek için başka gerekçeler de var. Yurt dışına çıktıktan sonra Berat Albayrak’ın kendisini tutuklatmaya çalıştığını öne sürmüş “Artık kafamın içinde bütün her şey netleşti. Kesinlikle Berat Bey beni yok etmek istiyor” demişti. Hatta özel uçağıyla kaçarken Cumhurbaşkanı gelecek bahanesiyle kalkışına izin verilmediğini belirtmişti. Son dakikada gelen bir telefonla uçağı kalkabilmiş. Teyit edilmese de o telefonun İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan geldiği iddia edilmişti.
Alaattin Çakıcı’nın tahliyesiyle birlikte devletin mavi boncuk verdiği mafyanın değiştiği belli olmuştu. Devletin ‘yürü ya tetikçim’ dediği çete bir adım öne geçiyor ve diğerlerinin biatını da alıyor. Devlet eskiden bunu daha usturuplu yapardı. Bir metres hayatı gibi bilinir ama açıklanmaz, nikah kıyılmazdı. Recep Tayyip Erdoğan ülkedeki her şeyi bozduğu gibi racon macon da bırakmadı. Mavi boncuğun sahibi çeteye protokolde bile yer verilir hale geldi. Devlet mafyayla artık nikah da kıyıyor.
Erdoğan-mafya işbirliği öylesine aleni ve pişkince yapılır oldu ki Sedat Peker’e iki polisin yakın koruma verildiği, şehirlerarası seyahatlerinde eskort polis aracı temin edildiği ortaya çıktı. “Oluk oluk kan akacak” dedi beraat etti; silahlanma çağrısı yaptı, takipsizlik aldı. Güya dünyanın en disiplinli ordusunda Peker, Genelkurmay Başkanı’ndan daha popüler oldu. Adı, yürüyüş kararında sayıldı, bombaların mühimmatın üstüne yazıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la samimi pozları yayınlandı. Bir kamuoyu önderi gibi mitingler düzenledi.
Sonra bir anda ne olduysa kalemi kırıldı ve federasyon kararıyla ikinci lige düşürüldü. Hanımağa Lakaplı Güniz Akkuş tarafından aşağılanarak tehdit edildi. Adı sanı duyulmamış sokak çetelerinin muhatabı konumuna itildi. Miting görünümlü tehditlerini canlı yayınlayan yandaş kanallar bugün villasına yapılan baskını aynı iştah ile ekrana taşıdı. Bilhassa Sabah-Ahaber Grubu’nun keyfi yerindeydi. Bu heyecan ve iştah “Damadın dönüş seremonisi” olarak algılanıyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğünden, Damada yakın Mustafa Çalışkan’ı gönderip Zafer Aktaş’ı getiren, Peker’in uçağına son dakika uçuş izni koparan Süleyman Soylu’nun eli zayıfladı. Bu cümle bile ülkenin içinde bulunduğu durumu özetlemeye yetiyor. Sedat Peker yenilince içişleri bakanı da yenilmiş sayılıyor. Geldiğimiz noktaya bakar mısınız?
Uzun süre cezaevinde kaldıktan sonra Devlet Bahçeli’nin vesayetinde tahliye olup yeraltı dünyasının mavi boncuğu ile ödüllendirilen Alaattin Çakıcı’ya gelince; tecrübesini konuşturuyor. Peker’in hatalarını tekrarlamıyor, abartılı hareketlerden kaçınıyor. Göz önünde fazla durmuyor, ihtiyaç halinde çıkıp tehdidini savurup yerine dönüyor.
Türkiye’den ayrılışını “Takriben iki aydır ata yadigarı Balkan coğrafyasındayım. Bu sene üniversite mezuniyetimi tamamlayıp diplomamı alacağım. Ayrıca ticari çalışmalarım için bazı ülkelerden de oturum alma işlemlerimi tamamladım” diye duyuran Peker, üniversite diplomasını aldı mı bilmiyoruz. Ancak yüksek lisansını Türkiye’de, Silivri’de yapacak gibi görünüyor.