Türkiye’de sol ideolojiyle biçimlendirilmiş mahallelerin ilan edilmemiş tüzüğü şöyledir:
-Türkiye Türk’lerindir.
-Akdeniz Türk gölüdür.
-Bir Türk dünyaya bedeldir.
-Her Türk asker doğar.
-Yurtta sulh cihanda sulh.
-Türkçe yazıldığı gibi okunur.
-Her türlü ihtilafta Atatürk ilke ve inkılapları esastır.
-Devlet, yasalar çerçevesinde rutin dışına çıkabilir.
-Kıbrıs Türk’tür.
-Ermeni soykırımı yoktur, yalandır.
-Kanunlar ile uluslararası sözleşmelerin çatışması halinde kanunlar esastır.
-Tüm tarikat, cemaat ve dini gruplaşmalar, örgütlenmeler yasaktır.
-Tek anadil Türkçe’dir.
-Merkezi devlet esastır.
-Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.
-Aleviler ve Kürtler katledilmemişlerdir, iftiradır.
–Türkiye’de özerk kurum yoktur ki, isteyene özerklik verilsin.
-Kürtlerin her türlü hakkı vardır, isyancıların amacı ülkeyi bölmektir.
-Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. (Bu, her makama gelebileceğini garanti etmez.)
-Camilerde falakayla eğitim gitti, modernleşme Cumhuriyet’le geldi.
-Sağ partiler kötüdür. Köylülüğün ve gecekondulaşmanın baş sorumlusu sağcı iktidarlardır.
-Vahdettin, haindir.
-Din, dindarlara bırakılmayacak kadar nazik bir konudur.
-Azınlık hakları yoktur.
-Egemenlik kayıtsız şartsız milletin değildir.
-Türkiye kendi kendine yeter.
-27 Mayıs darbesi meşrudur, Menderes darbeyi hak etmiştir. (İdamı hak ettiğini düşününler de hayli fazladır.)
-İmam hatipler kapatılmalıdır (din görevlisi yetiştirecekler müstesna.)
-Atatürk dokunulmazdır, eleştiren bedelini öder.
-Başörtüsü kamuda yasaktır (Bu, yakın zamana kadar eğitim için de geçerliydi, yeni nesil yumuşattı bunu.)
-Rejim düşmanları ya idam edilmeli, ya sürülmelidir (hoş, sürgün yöntemi iletişim çağında işlevsizleşti artık.)
***
Devam edeyim mi daha..
İçiniz sıkıldı biliyorum.
***
Dikkat ederseniz bunlar, ilkokulda öğrendiğimiz çoğu şeyi kapsar.
Böyle öğrettiler bize.
Hepimizi böyle formatladılar.
Ondandır ki, zorla içine sokulduğumuz bu kalıbı kırıp çıkamadık.
Halen debelenmemiz de bundan.
***
Ayrıca, kritik kimi maddelerin “özgürlükçü” anayasalara ustaca yerleştirildiğini ve hiç değişmediğini görürsünüz.
Bazı maddeler ise kimi devlet mevkutelerinin logosunun altında yazar.
***
Türkiye’nin “kısmen bilinen” kırmızı kitabı budur esasen.
Ve bu kırmızı kitap, devleti sahiplenenlerce özümsenmiştir.
Bunu iyi anlar ve hazmederseniz…
Her defasında yapılanları daha iyi kavrarsınız.
Bir asırdır bu esaslarla yürüyen devlet ve paydaşları, kırılmalarla hayatiyetini sürdürür.
Başka yolu yoktur çünkü.
Ve her kırılmada, karşıtlarını birbirine kırdırırlar.
***
Yalnız bu defa biraz farklı.
Kırılma öyle şiddetli oldu ki, kendi duvarları da çatladı.
Panik bundan.