Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, 2 Mayıs 2021 tarihinde başladığı video serisine devam ediyor. Peker, “Fırtınalarla Büyüyen Fidanlar Rüzgarlarla Yıkılmazlar” başlıklı sekizinci videoda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek “Keşke Tayyip abi olaylara müdahale edip çözseydi” dedi. Peker’in yeni videosunda arka planda gözüken tahtanın önünde “Aile” yazan bir dergi bulundurması dikkat çekti.
Peker, paylaştığı sekizinci videoda, Suriye silah gönderilmesi işinin SADAT tarafından organize edildiğini ve El Nusracılara gönderildiğini iddia etti.
“SADAT TARAFINDAN ORGANİZE EDİLİYOR”
Peker, kamuoyunda MİT tırları olarak bilinen Suriye’ye silah kaçakçılığıyla ilgili şunları söyledi: “MİT tırları yakalandıktan sonra oraya toplumun duygularını yükseltmek hem de oradaki kardeşlerime destek olmak için oradaki Bayırbucak Türkmenlerine ve oradaki diğer savaşçılara yetecek kadar. Telsizlerden tutun çelik yeleklere kadar tırlarca bir projeyi düşündük. Bu projeyi o milletvekili arkadaşımız iletmesi gereken yerlere illetti. Bizim tırlar Sedat Peker yardım konvoyu diye gidiyor. Basına da resimler veriyoruz, halk şey yapıyoruz. Bütün ekipmanları yolluyoruz. Benim adıma giden diğer araçlar var. Onlar da başka yerdeki Türkmenlere gidiyordu. Ama biz o araçların içinde ne olduğunu bilmiyoruz. Ama biliyoruz içinde silah var. Saf çocuk değiliz. Bu da normal. Bu MİT tarafından, askeriye tarafından organize edilmiyor. Bu SADAT tarafından organize ediliyor. O SADAT’ın içindeki ekip tarafından.”
“ARKADAŞLAR DA BANA GİDENLER EL NUSRA’YA GİDİYOR DİYOR”
“Bunların hepsini ben kendi paramla alıyorum. Onlar hariç. Benim adıma gidiyor, işlem yapılmıyor, kayıt yapılmıyor, direk gidiyor. Ben yüklü miktarda göndermeye başlayınca oradaki savaşçılar bize de biraz verir misin dediler. Ben de tamam dedim. Türkmenler her yerden videolar teşekkür ediyorlar. Bir iki tanesi Arapça konuşuyorlar. Arapça konuşmalarında sorun yok. Oradaki Türkmen arkadaşlardan birisi dedi, bunlar El Nusracı. Diğer arkadaşlar da bana diyor ki, gidenler El Nusra’ya gidiyor diyor. Evet benim üzerimden gidiyor. Ama ben yollamadım SADAT’çılar yolladı.”
“SURİYE’YE KAÇAKÇILIĞI SARAY ORGANİZE EDİYOR” İDDİASI
Peker, Suriye ile ticaret yapmanın izninin Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı’dan alınan izinle yapıldığına işaret ederek, şunları söyledi: “Bir bölüm var. Suriye’de ticaret yapmanız için ne yapmanız gerekir biliyor musunuz? Metin Kıratlı bey var. Tam makamıyla söyleyeyim: Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı. Külliyede. Şimdi ona gideceksiniz. Birkaç kamyon alışverişleri söylemiyorum. Büyük şeyleri söylüyorum. Kaçak ham petrol, çay, şeker, alüminyum, bakır, ikinci el araba. Bunlar milyarlarca dolarlık şeyler. Büyük para.”
“EL NUSRA’NIN İKTİSAT SORUMLUSU EBU ABDURRAHMAN’A VAR ONA GİDECEKSENİZ”
“Suriye mücadelesi için parayı kim verdi? Devlet, biz. Kim şehit oldu orada? Millet. Oradan yapılan ticareti anlatacağım. Oradan onayı aldıktan sonra Metin Grup var. Murat Sancak, Ramazan Öztürk. Tüm hiyerarşi orada. Onların da onayı geçtikten sonra kim gidiyorsunuz? El Nusra’nın iktisat sorumlusu Ebu Abdurrahman’a var ona gidecekseniz. Ebu Şeymal ismini de kullanıyor. Şu anda ticaret böyle yapılıyor. Bunlara silah veriyorsunuz ama bizim Şii Türkmenlerle savaşıyor dedim. Ne oluyor atlatın bilelim dedim. Bizim üstümüzden gidiyor. Herkes diyor ya silahları Sedat Peker getirdi. ‘Yeni bir dengeler kuruluyor falan’ dendi. Bana anlatacaksınız dedim.”
“BERAT ALBAYRAK MURAT SANCAK’IN EVİNDE KALIYOR”
Peker, eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Murat Sancak’ın Hadımköy taraflarındaki evinde kaldığını ifade etti. Suriye ile büyük ticaret yapmanın yolunun bu kişilerden izin almaktan geçtiğine işaret eden Peker, “Vatanın çocuğu şehit olacak. Suriye’ye girilmeli mi girilmeli? Kalınmalı mı? Kalınmalı. Doğru politika mı? Doğru politika. Ama oradaki para neden bizim devlete gelmiyor. Hala devletten oraya para gidiyor. Orada bir ticaret var, para kazanılıyor. Hem de çok büyük para. Ham petrol, alüminyum, bakır… Benim anlattığımın haricinde orada büyük iş yapamazsın” diye konuştu.
“YA NEDEN 5-10 AİLE ALIYOR BU ÜLKEDEKİ PARAYI? NİYE HALK FAKİR?”
Peker, sözlerine şöyle devam etti: “Bizim bakanlar, Saraç bey onun arkadaşları ve bu arkadaşlar onun ekipten diyelim. Konuşma oluyor, konuşma olduktan sonra çok enteresan. Diğer Bakanlar müsaade istiyor başbaşa görüşülecek. Sayın Cumhurbaşkanımız, kendisine ‘şu şu ihaleler şu ekiplere verilsin’ diyenlere ‘tamam’ diyor. Adam istifa etmişti hatırlıyor musunuz? Neden istifa etti diye de sorulmuştu? Ben de bilmiyordum. O adam anlattı, yeni öğrendim. O ihalelerle ilgili Libyalı iş adamları ve savaşta bunu destekleyenler ‘biz de yapacağız’ diye söyleyince adam istifa etmiş. Ben onun yalancısıyım. Bunda diyet yok hiçbir yerimi kesmem. Ama o istifa olayını hatırlıyorum. Şimdi bu Libya’da şehit olanlar kim? Ya niye 5-10 aile alıyor bu ülkedeki parayı? Niye halk fakir? Bu soruların bir cevabı olması gerekmiyor mu? Ekonomimiz büyüyor… Maşallah. “
“AKRABAM İBRAHİM GEDAN’IN ÜSTÜNDE BİNLERCE DAİRE VAR”
“Seni öldüreceğiz diyorlar. Allah Allah, gel öldür. Ben Mahsun-i Şerif gibi yapmadım ki, o şarkının sonunda ‘Neden ben?’ diyor, ben dedim ‘bana şeref’. Ben darağacına gidecem. Ya yemin ediyorum benim akrabam İbrahim Gedan’ın üstünde binlerde daire var, tapu var. Bir adamın üstünde binlerce daire olur mu? Lan milletin köpek kulübesi yok. Ölüyor açlıktan millet. Sonra seni alacağım, öldüreceğim… Geleceğim, ölüme de geleceğim. Araştırın o kadar tapu var mı yok mu? Artık kontrole gelemiyor hiçbir şey. İnsanlar delirmek üzere.”
“BAKACAĞIZ ABİ, BAKACAĞIZ ACABA NASIL BİR AJANIM?”
“Ancak kardeşlerim, Allah aşkına sizi galeyana getirip sokağa çıkın diyenler olacaktır. Yapmayın. Ya ben size sizin patron olduğunuzu öğreteceğim. Siz, Tayyip abinin de patronusunuz. Onun maaşını siz veriyorsunuz. Her şeyi anlatacağız, daha çok konuşacağız. Ama önümüzdeki hafta Tayyip abi ile konuşacağız. Ajanım ya ben, bakacağız abi. Bakacağız acaba nasıl bir ajanım? Ya bizim MİT başarılıdır ya, bir sorun onlara ya. Kıymetli dostlarım, bana diyorlar ‘neden yapıyorsun?’ diye. İlk sinirle özür bekledim, çünkü haklıyım ama daha sonrasında daha kötü şeyler söyledi. Bizim Karadeniz’de ‘Ula bildiğin tiki tikine gidiyi’ lafı gibi. Madem öyle ben de tiki tikine gideyim. Vallahi hiç umurumda değil. Umurumda olan tek şey bu hikayelerden devletin etkilenmesi. Bunun da olmaması için sabahlara kadar kitap okuyorum. Devlete zarar verme diyorlar, lan devlete zarar vermek istesem iki kelimeyle kitlerim olayı. Kimse de aksini kanıtlayamaz. Kahpesiniz ulan siz. Ulan bir ana çocuğuna, bir insan evladına yapılır mı lan bu? Benim için dediler ki ‘Sokakta PKK’ya silah sattı’. Beni değersizleştirmek için böyle yalanlar söylüyorlar. Allah beni öldürmedi, cezaevine de koymadı bak şimdi burada anlatıyorum her şeyi. Bunların hepsini 40 yaşından küçüklere anlatıyorum. Diğerlerine anlatmam. Bir de Sülü sana anlatıyorum, çünkü ben senin doktorunum, seni tedavi edeceğim hem de acılı bir metod ile.”
“İÇİMDEN GELDİ”
“İlk sefer sinirle yaptım, şimdi inanın neden yaptığımı ben de bilmiyorum. İslam tarihinde bir olay beni çok etkilemişti. Kureyşli Hişam, bu isim ben de çok farklı bir etki bırakmıştı. Cebrail aleyhisselam tarafından peygamber efendimize ilk açık tebliğ izni geldiğinde, Peygamber efendimiz tebliğe başladığında müşrikli aileler imzalı boykot kararı alıyor. Müslümanlık için çok zor 2 sene. Bir tane adam, Kureyşli Hişam. O 40 ailenin boykot kararına imza atan adamlardan biri olan Hişam, Müslümanlara yardım ediyor. Bu olaylar bitiyor, zaman geçiyor. Mekke Müslümanların oluyor. Her gece develerinin sırtına yiyecekleri yükleyip Müslümanlara gönderiyor. Müslümanlar da o yiyecekleri alıp develeri geri yolluyorlar. Ona soruyorlar ‘neden yaptın?’ diye cevap o kadar enteresan ki ‘Bilmiyorum içimden geldi.”
“LAN ALLAH’A BİLE ‘FETÖ’CÜ DİYORLAR”
“Benim de içimden geliyor yapmak biliyor musunuz? Ulan sizden korkan sizin gibi olsun lan. Ben 15 yaşında her akşam dua ettikten sonra şiirler okur öyle yatardım. Bir tanesi şöyleydi:
‘Anlamayız hayatı felsefeyle ilimle
Hayat çelik ellerle atılan zar olmalı
Rahat yatakta ölmek acep olmaz mı çile
Kanlı sınır boyları bize mezar olmalı
Lan 15 yaşındayken ninni diye bu marşlarla uyuyan adamı siz ölümle mi korkutacaksınız? Kimsiniz ulan siz? Allah mısınız? Değilsiniz, olmadığınızı göreceksiniz. Lan Allah’a bile ‘FETÖ’cü diyorlar. Manyaksınız ulan siz.”
SOYLU’YA: “BİZİM SENLE AYRILMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik eleştirilerini sürdüren Peker, Soylu’nun katıldığı bir televizyon programında kullandığı “çocuk pornosu” ifadesi için de “Bizim Süleyman, biliyorsunuz önce kadın iç çamaşırları olayını, ondan sonra da çocuk pornosu olayını çıkardı. Ya bir insan, ben yüz bin sene düşünsem örnek verirken aklıma çocuk pornosu gelmez. Freud Psikanaliz Temel İlkelerinde bilinçdışının dışavurumu diye bunu inceliyor. Süleyman bundan sonra bana doktorum diyeceksin. Biz senle ahretlik olduk. Artık en sonki programda söylediklerinden sonra bizim senle ayrılmamız mümkün değil” yorumunda bulundu.
“KEŞKE TAYYİP ABİ BU ŞEKİLDE OLAYLARA MÜDAHALE EDİP ÇÖZSEYDİ”
Zulümlerin, su buharı gibi gökyüzüne yükseldiğini ama sonunda indiğini kaydeden Sedat Peker, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da “Tayyip abi” diye anarak şöyle konuştu: “Su buharlaşıp gökyüzüne çıkıyor, ondan sonra tekrar aşağıya iniyor. Yapılan zulüm çok fazla olunca, yapılan zulüm arşu aleme çıkınca buharlaşan su gibi gökyüzüne çıkıyor sonra da azap olara iniyor. Fetöcüler eben demiştim, mevcut olanlara da demiştim, Sülü’ye söyledim, Pelikancılara söyledim, derin Mehmet’e söyledim, hepsine söyledim. Gelecek dedim.
Keşke Tayyip abi bu şekilde olaylara müdahale edip çözseydi. Bu kadar veri arken, bu kadar belge varken, bu kadar anlatım varken. Ancak nedense bize değil, bana değil onlara inanmayı tercih etti. Daha doğrusu bana da değil, doğrulara.”
FİLİSTİN: HERKES KİMİN KİM OLDUĞUNU BİLİYOR
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, sekizinci videoda Filistin konusunu gündeme getirerek ilginç Azerbaycan ve Katar örnekleri verdi. Azerbaycan’a gönderilen SİHA’ları, bu ülken en büyük enerji ve petrol devi şirketi SOCAR’ı gündeme getirerek anlatan Peker, Katar’a askeri birlik gönderilmesini de “bankalardaki paralara” bağladı. Peker’in “Herkes kimin olduğunu biliyor” diyerek İsrail’e mal taşıyan gemiler vurgusu da dikkat çekti.
Peker şöyle konuştu: “Bir de benim için şey diyorlar, Filistin’de olaylar oldu, destek vermedin. Ben elimden geldiğince destek verdim ama imgelerle bunu desteklemeye çalıştım. Yav Allah aşkına kendimizi nende kandırıyoruz? Kendimizi kandırmanın ne alemi var? Azerbaycan’da olay oldu, Azerbaycan’a SİHA’ları yolladık. Yollamadık mı? Yolladık, iyi de yaptık. E Katar’da sorun oldu, ne yaptık askeri birlik kurduk mu? Kurduk.”
“AZERBAYCAN’DA SOCAR, KATAR’DA BANKALARDAKİ PARALAR… FİLİSTİN’DE NE VAR?”
“Azerbaycan’da SOCAR var, SOCAR’ın alt şirketleri, ortaklıkları var. Katar’da zaten bankalarda paralar var. Filistin’de ne var? Filistin’de hamaset. Kardeşlerimizle beraberiz, kardeşlerimiz. Kardeşlerimizle berabersek 10 tane SİHA da oraya yollayın. Hani beraberdik? Niye yollamıyorsunuz? Öyle cami çıkışında bağırmayla olmaz bu işler.”
“İSRAİL’E GİDEN MALLARI TAŞIYAN GEMİLERİN KİMİN OLDUĞU BELLİ”
“İsrail’e giden malları taşıyan gemilerin kimin olduğu belli. İsrail’de o gemilerin kimin yazıhanesi, merkezi olduğu da belli. Boykot edelim, şey edelim, ya boykotu bırak onların malını taşımayı bırakın o zaman. Bu Filistin konusu, ayrıca değinmek lazım. Milleti kasmak için din elden gidiyor, beka sorunu. Doğdum, din elden gidiyor, beka sorunu, temiz toplum. Hep bu konular olunca bir yerde bir film. 10 tane SİHA yollayın parayı toplamayı ben başlatacağım. Yalandan film çevirmenin kendimizi kandırmanın alemi yok.”
“BİR SONRAKİ VİDEODA ANLATACAĞIM, NE ZAMAN TANIŞTIK, NE ZAMAN GÖRÜŞTÜK”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın grup konuşmasında kendisinden isim vermende bahsettiğini anlatan Peker, “Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip abi bir uluslar arası komplo olduğunu, bu komplonun da benim olduğumu ismimi geçirmeden anlattı. Görecekler dedi, bulup getireceğiz dedi. Bulup getirir orda bir sıkıntı yok. Beni bulup getirmek gerçekleri değiştirecek mi Tayyip abi? Maden ben uluslar arası komplonun parçası ajansam o zaman bundan sonraki videoyu da Tayyip abi kardeşiniz olarak oturup ben sizin karşınızda anlatacağım. Ne zaman tanıştık, ne zaman görüştük, ne bir eksik ne bir fazla” diye konuştu.
Erdoğan’ın karşısında yalan makinasına bağlanmak istediğini kaydeden Peker, “Onlara parmak diyet verdim, bilek diyeti verdim, Allah’a yemin olsun. Sen bizim büyüğümüzsün, abimizsin. Silahı buraya koyacağız. İki tane müfettiş, yalan makinası. Yalan makinalarının yüzde 1,5 yanılma payı var. O yüzden mahkemelerde kullanılmıyor. O yüzde 1,5’la ben doğru söylesem makine ötse kafama sıkacağım” dedi.
PEKER’DEN ERDOĞAN’A: YA BİR ÖZÜR BEKLEDİM ABİ YA
Sedat Peker şöyle devam etti: “Anlatacağım. Madem ki ben ajanım abi, ajan oldum. Ya bir özür bekledim abi ya. Bütün olanları anlattık, bütün her ey ortada, bütün bunları halk biliyor. Sana anlatmıyorlar, bir sen bilmiyorsun. Çevreni sarmışlar, bir sen bilmiyorsun abi. Geri kalan herkes biliyor.”
“BİR DAHAKİ VİDEODA KONUŞACAĞIZ TAYYİP ABİ, BAŞ BAŞA, ABİ-KARDEŞ”
“Asla saygısızlık içerisinde olmayacağım, yaşadığım sürece sana karşı. Ancak sen görmek istemiyorsan ben vatan haini olarak anılmak istemem. Ben vatan haini değilim, bunu en iyi sen biliyorsun. Senin hiçbir gücün yokken ben vardım, onların hiçbiri yoktu. Alkış beklemedim, ön planda olmadım, elimden ne geliyorsa onu da yaptım. Bir dahaki videoda konuşacağız Tayyip abi, beraber baş başa, abi-kardeş. İnsanlar dinleyecek. Açık delillerle.”
“DESEYDİM Kİ BİNALİ YILDIRIM BAŞBAKANLIĞI DÖNEMİNDE ÜLKEYE SICAK PARA GİRSİN DİYE ÖZEL GİZLİ BİR ANLAŞMA YAPILDI…”
Sedat Peker, uluslar arası uyuşturucu trafiğini gündeme getirerek Türkiye’yi zor durumda bıraktığı eleştirilerine de yanıt veren Peker, şöyle konuştu: “Ben deseydim ki Binali Yıldırım Başbakanlığı döneminde ülkeye sıcak para girsin diye özel gizli bir anlaşma yapıldı, bu şekilde bu koordinasyon kuruldu, devleti yargılatmak için. Bu kriminal bir olay. Eski başbakanın oğlu, Venezuela ayağı, Kıbrıs’taki o para sistemi, Ortadoğu’ya gidiş.”
“HALİL FALYALI’YI NİYE ALMIYON, ONDA KASETLER VAR, HERKESİ ÇEKMİŞ”
“E diyorsunuz ki herkesi gider alırız. E Halil Falyalı’yı niye almıyon? Yayınladı arkadaşlar Amerika’nın arama şeyini, Ortadoğu’nun uyuşturucu patronu diye. Türkiye’de de BET işlerinden aranıyor. Herkesi gidip alıyorsunuz, gidin onu da alın. Ama onda kasetler var, herkesi çekmiş o da. Yoo ben Halil’den öğrenmedim, ben bi de öyle kaset yayınlamak filan değil. Namuslu adamın kasedini yayınlamam, adam çıkıp derse ki bu anlatılan doğru, niye yayınlayayım ben, sapık mıyım ben teşhirci miyim? Ama beni boşa düşürecek, böyle bir şey varsa şerefsizim, e o zaman ben mi şerefsizim? Olmaz, olmaz.”
ADALI CİNAYETİNDE ZAMANAŞIMI İDDİASI: “KORKUT EKEN, MEHMET AĞAR İÇİN OLMAZ, KARDEŞİM İÇİN VAR”
Peker, detaylarını açıkladığı ve kardeşi Atilla Peker’in itiraflarıyla yeni bir boyut kazan Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayetine ilişkin zamanaşımı iddialarına da cevap vererek, zamanaşımının AİHM’deki dava nedeniyle gerçekleşmediğini savundu. Peker, “Bir de Kıbrıs’taki Kutlu Adalı cinayeti zaman aşımı demiştin. Uluslararası hukuku, infaz kanunlarını inceledim. Şöyle bir şey var. Cinayet 20 senede zaman aşımına uğruyor. Ancak açılmış bir mahkeme varsa, bu zamanaşımı engelliyor. Şimdi burada şöyle bir durum ortaya çıkıyor. Biz AİHM’e bağlı olduğu için AİHM de bu konu ile ilgili yargılama olmuş. O yüzden o yargılamanın başı zamanaşımını keser. Yani Korkut Eken, Mehmet Ağar için zamanaşımı olmaz. Kardeşim Atilla Peker için zamanaşımı var. Bu içtihat da Türk yargı tarihine benim yazdığım içtihat olarak girer” ifadelerini kullandı.
SOYLU’YA KORUMA POLİSİ YANITI: YURT DIŞINA GİTMEYİ BIRAK, 7-8 AY YANIMDA KALDI
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisine koruma polisi tahsis edilmesiyle ilgili ifadelerine yanıt verdiği sekizinci videoda önemli bir bilgi de paylaştı.
Peker, koruma polisi olayına ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Ablası, DHKP/C’liymiş. Benim koruma kararım. Ya vallahi, İçişleri Bakanlığı makamında bir deli oturuyor. Ben size söyledim, inanmıyorsunuz. Ben size desem ki Nurettin diye birini tanımıyorum. Kimse aksini ispat edemez. Çünkü telefon konuşmam yok. Ben Nurettin’i tanıyorum. Tanımıyorum desem kimse ispatlayamazdı. Ben tanıyorum, anlatmak lazım. Komiser muaviniydi. Biz de bu arkadaşla bir gün çevirme yaparken tanıştık. Sonra bir arkadaşı dedi, bu niye içine kapanık gibi. Bana şey dedi, sırrını biliyormuş, sır gibi bir olayı. Polis Akademisi’ne giderken 13-14 yaşlarında ablası varmış, DHKP’li, bu gidip bilgi veriyor, bildiriyor. Ablasının böyle böyle toplantılar yaptığını. Polisler de geliyor, çatışma çıkıyor ablası ölüyor. 34 sene önce ablası ölmüş ya. Benim DHKP’den koruma almaya ihtiyacım mı var? Fetönün müştekisiyim. İlk etkisiz hale getirilecek 26 kişilik listedeyim. Biz ajan diye yerleştirdik, o da yalan. Öyleyse bu koruma polislerinin ifadesi niye dosyada yok? Bir de diyor ki yurt dışına gitmedi, koruma. Ya yurt dışına gitmeyi bırak, 7-8 ay yanımda kaldı, orada koruma polisi. Evrakları orada.”