Çözüm sürecinin başından itibaren en önemli aktörlerinden ve tanıklarından biri olan HDP eski milletvekili ve dönemin İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, çözüm sürecinin sonlanma sebeplerine, o süreçteki “en önemli” hataya, muhalefet partilerinin Kürt sorunu eksenli tutumuna ve son Sedat Peker videolarına dair önemli değerlendirmelerde bulundu. “Müneccim olmaya gerek yok, bu iktidar gittiğinde, eğer bu aymazlıkta ısrar ederse bu muhalefet de gidecek” dedi. Önder, “Mevcut iktidar gidecek de, gelecek olan kör bıçağıyla bekliyor gibiyken neyle umutlanacağız?” ifadelerini kullandı.
Gazete Duvar’dan İrfan Aktan’a konuşan Sırrı Süreyya Önder, çözüm sürecinin bitmesinde birçok kesimin sorumlu olduğunu kaydederek, “Dolayısıyla biraz ironik gelebilir ama barış sürecinin sonlanmasının en büyük sorumluluğunu heyetin bir üyesi olarak kendim alıyorum” ifadesini kullandı. Enerjilerini barış talebini toplumsallaştırmaya harcayamadıkları için sorumlu olduklarını kaydeden Önder, “Eğer toplumun sahip çıkmasını sağlayabilseydik barış süreci su sızdırmaz, kurşun geçirmez bir ruha bürümüş olur; başarıya ulaşırdık. O zaman da çözüm sürecini bitirmek üzere provokasyon tertipleyenler birer sinek vızıltısı gibi gelip geçerdi” yorumunda bulundu.
“Barış için de sadece elçilik yapmaktan, gidip gelmekten öte diplomasiyi öncelemek gerekiyor” diyen Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de savaştan beslenen büyük bir ekonomi olduğunu savundu. Önder, “Toplumsal bütün konumlara vasıfsız insanlar egemen oluyor. Devlet kurumlarından sivil topluma varana dek her yerde uzantıları oluşmuş bir savaş ekonomisi karşısında barış, elini uzatacağın mesafeye kadar yaklaştığında bile, birdenbire böylesi bir ihtimal bir daha asla belirmeyecekmiş gibi başa dönülebiliyor” dedi.
“ÇÖZÜM SÜRECİNDE KÜRT İLLERİNDE ÇETELEŞMEYE VARAN OLUŞUMLAR GÖZLEMLEDİK”
Önder’in açıklamalarından öne çıkan bası başlıklar şöyle:
“O dönemde Kürt illerinde, yer yer çeteleşmeye varan, merkezi olmayan birtakım oluşumlar gözlemledik. Bunda Kürt hareketinin bir muradının olduğundan emin değilim. En azından o günlerdeki görüşmelerimize dayanarak Kürt hareketinin böyle bir iradesinin olmadığını söyleyebilirim. Ama birden bire, yer yer lumpen tutumlar içeren yapılanmalar ve bunların yol kesme, insanları alıkoyma gibi hareketleri ortaya çıktı.”
“GÜNDEMİN ÖZÜNE TEKABÜL EDEN YÖNLERİNİ KONUŞAMIYORDUK”
“Dünya deneyimlerinden yola çıkarak baktığımızda, bu süreçlerin öncelikle bir güven aşamasından geçmesi gerektiğini görürüz. Karşılıklı güven artırıcı adımlar atılması gerekiyordu. Sonuçta o güne kadar birbiriyle çatışan taraflar bir şekilde karşılıklı güvene dayanarak öncelikle konuşmaya başlıyorlar. Fakat bu başlangıç aşamasıyla sınırlı değil, süreç boyunca desteklenmesi ve tekrar etmesi gereken adımlardı. Biz heyet olarak her İmralı-Kandil görüşmeleri sonrası bakanlar düzeyinde toplantılar yapıyorduk. Ne var ki, biz hiçbir zaman bu tür olayları aşıp gündemin can alıcı, özüne tekabül eden yönlerini konuşamıyorduk.”
ÇÖZÜM SÜRECİNİN BİTMESİNDE 7 HAZİRAN ETKİSİ
“Elbette HDP’nin seçim başarısı ve AKP’nin yaşadığı ağır hezimetin çözüm sürecinin kırılma anı olduğunu ilk dile getirenlerden birisiyim ben. Ama eğer kolonları sağlam zemine oturtsaydık, barış talebini toplumsallaştırabilseydik, çözüm süreci AKP’nin hezimetine kurban edilemezdi. O zaman ne AKP ne de gelecek başka bir iktidar bu süreci tahrip etmeyi göze alabilirdi.”
“TAŞINMAYAN TEK KAYGI BAYRAK VE BEKA MESELESİ”
“Bugün ortaya saçılan pisliklerden görüyoruz ki, taşınmayan tek kaygı bayrak ve beka meselesi. Onun dışındaki her türlü kaygı var. Meğer devasa bir ekonomi tetiğe basılmasını, savaşı bekliyormuş. Savaşla yıkıp inşaatla yapmak ekonomik bir aktivite mesela. Dolayısıyla Türkiye’de hakim sermaye kazandığı yeni karakterle savaşçı, savaş sanayiinden beslenen bir ittifaktır. Hâl böyle olunca savaş histerisi medyasından kanaat önderlerine, suç örgütlerinden bazı sivil toplum örgütlerine kadar muazzam bir taban buldu.”
“AMERİKA’YA VİETNAM’DA DİZ ÇÖKTÜREN, AMERİKAN HALKININ BARIŞ TALEBİYDİ”
“Bir kere savaş sektörü ya da savaş iradesi ne kadar ürkütücü görünse de, geniş halk iradesine karşı duramaz, duramamıştır. Amerika’ya Vietnam’da diz çöktüren, Amerikan halkının barış talebiydi. Batıyı nispeten sosyal demokrat alanlarda arkeoloji yapmaya sevk eden de buydu.”
“ELBETTE İKTİDARIN İFLASI BARIŞ İÇİN İMKÂN YARATABİLİR FAKAT…”
“Elbette iktidarın iflası barış için imkân yaratabilir. Fakat iktidar iflastayken, muhalefet bloku içinden birilerinin isimlerimizi değiştirmekten bahsettiği bir döneme tanıklık ediyoruz. Diyor ki, ‘HDP’lilere Selahattin, Sırrı, Hasip, Fatma, Emine ismini çok görüyorum.’”
“MEVCUT İKTİDAR GİDECEK DE, GELECEK OLAN KÖR BIÇAĞIYLA BEKLİYOR”
“Mevcut iktidar gidecek de, gelecek olan kör bıçağıyla bekliyor gibiyken biz neyle umutlanacağız? Birisi isimlerimizi bize layık görmüyor, ki vaktiyle Todor Jivkov Bulgaristan’daki Türklerin isimlerini değiştirince, Aziz Nesin çıkıp “Bulgaristan’da Türkler, Türkiye’de Kürtler” diye bir yazı yazarak riyakârlığa ayna tutmuş, başına gelmeyen kalmamıştı. Diğeri de bu ülke tarihinin en değerli sürecinin üstüne basarak söylem üretiyor. Bir başkası en temel insan hakkını pedagoglara bırakacağını söylüyor. Kürtler muazzam bir tarihsel deneyim birikimine sahip bir halk. Ulusal-demokratik kimliklerini gözeten bütün Kürtler inanılmaz bir siyasal tecrübe sahibidir. Analizlerini de hep bu perspektiften süzerek yapagelirler. Kırk katır ve kırk satır yerine iki gönül bir hatır seçeneğini ihya edebilirler.”
“BU İKTİDAR GİTTİĞİNDE BU MUHALEFET DE GİDECEK”
“Müneccim olmaya gerek yok, bu iktidar gittiğinde, eğer bu aymazlıkta ısrar ederse bu muhalefet de gidecek. 2002 yılında AKP geldi ama kıyamete kadar baki kalacağını düşünen bir çok siyasal yapı da mevt oldu. Bir şey gelişmiyorsa yok olmaya mahkûmdur. Bu denli pejmürdeliğin ortasında hâlen yüzde 1’lerin hesabını yapan bir muhalefet varken ‘bunlar gidecek, onlar gelecek ve her şey çok güzel olacak’ demek çok iyimserlik gerektirir.”
HDP’NİN KAPATILMASI MESELESİ: YARINI GÖRMEK İSTEYENLER DÜNE BAKSINLAR
“Eğer kâğıt üstünde bir partiyseniz, kâğıt üzerindeki tasarruflardan etkilenirsiniz. Oysa HDP bir gerçekliktir ve talepleri, iddiaları, varlık sebepleri var. Bunlara dönük zemin orta yerde dururken, HDP’nin kapatılmasıyla varılacak hiçbir yer yoktur. HDP fikriyatı böylesi bir kapatmadan hiçbir zarar görmez ama ülke açısından bir gedik daha açılmış olur. Yarını görmek isteyenler düne baksınlar. Öte yandan HDP’nin kapatılmasına gerekçe olarak sunulan unsurlardan bir kısmı İmralı görüşmeleri ve bunun yarın AKP’nin de kapatılmasına gerekçe yapılabileceğini bizzat iktidar medyasından bazı kalemler ifade ediyor.”