Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında tutuksuz yargılanan Ayşe Özdoğan, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi tarafından 2019 yılında verilen kanser raporlarını savcı kabul etmediği için, yeni rapor almak üzere bugün polisler eşliğinde Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde götürüldü.
Doktor kontrolleri ve testler için kapıda beklerken yorulan Özdoğan’ın hali fotoğraf karelerine bu şekilde yansıdı.7 Kasım 2019’da tıpta çok nadir görülen Maksiller Sinüs kanseri teşhisi konulan Ayşe Özdoğan’a verilen 9 yıl 4 aylık ceza geçtiğimiz günlerde Yargıtay tarafından onaylandı. Hasta olduğu için infaz ertelenmesi talep eden Özdoğan’ın talebini savcı reddetti. Yeni rapor istedi.
“POLİSLER DÜN ARADI”
Dün polisler tarafından arandığını söyleyen Özdoğan, “Evimize gelip beni almak istediler. Rica ettik, biz gelelim, evde çocuk var. Çok etkileniyor diye. Kabul ettiler. Bugün hastaneye geldik. Normalde benim bütün hastalık sürecimi Akdeniz Üniversitesi Hastanesi takip etti. Orada ameliyat oldum. Raporlarımı savcıya sunduk. Onları kabul etmedi. Yine aynı hastaneden rapor almak istedik, çünkü bütün hastalık sürecimi biliyorlar ama beni bugün eğitim ve araştırma hastanesine getirdiler.” dedi.Ayşe Özdoğan, muayene sırasında bazı doktorların “Suçun neydi?” sorularına da maruz kaldığını sözlerine ekledi.
KANSER HASTASINA EZİYET
Ayşe Özdoğan, Isparta’da özel bir kız yurdunda idarecilik yaptığı için eşiyle birlikte 8 Nisan 2019’da Antalya’da gözaltına alındı. Kalbi delik dünyaya gelen 7 yaşındaki oğlu Burak Hamza’nın durumu göz önünde bulundurularak o dönemde adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Edebiyat öğretmeni eşi İlker Özdoğan ise tutuklanıp Antalya Döşemealtı Cezaevine gönderildi.
Eşinin tutuklanmasıyla hayatı alt üst olan Ayşe Özdoğan’ın yaşadıkları bunlarla sınırlı kalmadı. Bir yandan oğlunun sağlığıyla ilgileniyor, diğer yandan eşine koşturmaya çalışıyordu ki kanser olduğunu öğrendi. Özdoğan’a 7 Kasım 2019’da tıpta çok nadir görülen Maksiller Sinus kanseri teşhisi konuldu ve hemen üst çenesinden ameliyat edildi.
Tutuksuz yargılanan ve ilk mahkemesi 31 Temmuz 2019’da görülen Özdoğan’ın, ikinci mahkemesi 4 Aralık 2019’daydı. Yani ameliyattan tam iki hafta sonra… Çenesindeki dikişler nedeniyle konuşamayan, ameliyatta çok kan kaybettiği için ayakta duramayan Özdoğan o haliyle mahkemeye gitmek zorunda kaldı. Çünkü savcı, gelmezse tutuklanacağını söylemişti.
Özdoğan mahkemeye gitti, yaşadığı stres nedeniyle mahkeme sırasında bayıldı. Hemen önünde duran eşi “Ayşeee” nidasıyla yanına gitmek isteyince izin verilmedi, salondan çıkarıldı. Özdoğan’a ilk müdahale yapıldıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi duruşmaya devam edildi.
ÇIPLAK ARAMAYA MARUZ KALDI
Mahkeme heyetine tüm kanser raporlarını, pet sonuçlarını, MR’ları sunmasına rağmen 12 Aralık 2019’daki karar mahkemesinde savcı en üst seviyeden ceza verilmesini istedi. Eşi 13 yıl 5 ay, kendisi 9 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılıp tutuklanan Özdoğan Antalya L Tipi Cezaevine gönderildi.
Mahkemedeki herkesin tutuklanmasına şok olduğu Özdoğan cezaevinde de birçok hak ihlaline maruz kaldı. Mahkeme süreçlerini ve hapiste yaşadıklarını iki ay önce Bold Medya’ya anlatan Özdoğan’ı gardiyanlar bile şaşkınlıkla karşıladı. “Yoğun bakımdan hasta mı kaçırdınız?” diye tepki gösterdiler.
Ağzında maskesi, yüzü gözü şiş bir şekilde hapse konulan Özdoğan çıplak aramadan geçirildi. Cezaevi kimliği için fotoğraf çekilirken tekrar yere yığıldı. Parmak izi için elini kağıda bastıramayacak kadar güçsüzdü, başkaları kolundan tutup bu işlemi yapmasına yardımcı oldu.
Kendi ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayacak haldeydi. 35 kişinin kaldığı 15 kişilik koğuşta hijyenik olmayan, kalabalık bir ortamda yaşamaya mecbur bırakıldı. Hapisteki ilk gecesinde kaloriferlerin yanmadığı cezaevinde, aralık ayının soğuğunda yerde uyudu.
Beslenmesi ise daha zordu. Haşlanmış yumurta için bir hafta önceden sipariş veriliyordu. Gün gün yiyeceği her yumurta 7 gün önceden haşlanıyordu. Sıcak su haftanın üç günü veriliyordu. Kişi başına 6 dakika düşüyordu. Tek başına banyo yapması imkansız olan Özdoğan’ın 6 dakikada kişisel bakımını yapması gerekiyordu.
Hastaneye jandarma ordusuyla, tabut diye tabir edilen cezaevi aracında götürüldü. Tekerlekli sandalye olmadığı zamanlarda yürümek zorunda kaldı. O dönemde HDP Kocaeli Milletvekili olan Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun çabaları başta olmak üzere sosyal medya baskısı nedeniyle 15 gün sonra, haftada üç gün imza şartıyla tahliye edilen Özdoğan’ın ikinci ameliyatı geciktiği için vücudunda birçok kayıp yaşadı.
Hapisten çıktıktan iki gün sonra Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki randevusuna giden Özdoğan’a doktor “Niye bu kadar ara verdiniz, geç kalmışsınız” dedi. Hemen ameliyat edildi. Geç kalındığı için sol üst dişi, sol damağı, elmacık kemiği, lenf bezleri alındı. Son çenesinin altı boş kaldı. Bacağından 20 cm kemik alınıp yüzüne konuldu. Bu ameliyatlar tüm vücudunu etkiledi. İşitme, görme ve konuşma kaybı meydana geldi. Yürüme sıkıntısı var. Gözyaşı kanalları alındığı için gözyaşı hiç durmuyor, sürekli akıyor. Gözünün altına platin konulduğu için o bölgede dışarıdan da görülen iltihap oluşuyor.
Tüm bu ağır ameliyatlardan sonra Ayşe Özdoğan’ın durumu şimdi daha da kritik. Tümör iki gözünün ortasına, beyin sapına çok yakın olan bölgeye sıçradı. Tekrar ameliyat olması çok riskli. Bankasya’da 300 TL para, dernek üyeliği, 4 tanık ifadesi, mesajlaşma programı Bylock ve kapatılan kız yurdunda SSK kaydının olması nedeniyle 9 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan Özdoğan’ın cezası Yargıtay tarafından onaylandı. Bu haliyle hapse girmek istemeyen Ayşe Özdoğan, sesini Twitter hesabından duyurmaya çalışıyor.BOLD