BÜLENT KORUCU
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilk kez uyuklamıyor; dünyada kameralara bu şekilde yakalanan ilk lider de o değil. Daha birkaç gün önce Angela Merkel benzer bir görüntü verdi. Erdoğan, Ukrayna’da mevkidaşıyla basın toplantısı yaparken de gözlerini açık tutamamıştı. O halde İletişim Başkanlığı’nın bu paniği nedendir? Fatih Altaylı’nın yazısını kan davasına dönüştürüp Habertürk’ü trollerin hedefine koymanın manası ne?
İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un yayılmacı emelleri biliniyor. TRT’ye SETA’dan tasfiye olan kendine bağlı elemanları yerleştirip gücünü pekiştirdi. Anadolu Ajansı’yla ilgili kanunu Anayasa Mahkemesi iptal etse de fiili durum oluşturup arka bahçe olarak kullanmaya devam ediyor. Ruşen Çakır ve Medyascope TV’nin ABD merkezli Chrest Vakfından aldığı 500 bin dolar fona dair tartışmalar dinmeden ikinci cephe Habertürk üzerinden açıldı. OdaTV’nin pasını değerlendiren Fahrettin Altun, bir düzenleme için düğmeye bastı bile. 15 Temmuz’dan sonra kısa süreli kapanıp sonra açılan Medyascope TV ve sosyal medya tabanlı gazetecilerin gözünü korkutmak kolay, asıl büyük lokma Habertürk.
Uyuklayan Erdoğan görüntüsü üzerinden Habertürk’le kavga etmek normal şartlarda mantıklı değil. Yorgun ve bitkin Erdoğan imajının daha fazla duyulmasına ve pekişmesine yol açar. O halde İletişim Başkanlığı bütün unsurlarıyla neden olayın üzerine gidiyor? Kuzuyu yemeyi kafaya koymuş kurdun ‘suyum bulandı’ bahanesi ilk akla gelen. Cengiz Çandar, yıllar evvel Aksiyon’a verdiği bir mülakatta rükuda bile kimseyi istemediklerini bütün medyayı secde pozisyonunda arzuladıklarını anlatmıştı. Habertürk de rükuda bir medya ve bu muktedirlere yetmiyor galiba.
İkinci önemli ihtimal, Erdoğan’ın gerçekten ayakta duramaz halde olması ve Fatih Altaylı’nın bunu gündeme getirerek paniği büyütmesi. Erdoğan kültü üzerinden varlığını sürdüren ve büyük paralarla oynayanların dengesi bozuldu. Makul olmayan refleksif tepkiler vermeye başladılar. Örtme çabasının orantısızlığı, sorunun sanıldığından büyük olmasından kaynaklanıyor. Azerbaycan’daki yürüyüş, İzmir Kongresindeki kola girmeler vs. Hepsinin üstüne canlı yayında kapanan gözler… Erdoğan’ın önceki görüntüleri ya da diğer liderlerin örneklerinde hep dinlerken uyuklama var. Konuşurken gözlerin kapanmasının örneği yok. En azından ben bilmiyorum.
Canlı yayın olmasa fatura iletişim ekibine kesilecek, “Lidere komplo kuruldu” iddiaları gündeme gelecekti. Fahrettin Altun ve ekibi kendilerini kurtarırken Erdoğan’ı ateşe attı. İnsanüstü lidere “canlı yayını esnasındaki insani bir durum” denir mi hiç! Önce can sonra canan durumu yani. Bu da parti içindeki klik savaşının boyutlarını gösteriyor. SETA’daki kavga şimdilik küllendi. Şayet bant yayın olsaydı Fahrettin’i çiğ çiğ yiyecekler kapının ardında bekliyor.
Medya ve sosyal medya önemli bir güç kaynağı. Onu elinde bulunduran kendine yontuyor ve yarınlar için yatırımlar yapıyor. Fahrettin Altun’u hedef alan yazı ve paylaşımların trolleri nasıl harekete geçirdiğini dikkatle gözleyin ne dediğimi anlarsınız.
Habertürk burada secdeye kapanırsa bir daha kalkamayacağını öncekilerden dolayı çok iyi biliyor. O yüzden rüku ile devam için pazarlık yapıyor. Başarırsa ‘kötü’ örnek olacak ve Fahrettin’e diklenenler çoğalacak. Heyecanlı bir maç. Bütün sonuçlara açık…