Fethullah Gülen’in dava arkadaşı Mehmet Ali Şengül, koronavirüs nedeniyle 3 aydır tedavi gördüğü hastanede 11 Temmuz’da yaşamını yitirdi. 76 yaşındaki Şengül’ün Hanau’da düzenlenen cenaze törenine pandemi nedeniyle sınırlı katılıma izin verildi. Cenaze törenine Avrupa’nın birçok kentinden Gülen Hareketi gönüllüleri katıldı.
ONLAR ÇOK GÜZEL ARKADAŞLARDI
Hareketin önde gelen isimlerinden olan Şengül’ün vefatının ardından Fethullah Gülen şu ifadeleri kullandı: “Allah’ın takdir buyurduğu bir miat var, oraya gelince dökülüyor insanlar.. Cenab-ı Hak rahmet ve mağfiret buyursun, livaü’l-hamd sancağı altında haşretsin, rıza ve rıdvanına nail eylesin. Onun boşluğunu doldurmak çok zor olacak. Vefat haberini alınca kalbime etki etti, kalbimin ritmi bozuldu.. 5-10 gün önce rüyamda ruhunun ağzından çıktığını görmüştüm. Fakat belki ölüm dirilişe delalet eder diye ümidimi koruyor ve sürekli dua ediyordum. Demek ki; Cenab-ı Hak beni yavaş yavaş onun yokluğuna alıştırmış. Hizmetin temel esprisini kavramış arkadaşlardan biriydi. 50 yıldır işin içinde evrile çevrile, kavrula kavrula ciddi bir kıvam tavrı sergiliyordu. Onlar çok güzel arkadaşlardı. Hiç vefasızlık yapmadılar. Tanıştığımızdan bugüne tırnak ucu kadar inhiraflarını hatırlamıyorum.”
Mehmet Ali Şengül Hoca’nın vefatıyla ve hayatıyla ilgli duygular şöyle:
Abdulah Aymaz: Mükemmel bir Kur’an hafızlığına ve beliğ bir hitabete mazhar olan Şengül Hocamız, bizlerin hep önünde ve Büyüğümüzün de hep yanında oldu. Avrupa’da Asya’da çok büyük gayret ve hizmetleri olmuştur. Hizmet erleri olarak hepimiz üzerinde büyük hakları vardır. Vefatından bir gün önce, ondan da on gün önce yoğun bakımda yanına girmek nasip oldu, haklarından helallik diledim. Konuşamıyordu. Zaten hiçbir organını kıpırdatamıyordu ben konuşurken gözlerini açıyor, konuşmam bitince kapatıyordu.
İsmail Büyükçelebi: Cemaatimiz örnek bir abisini, bir Hocasını kaybetti. Hocamızın ve cemaatimizin başı sağ olsun. Mehmet Ali Hocamız, başta Hocamız olmak üzere hepimizin çok sevdiği bir insandı. O, Hocamız hariç hepimizin abisiydi. Hocamız da onu hepimizden çok severdi. Sağlığı müsait oldukça onun olduğu yerde imamlığa hep onu geçirirdi. Anlaşılıyordu ki, en huzurlu namazı onun arkasında kılıyordu.
Harun Tokak: “Benim kardeşlerim ahiir zamanda gelecekler.” sözüne mazhar bir kardeştin. Günümüzde yaşayan bir sahabe idin. Dünyada ayak basmadığın ülke kalmadı. Titizdin, temizdin, kokusu gönüllere inşirah salan bir çiçektin. Nizamı, intizamı çok severdin, güzel giyinirdin. Severdin, sevilirdin, sen bir hoca, bir âlimdin ama hepsinden öte bir ağabey bir kardeştin. Bir ömür boyu her konuşman marifet ve muhabbet temalı idi. Yüreğini bir meşale gibi eline alarak karanlıkların üzerine üzerine yürüyen yiğit Hocam! Yaşarken kendini, firakınla bizi yaktın.
Mehmet Yıldız: Ne kadar değer varsa zirve yapmış bir insanı konuşuyoruz. 1975 yıllarda tanıdım. Barajlardan aldığı elektiriği ulaştıran ilk trafo görevi yapıyordu. Bizim için gaye-i hayaldi, Mehmet Ali Hocam gibi olmak. Vefalı, hasbi, elimizden tutan biri olarak tanıdık.
Veysel Ayhan: Kestane Pazarı’nda Hocaefendi’yi ilk dinlediğinde “Allah’ım ölünceye kadar beraber hizmet edeyim.” diye dua ediyor. İşte bu sadakatle önceki gün Hakka’a yürüdü. Kader, sadakat timsali kutsi ruhuna bir de pandemi ile “hükmi şehadet” tâcı eklendi.
Ahmet Kurucan: Başta muhtereme eş ve çocukları olmak üzere yakınları çok iyi bir insanı kaybettiler. Onun geride bıraktığı boşluğu dolduramayacaklar. Mehmet Ali Hocamın vefatını en az onlar kadar derinden hisseden Hocaefendi iyi bir arkadaşını kaybetti, o da bu boşluğu dolduramayacak. Arkadaşları, dostları, kardeşleri ve Hizmet insanları Samsun’lu Hoca’larını kaybettiler, onlar da doldurmayacaklar onun bıraktığı boşluğu. Ne çare ki kader bu. “Dünya iki kapılı bir han. Gelen gider giden gelmez bu handan.” Bize de O’na teslim olmak düşer. Alan O, veren O. Nokta.