Kırgızistan’da 30 Mayıs’ta MİT tarafından kaçırıldıktan sonra Türkiye’de gözaltında ortaya çıkan eğitimci Orhan İnandı’nın görüntüsü işkenceye uğradığını gösterdi. Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Sebnem Korur Fincancı da, Orhan İnandı’nın işkence yapılma ihtimalinin güçlü olduğunu belirtti. Fincancı, “Özellikle pozisyonel (askı) işkence ile uyumlu görünüyor; kolunu ve elini tutuş ve destekleme biçimi, o eldeki renk değişikliği, eldeki büyüklük farkı ve diğer eldeki tırnakların çok uzun olması” dedi.
Orhan İnandı’yla yeniden gündeme gelen işkence eylemi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gözaltına alınan eski orgeneral Akın Öztürk başta olmak üzere rütbeli askerlere yapıldı. O dönem Anadolu Ajansı ve iktidara yakın medya askerlere yaptıkları işkencenin görüntülerini yayınlamaktan çekinmedi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın yaveri Yarbay Levent Türkkan’ın işkence edilmiş yara-bere içindeki hali hafızalardaki yerini koruyor. İstanbul’da emniyette gözaltında gördüğü işkencenin ardından hayatını kaybeden öğretmen Gökhan Açıkkolu’nun görüntüleri de işkence suçunun somut bir delili olarak kayıtlara geçti.
Türkiye’de 15 Temmuz’la hukukun askıya alınmasının ardından işkence eylemlerindeki artış da dikkat çekiyor. Gözaltında darp, eziyet, tehdit, küfür vb. şekilde yüzlerce kişiye işkence yapıldı. İşkence yapanlar hakkında yüzlerce suç duyurusu yapıldı. Lübnan’dan kaçırılıp özel uçakla Türkiye’ye getirildikten sonra Ankara’da bir devlet kurumunda 6 ay boyunca ağır işkenceler gören Ayten Öztürk, yaşadığı işkenceyi yargılandığı İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinde tek tek anlattı. AKP kontrolündeki yargı bugün işkence suçunu işleyen kamu görevlileri hakkında kılını kıpırdatmıyor. Ancak bu geçici durum işkencenin cezasız kalacağı anlamına gelmiyor.
YILLAR SONRA YARGILANACAKLAR
Türk Ceza Kanunun 94’ncü maddesinde düzenlenen işkence suçunda 2013 yılında yapılan değişiklikle bu suçta zamanaşımının işlemediği hüküm altına alındı. Yani bu suçu işleyenlere yıllar sonra da yargı önüne çıkartılarak yargılamaları yapılabilecek. 12 Eylül darbesi sürecinde işkence yapanlar hakkında yıllar sonra soruşturma ve dava açılmıştı. Benzer şekilde Orhan İnandı ya da diğer mağdurlara işkence yapanlar yargı önüne çıkartılabilecek.
ŞİKAYETE TABİ DEĞİL
Peki TCK’daki işkence suçu nasıl düzenlenmiştir? İşkence suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almadığından, herhangi bir şikayet süresi bulunmuyor. Savcılığın, işkence suçu işlendiğini öğrenir öğrenmez kendiliğinden soruşturma başlatması gerekiyor. Kişinin şikayetten vazgeçmesi de ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmuyor.
ZAMANAŞIMI İŞLEMİYOR
TCK’nın 94. maddesine göre işkence suçunda dava zamanaşımı süreleri işlemiyor. Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davası düşüyor. Ancak, işkence suçu açısından dava zamanaşımı süresi işlemediğinden, suçun üzerinden ne kadar uzun süre geçmiş olursa olsun yine de soruşturma açılıp ceza verilebiliyor.
AĞIR CEZA YARGILIYOR
İşkence ağır ceza gerektiren bir suç olduğundan yargılama yapma görevi, ağır ceza mahkemesi tarafından yapılıyor. Yine TCK’ya göre, bu suçu işleyen veya bildiği halde engellemeyen tüm kamu görevlileri müteselsil sorumlu yargı önüne çıkarılıyor.
İŞKENCENİN CEZASI
İşkence suçu TCK’nın 94. maddesinde düzenleniyor. Maddeye göre, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verileceği belirtiliyor. Suçun; çocuğa, hamileye, avukata veya kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla işlenmesi halinde, sekiz yıldan 15 yıla kadar hapis cezası veriliyor. İşkencenin cinsel taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, cezanın on yıldan 15 yıla kadar verileceği maddede yer alıyor.
DUYULARINA ZARAR VERİLİRSE CEZA BİR KAT ARTIYOR
İşkence eyleminin mağdurun; duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, konuşmasında sürekli zorluğa, yüzünde sabit ize ve yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olması durumunda ceza yarı oranında artırılarak 4,5 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası verileceği belirtiliyor. İşkence mağdurun iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, yüzünün sürekli değişikliğine, gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen cezanın, bir kat artırılacağı ifade ediliyor. İşkence fiillerinin vücutta kemik kırılmasına neden olması halinde, kırığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre sekiz yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı TCK’da yer alıyor.İşkence sonucunda ölüm meydana gelirse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılacağı maddede bulunuyor. BOLD ANALİZ –