Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı kaçırılan eğitimci Orhan İnadı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kamuoyuna gösterilen fotoğraflarını analiz etti.
Prof. Dr. Fincancı, Erkam Tufan Aytav’ın Youtube yayınına katılarak, Kırgızistan’dan MİT tarafından kaçırılarak Türkiye getirilen eğitimci Orhan İnandı’nın kamuoyuna yansıyan fotoğrafını değerlendirdi. Prof. Dr. Fincancı, Orhan İnandı’nın bir elinin diğerinden daha büyük göründüğünü, elinde ve kolunda sinir hasarı oluşmuş olabileceğine ifade ederek, “Askı işkencesi dediğimiz işkencelerde bir sinir hasarı söz konusu olabilir” dedi.Prof. Dr. Fincancı, Orhan İnandı’nın fotoğrafıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kişinin yaşadıklarını bilmek gerekiyor. Ayrıca bütünlüklü bir muayene ihtiyaç var. Bir elin diğerinden daha büyük göründüğünü, yani bir boyut farkı olduğunu görüyoruz. Daha büyük görünen elin renk değişimini görüyoruz. Sadece eli değerlendirdiğimizde ele yönelik doğrudan darbeler olabilir. Doku içi kanama ve yumuşak doku ezilmesine bağlı şişme yani ödem dediğimiz durum söz konusu olabilir. Ceket olduğu için tam göremiyoruz. Daha büyük olan elin tarafındaki kolun da daha geniş görünüyor fotoğrafta. Sanki bir bütün olarak şişlik görüntüsü var. Bunun yanında büyük olan elin sanki güç kaybı varmış gibi. Kolda güç kaybı nedeniyle yukarıda tutma zorluğu varmış gibi diğer elle destek verilmiş. O el diğer elin üzerinde biraz gevşek duruyor. Eğer bir güç kaybı varsa bu önemli. Muayene etmek gerekir.
‘ASKI İŞKENCESİ YAPILMIŞ OLABİLİR’
Böyle bir görüntüyü biz hangi koşularda izleriz: Pozisyonel işkencelerde özellikle, askı işkencesi dediğimiz işkencelerde bir sinir hasarı söz konusu olabilir. Buna bağlı güç kaybı olabilir. Bu travmaya bağlı olarak küçük damarların yırtılmasıyla doku içi kanamalar meydana gelebilir. Pozisyonel işkence durumunda doğrudan darbeler uygulanmış olabilir bu kola. Ona bağlı kanama alanları oluşmuş olabilir.Kapsamlı bir muayeneye ihtiyaç var. İlk bakışta o güç kaybı var gibi o bölgede bir travma oluşmuş durumda. Bunlar pozisyoner işkencelerde gördüğümüz tablolar.
‘TIRNAKLARININ UZUN OLMASI DİĞER ELİNİN GÜÇSÜZLÜĞÜNDEN KAYNAKLANABİLİR’
Tırnakların çok uzun olduğunu görüyoruz. Kişinin kendi alışkanlığı, her hangi bir müzik aleti kullanma durumu söz konusu değilse öz bakım eksikliği söz konusu. Yine bu kolun yeterince kullanılamamasıyla ilişkili olabilir. Normal görünen elin tırnakları belirgin bir şekilde uzun. Diğer eldeki güç kaybından dolayı tırnaklarını kesememesine bağlı olabilir.Tedirgin bir yüz ifadesi görüntüsü var. Bütünlüklü değerlendirmek gerekir. Kendi aktarımları, öykü, ruhsal değerlendirmesi ve bir de kapsamlı bir muayeneye ihtiyaç var.Daha öncede bu tür kayıplarda ve ortaya çıkışlarda gördüğümüz, tanıklık ettiğimiz, öykülerini dinlediğimiz olgular var.”
‘İŞKENCE HERKESİN GÖZÖNÜNDE YAPILIYOR’
Fincancı, işkencenin zaman aşımı olmadığını ve insanlığa karşı suç olarak kabul edildiğini hatırlatarak, “Bu süreçte hem cezasızlık bir pervasızlık sağlıyor hem de tehdit boyutunun elverişli olduğu düşünülüyor. Bir süredir işkence herkesin gözü önünde, sokak ortasında gerçekleşiyor. İşkence uygulamalarına ait fotoğraflar sosyal medyada paylaşılıyor. Bu topluma tehdittir. Toplumu suskunlaştırma, cezasızlığın sürmesine de katkı sunma anlamı taşıyor.” dedi.