Adalet Bakanlığı, hasta yakınlılarının feryatlarına rağmen cezaevlerindeki ağır hasta tutukluların durumuna kulaklarını tıkıyor. İnsan Hakları Derneği’nin 2020 raporuna göre cezaevlerinde 604’ü ağır toplam 1605 hasta tutuklu bulunuyor.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre ağır hasta tutuklularının durumu koronavirüs pandemisi sürecinde daha da ağırlaştı. Hasta tutukluların kimi görmüyor, kimi yürüyemiyor, kimi duymuyor, kimi eksik bir uzuvla yaşıyor, kimi ise dört duvar içindeki pencerenin diğer tarafında kendisine bakan yakınlarını dahi tanıyamıyor. Her geçen gün sağlık durumları ağırlaşmasına rağmen hasta tutuklular ya ölüm eşiğinde tahliye ediliyor ya da cezaevinden tabutla ailelerine teslim ediliyor.
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2020 raporuna göre, şu an cezaevlerinde 604’ü ağır toplam bin 605 hasta tutuklu var. Hasta tutukluların 249’u kadın. İHD’ye yapılmayan başvurular ve Kovid-19 nedeniyle sayının daha da arttığı tahmin ediliyor.
Çok sayıda düşünce suçlusunun da bulunduğu tutuklular, cezaevi ortamında tedavi hakkından da yeteri kadar yararlanamıyor. Tutuklu hastaların çoğunun, kalp, tansiyon, kanser, kronik rahatsızlıklar, böbrek yetmezliği, şeker, unutkanlık, görme, yürüme, duyma, felç, psikolojik sorunları bulunuyor. Tutuklular bir yandan bu hastalıklarla, diğer yandan cezaevlerinin kötü koşullarına karşı mücadele veriyor.
Koronavirüs nedeniyle tutuklu ve hükümlülerin cezaevlerindeki tüm sosyal aktivite hakları askıya alındı. Tutuklular sağlığa erişim konusunda da problem yaşıyor. Revire ya da hastaneye götürülen tutuklar, çoğu zaman kelepçeli bir şekilde tedavi ediliyor. Tutuklular 5 dakika dahi sürmeyen muayenenin ardından “turp gibisin”, “kalbin saatli bomba gibi” ve “soğuk su iyi gelir” denilerek cezaevine geri gönderiliyor. Hastaneden dönenler iki hafta boyunca hücrede karantina altında tutuluyor.
‘VEDA’ HAKKI ENGELLENİYOR
Türkiye’nin de imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelere rağmen sağlığa erişimde sorun yaşayan ağır hasta tutukluların tahliyeleri sağlanmıyor. Tutukluların tahliyesi hastane, Adli Tıp Kurumu ya da savcılık engeline takılıyor. İki eli olmayan, görme yetisini yitiren, yürüyemez halde olan hasta tutuklular dahi birçok kez “cezaevinde kalamaz” raporlarına rağmen savcılıkların “toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmak” ya da “devlet güvenliğine tehdit” oluşturduğu gerekçesiyle özgürlüklerine kavuşamıyor. İki eli olmayan ve KOAH hastası Ergin Aktaş ile 26 yıldır cezaevinde olan, yürüyemeyen, duymayan ve görmeyen 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan bu tutuklardan sadece bir kaçı. AKP hükumetinin kontrolündeki yargı, insan hakları örgütleri ve ailelerin “en azından veda hakkı tanınsın” talebi karşısında kör, sağır ve dilsiz rolüne bürünüyor.
TABLO GÜN GEÇTİKÇE AĞIRLAŞIYOR
Kamuoyu ve insan hakları örgütlerinin baskısı üzerine tahliye edilen tutuklular ise tahliyelerinden kısa bir süre sonra vefat ediyor. Bunun son örneğini kanser hastası 70 yaşındaki Mehmet Ali Çelebi yaşadı. Tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi’nden 25 Ağustos’ta tahliye edilen Çelebi, 10 gün sonra tedavi gördüğü hastanede öldü. İHD’nin 2020 yılı raporuna göre, 16 ağır hasta tutuklu cezaevinde, 5’i de tahliyelerinden kısa bir süre sonra hayatını kaybetti. Bu yılın ilk 3 ayında ise 2 ağır hasta tutuklu cezaevinde, 1’i de tahliye edildikten kısa bir süre sonra öldü. Yine İHD’nin 2018 Mart ayı raporuna göre son 17 yılda 3 bin 500 hasta tutuklu vefat etti. Ancak özellikle siyasal atmosferin sertleştiği 2015-2016 yılları sonrasında cezaevlerinde vefat eden hasta tutukla sayısında artış gözleniyor. Ajansın 2016’dan bugüne kadar derlediği verilere göre, son 6 yılda en az 103 hasta tutuklu yaşamını yitirdi.