“Bazı Makyavelist çıkarperest tiplerle, devlet içinde yuvalanmaya çalışan yıkıcı kliklere mensup bazı tipler, önlerine çıkan herkese, her oluşuma buldozer gibi saldırıyorlar ve samimi, dürüst, ilkeli, ehliyet, liyakat ve asalet sahibi kişilerin hayatlarını iftiralarla, yalanlarla söndürmekten çekinmiyorlar!”
Bu satırlar Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan’a ait.
Hani derler ya; ‘Dervişin fikri neyse, zikri de odur.’
İşte yazdığı bu satırlarla Yusuf Kaplan, “benim giydiğim elbisenin numarası da ve drobu da budur” diyor.
Bu yargıya nerden vardınız diyecek olursanız şimdi onun yazılarından verdiğim örnekleri dikkatlice okumanızı istiyorum.
Bu Makyavelist ve çıkarperest bakınız,
05 Şubat 2001 tarihinde “Türkiye’nin Müslümanlık’la İmtihanı” başlıklı yazısında ne demiş?
Yazısında diğer Cemaat liderlerinin isimlerini de saydıktan sonra şöyle diyor:
“Fethullah Hoca ülkede barışın, kardeşliğin, selametin, huzur ve sükûn ortamının tesis ve temin edilmesinde gerçekten “görünmeyen bir üniversite” gibi gecesini gündüzüne katarak bir yandan nefsimizin terbiye ve tezkiyesi için, öte yandan da neslimizin talim, terbiye ve tekamülü için cehdü cefa çeken kutlu bir insandır.”
İşte bu Makyavelist 20 Ocak 2019 tarihinde yazdığı bir başka yazıda ise Hizmet hareketi ve Hocaefendi için şöyle diyor: “Fitne-fesat çıkarmak, her tür provokasyona başvurmak, çıkarlarını zedeleyeceği düşünülen herkesi fişlemek, şişlemek, tekmelemek, kumpas kurmak, yalan söylemek, iftira atmak, çamur atmak, kaset, şantaj, montaj gibi yöntemlerle en aşağılık karakter suikastları gerçekleştirmek, önlerinde engel olarak gördükleri herkesi linç etmek…”
Peşinden gittiği AKP ve kendisini, bu satırlarda ne kadar net ifade etmiş.
Aynı Makyavelist 18 Haziran 2007 tarihinde yazdığı “Amerika İzlenimleri: Fethullah Hoca’nın Ufku (1)” isimli yazısında ise şöyle diyor: “Ben, Fethullah Hoca’nın geliştirdiği ufkun ve bu ufkun ortaya koyduğu çabaların hakkettiği şekilde takdir edilmediğini, Amerika’daki çalışmaları görünce bihakkın fark ettim. Fethullah Hoca, henüz işin ve yolun başında; ama sınır tanımayan o ufku, basireti ve ferasetiyle, yarın Amerika’da çok büyük işlere imza atabilir: Bu, hem Amerika’yı içine sürüklendiği, insanı, toplumu ve demokrasiyi sanallaştıran ve buharlaştıran açmazdan kurtaracak bir ‘diriliş’ yolunun kapısını; hem de İslâm dünyasının makus talihini yenmesini mümkün kılacak koridorları açabilir.”
Devam edelim.
Bakınız bu Makyavelist şu satırlarıyla hem kendini hem de ölümüne savunduğu AKP rejimini bakın farkında olmadan nasıl da alayişli anlatıyor.
Bu paragrafta geçen F.TÖ ibarelerinin yerine “AKP” yazdığınızda numarasıyla, drobuyla nasıl da oturuyor: “F.TÖ (AKP), bu toplumu ayakta tutan, birbirine bağlayan bütün kutsallarımızı, kurucu kavramlarımızı yerle bir etti.
F.TÖ (AKP), hizmet, yardımseverlik, kardeşlik, dürüstlük, adalet, asalet, izzet, şahsiyet gibi kurucu kilit kavramlarımızı, toplumda güveni, huzuru, kardeşliği tesis eden ve teminat altına alan temel ahlâk ilkelerimizi delik deşik etti.
Bir toplumu ayakta tutan, birbirine kopmaz bir şekilde bağlayan ahlâk ilkeleri yerle bir olduğu zaman, o toplumda güven sarsılır, adalet sarsılır, kutsallar aşınır, bütün bağlar kopar, toplum bütün özelliklerini, ilkelerini, dayanaklarını yitirir ve çöker…”
Bu Makyavelist’in “Amerika İzlenimleri: Fethullah Hoca’nın Ufku” isimli yazısından aldığımız şu satırları dikkatlice okuyun lütfen: “Fethullah Hoca, İslâm’ın içerde ve dışarda önyargılı, saplantılı ve azılı düşmanlarının olduğunu bilerek, İslâm’ın mesajının ürkülecek, korkulacak bir mesaj olmadığını anlatabilmek için, işe, düşmanlığı, önyargıları ortadan kaldıracak bir yerden başladı: Hoca’nın eğitim ve medya üzerinde bu kadar durmasının nedeni bu: Dünyanın hemen her ülkesinde orta (ve kısmen yüksek) öğrenim düzeyinde birinci sınıf bir eğitim sisteminin nasıl kurulabileceğinin göz doldurucu bir şekilde ispatlanması, öyle hafife alınacak bir şey değildir.”
Buyrun bu Makyavelist’in zil takarak “Beni bu satırlarda okuyabilirsiniz” dediğini görecek ve paragrafta geçen “Cemaat” kavramının yerine AKP ve onun uşağı Yusuf Kaplan yazdığınızda avamca tabirle nasıl da ‘cuk’ diye oturduğunu göreceksiniz: “Bir cemaat, aslâ aracı, amacın önüne geçiremez. Başka bir ifadeyle, “hedefe varmak için her yol mubahtır” ilkesizliğini aslâ ilke edinemez.
Hedefe varmak için araçları amaçların önüne geçirenler, araçların ve bu araçları da, kendilerini de tepe tepe kullanan şer-şirret güçlerin kölelerine dönüşürler sonunda…”
Gördüğünüz gibi bu Makyavelist ve çıkarperestin satırlarına hiçbir ilave yapmadım.
Dolayısıyla bu dönme dolap hakkındaki yorumu size bırakıyorum.
Ancak bu yazı burada bitmez.
Gelecek hafta kaldığımız yerden bu pişkin Makyavelist’i anlatmaya devam edeceğiz.