“Ev bulamadım. Çalıştığım işyerinden KHK’lı olduğum için atıldım. Hakarete uğradım. İntihar etmeyi düşündüm. Kendimi metronun altına atacağım anda 10 aylık kızım gözümün önüne geldi; ‘bana yapma’ dedi.” ifadelerini kullanan Karakaya, ihraç olduğu gün müftünün (söz konusu dönemde İzmir Müftüsü Ramazan Muslu’ydu) yaptıklarını unutmayacağını söylüyor: “Cenab-ı Allah huzuru mahşerde insanları hesaba çekeceği gün bas bas bağıracağım, ‘Bu müftü bana eziyet etti’ diye…”
KHT TV, 672 kayısı KHK ile ihraç edilen Yusuf Karakaya’nın hikayesini yayınladı. 15 Temmuz’da İzmir’de imam olarak görev yaptığını anlatan Karakaya, darbeyi gerçekten eniştesinden öğrendiğini anlatıyor. Eniştesinin aradığını ve darbe olduğunu söylediğini söylüyor. Karakaya, “Televizyonu açtık, Boğaz Köprüsü’nün tutulduğunu gördük. Böyle haberim oldu. 1 ay sonra açığa alındım.” diyor.
2013 yılının şubat ayında İzmir İl Müftülüğüne atanan Ramazan Muslu, burada 5 yıl görev yaptıktan sonra Şubat 2018 tarihinde Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı’na getirildi.
MAHŞER GÜNÜ BAS BAS BAĞIRACAĞIM; BU MÜFTÜ BANA EZİYET ETTİ
Yusuf Karakaya, ihraç olduğu gün müftünün yaptıklarını unutmayacağını söylüyor. Karakaya, “Cenab-ı Allah huzuru mahşerde insanları hesaba çekeceği gün bas bas bağıracağım, ‘Bu müftü bana eziyet etti’ diye… O gün beni makamına çağırdı. Bacak bacak üzerine atmış, önüme bir kağıt attı ve ‘Bundan sonra hiç bir kamu kurum ve kuruluşun girişin çıkışın yasak. Müftülüğü artık gelemezsin. Hemen eşyalarını topla çek git. dedi.” ifadelerini kullanıyor.
OHAL KOMİSYONU DOSYAMI 6 YILDIR İNCELİYOR
Yaşadıklarının ardından hüngür hüngür ağladığını söylüyor Yusuf Karakaya. “Kendimi hiç bu kadar iğdiş edilmiş şekilde bulmadım.” diyor.
Yusuf Karakaya’nın OHAL Komisyonu’nda incelemesi 6 yıldır devam ediyor. “6 yıldır neden atıldığımı bilmiyorum. İncelme devam ediyormuş. 6 değil, 6 bin sene inceleseler bir şey bulamayacaklar. Aramaya da devam etsinler. Fakat şunu söyleyeyim; bu kadar kolay olmamalı. İnsanların onuru var, şerefi var, ailesi var.” diyerek anlatıyor yaşadıklarını.
EFENDİMİZ KEDİ YAVRULARINA BİLE SAHİP ÇIKTI, BEN İNSANIM İNSAN!
Yusuf Karakaya, Efendimiz’in (sas) hayatından örnekler vererek yaşanılan zulmü anlatıyor: “Hep anlatıyoruz; Allah Resulü savaşa giderken kedi yavrularını gördü. Oraya iki sahabeyi koruyucu olarak dikti ve emir verdi; O hayvanları rahatsız etmeyin dedi. Hayvandan bahsediyoruz ya! Ulan ben insanım insan. Yaratılanların en şereflisiyim ben. İnsan olarak yaratmış beni Allah. Velev ki hakkımda bir gram suçum varsa her türlü cezaya razıyım. Kaldı ki böyle bir suç da olsa bunun da usulü vardır, adabı vardır. Bu şekilde, beni rencide edemezsiniz.”
SEN TERÖRİSTSİN!
“Görevden atıldım, müftülükten telefon geldi. Lojmanda kalıyorum. ‘En kısa sürede lojmanı boşaltmanızı istiyoruz.” dediler. ‘Bana bi 15 gün daha müsade edin’ dedim. Ben hala daha her şey dostluk çerçevesi içinde cereyan edecek. Yalnız öyle bir cümle kullandı ki yenilir yutulur değil; ‘Bunu dedi, terör örgütüne üye olmadan önce düşünecektin. Sen teröristsin dedi. 10 gün içinde boşalttın boşalttın, boşaltmadın zabıtayı getiririm ne kadar pılını pırtını arsa balkondan aşağı attırırım’ dedi. Karşılaştığım muamele bu. Ev aramaya başladım. İlk sordukları soru şu ev sahiplerinin; f… müsün?”
EŞİME, ‘İSTERSEN SENİ BOŞAYAYIM’ DEDİM
“Geriye dönük maaşlarımızı da iade istediler. Ne yapacağımı şaşırdım. İkinci kızım da 10 aylık. Hiç bir yerde ev bulamıyorum. Bir yerde buldum, gecekondu. Lojmandan çıktık. Elimizde avucumuzdaki de bitti. Hanım, ‘Çocuğun bezi bitti’ dedi. O bana bakıyor, ben ona bakıyorum. Dedim ‘eğer istersen boşanalım. Ben sana hiç bir şey söyleyemiyorum. İstersen annenin babanın evine git. Bunun dedim izahı yok.’ Bana dedi ki ‘biz bu yola beraber çıktık, beraber devam edeceğiz.”
KAFAYI SIYIRDIM
“Yana yakıla iş aradım. Bir fırında iş buldum. Bir müddet çalıştım. Oranın sahibi dedi ki, ‘Senin fetöcü olduğun konusunda dedikodular var. Sen iyi bir arkadaşsın ama biz seni sonra çalıştıralım’ dedi. Sonra bir benzin istasyonunda pompacılık yapmak için başvurdum. Durumumu anlattım, reddetiler. Kurum kararı varmış… O kadar kafayı sıyırmışım ki, bir otobüse bindim kendi kendime mırıldanıyorum; ‘kurum kararı varmış, kurum kararı varmış”
EN SONUNDA İNTİHAR ETMEYE KARAR VERDİM
“Kızlarımın ihtiyaçlarını karşılayamıyorum. Param yok, pulum yok. Kızımı okula bıraktım, Güzelyalı parkına gittim. Köpekler gibi ağladım. Sıyırmışım. Bir ara kendime geldim; dedim ben dayanamayacağım. Kendi kendimi nasıl öldürürüm diye düşünmeye başladım. Artık bu yükü taşıyamıyorum. Silahla intihar etsem hiç silah kullanmadım, nereden alınır, nasıl tutulur bilmiyorum. Assam kendimi son görüntüm bu olmasın diyorum. En sonunda kendimi metronun altına atacağım dedim. Geridekiler ne mi olacak? Allah’a emanet.”
10 AYLIK KIZIM GÖZÜMÜN ÖNÜNE GELDİ: BABA YAPMA
“Tam tren yanaşıyor, treni süren makinist arkadaşla göz gözeyiz. En dipte ben varım. Trenle aramızda bir kaç metre kaldı. Kendimi bırakacakken küçük kızım Rana gözümün önüne geldi. ‘Bana yapma’ dedi. Ben oradan geriye geldim. Oradan geriye getiren Allah buradan da onların tepelerine dikecektir. Hiç bir sıkıntım da yok. İstedikleri kadar da tepeme çullansınlar. Yapmadıkları kötülük de kalmadı. En adi, aşağılık şeyi üzerimde denediler. Ev sahibine kirayı veriyorum ama beni ‘fetöcüsün’ diye beni evden çıkardı. Artık hayata tutunmaya karar verdim. Bismillahirrahmanirrahim…”