Ömrü olanlar görecektir elbet.
Gelecekte Levent Kırca’nın “Olacak O Kadar” güldürü programına benzer programlara malzeme olacaklardan biri de mutlaka Binali Yıldırım olacaktır.
Neden mi?
Hatırlarsanız bu gölge başbakan olduğu günlerin birinde MHP Genel Başkanının: “Binali Bey, ülkenin Başbakanı sen değil misin?
Niye tüm kararları Erdoğan alıyor?” dediğinde şöyle demişti: “Devlet Bey, bizde Başbakan da Cumhurbaşkanı da Reistir. O bana ‘bin ali’ derse binerim, ‘in ali’ derse inerim.”
İşte bu ‘bin ali’ Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olduğu 2013 yılında Türkçe Olimpiyatlarında şöyle konuşmuştu: Farklı kültürlerden ülkemize gelen ve yurdumuzun her köşesinde bir meltem rüzgârı estiren bu kardeşlerimizi geçen bir yıl içinde çok özledik. Türkçe sevginin dilidir, ‘gelin tanış olalım’ diyen Yunus’un dilidir. ‘Gel ne olursan ol yine gel’ diyen Mevlâna’nın dilidir. Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar kadar olsun. İnançla geril, insana sevgi duy. Kalmasın el açmadığın mahzun gönül. Dünyada her kim sevgiye muhtaç. O’nun hayatını anlat bilsin ki ilaç. Aç herkese sineni aç, onun gibi ilaç’ diyen Fethullah Gülen Hocaefendi’nin’ dilidir.”
Aynı ‘bin ali’ hatırlarsanız AKP Edirne 7’nci Olağan İl Kongresi’nde bir konuşmasında, “Hatırlayın, Balyozlar, Ergenekonlar… Bunlar yalan mıydı, elbette bunlar vardı.” deyince Tiranın palyaçoları tarafından; “Vay sen FİTÖ’nün düzenlediği kumpasları mı savunuyorsun” deyince anında sahnedeki hanımlar gibi kıvırdı ve şöyle dedi: FİTÖ, vesayetçi odakların çabalarını, kendine alan açmak maksadıyla kullanmıştır. Ergenekon davasındaki konuları abartmış ve sulandırmıştır. Hakikati yalan haline getirmiştir. Bu abartma ve sulandırma sonucu da davalarda çeşitli mağduriyetlere yol açmıştır. Hak edilmeyen acılar yaşandı. Onların hissiyatlarını tabii ki anlıyoruz. Benim sözlerim, onlara yapılan haksızlığı yok sayma anlamına gelmez.”
Merhum Akif’in, “Göster, Allah’ım, bu millet kurtulur, tek mu’cize: Bir “utanmak hissi” ver gâib hazînenden bize!” dediği gibi demekten başka sözümüz kalmadı maalesef.
Niye mi?
Bakınız bu indi bindi dolmuş muavini ‘bin ali’ aynı konuşmasında bakın daha neler söylemiş: “Türkçe’nin gönüller arasında gizli köprülerin temelini attığını, Asya’nın kalbinde kardelen gibi doğduğunu görüyoruz.
Bir ülkenin dilini bilmek o ülkenin kültürüyle insanıyla kardeş olmak demektir.
O ülkeyi anlamak demektir. Dünya ile iletişim kurmak demektir.”
O gün bunları söyleyen bu kamyon muavini “utanmak hissi” olmayınca bakın şimdi ne diyor: “F.TÖ elebaşına gelince… ABD’li yetkililerle görüşmemiz devam ediyor. Yeni yönetimin daha anlayışlı ve duyarlı olacağını görüyoruz. Şartlar ne olursa olsun F.TÖ gelecek hesap verecek. Terör örgütleri tamamen yok edilinceye kadar bu mücadele sürecek.”
Ne diyelim ki?
Vermeyince Mabud, neylesin kamyoncu ‘bin ali’.
Zira alçaklık parayla satılmıyor.
Soytarılık ise bu gün altından kâse.
İşte bu soytarı o konuşmasını şöyle devam ettiriyor: “Dünyanın her tarafındaki Türk okulları sayesinde artık Türkiye konuşuluyor dünyada.
Bu noktaya gelişimizin arkasında dünyanın yedi kıtasında hiçbir menfaat beklemeden görev yapan binlerce öğretmenimiz, hizmet erlerimiz var.
Bugün buradan onlara da selam gönderiyorum.
Bu olimpiyatlar ile BM gibi 140 ülkeye hitap ediyoruz…”
İşte o gün yerlere gökler sığdıramayıp ‘Hizmet erlerimiz’ dediğin bu öğretmenleri dünyanın farklı ülkelerinden daha sonra mafya usulleriyle kaçırabildiğinizi kaçırdınız.
Kaçıramadıklarınızı da dünyayı başlarına yıktınız.
Hizmet erleriniz ne zamandan beri hezimet erleriniz oluverdi dolmuş muavini ‘bin ali?’
Şimdi soruyorum.
Ey kamyoncu, Kırgızistan’dan kaçırdığınız Orhan İnandı 27 yıldır ‘Hizmet erleriniz’ idi de.
Şimdi mi terörist oldu.
Daha düne kadar Hizmet erlerimiz dediğiniz Pakistan Pak-Türk okulları eski müdürü Mesut Kaçmaz ve ailesi ne zamandan beri ülkeyi tehdit eder hale geldi.
Denizli Cezaevi’nde rehin tutuğunuz 72 yaşındaki Kutbettin Gülen, ne zaman ve nerede hangi terör faaliyetine katılmış?
Sadece Hocaefendi’nin kardeşi olduğu gerekçesiyle 6 yıldır ceza evinde rehin tutmayı gerektirecek hangi suçu işlemiş.
Ya İzmir’in tanınmış şerefli esnaflarından Yusuf Bekmezci ne zaman “terörist oldu?
83 yaşına ve çeşitli hastalıklarına rağmen, önce zindanda iki yıl, şimdi de haftalardır hastanede yoğun bakım ünitesinde rehin tutarak, tahliye ettirmediğiniz Bekmezci, kimin kanına girdi de bu zulmü yaşatıyorsunuz?
Katlederek, beyaz sandalyede ölmesine sebep olduğunuz Mustafa Kabakçıoğlu’nun suçu neydi?
Karakolda döverek öldürüp sonra da görevine geri iade ettiğiniz Gökhan Açıkkollu sizden hesap sormayacak mı sanıyorsunuz?
Daha hangi birini sayalım?
“Hizmet Erlerimiz” dedikleriniz bir gün sizin yakanıza yapışacak ve ‘Zalimler için yaşasın cehennem!’ diyecekler.
O gün geldiğinde bakalım indi, bindi yapabilecek misin bin Ali?
İyi ki öbür dünya var.
Bu dünya için ise; Allah memleketimizin mazlum ve mağdurlarına yar olsun.
Bir kamyona şoför yapamayacağın, ilkokul öğrencileri karşısında kara tahtaya bir cümle yazamayan cahilin birini başvezir, dün dediğini bugün inkâr eden, diploması olmayan cühelanın birininse Reis’i Cumhur olduğu memleketten ne beklenebilir ki?