2021’de dünya gündemi Covid-19, Türkiye gündemi ise Sedat Peker’di.
Tartışmasız olarak durum budur.
Diğer başlıklar, bunların birer sonucudur.
***
Bana göre, 2021’e damgasını vuran şey “korku”dur.
İtirazı olanların daha da içine kapandığı, sindiği bir yıldır, 2021.
Korkunun sebebi, tek başına Erdoğan veya AKP değildir.
Onlar işin vitrini sadece.
Ne zamandır yazıp söylüyorum:
Erdoğan zihni ve akli muhakeme yeteneğini yitirdi, fiziken takviye tedbirlerle ayakta tutuluyor.
Önünden akan metni okuma kabiliyetini halen koruyor.
Bunun da süresini azalttılar.
Eskisi gibi uzun konuşmalar yapmıyor, yapamıyor.
***
Korkunun nedeni:
Özellikle son 8 senede özenle dizayn edilen “Yeni Türkiye Düzeni”.
Ve bu düzenin sosyolojik ve siyasal altyapısı.
Nasıl ki, ortaokul ve lisede okutulan inkılap tarihine itiraz eden sorgusuz linç yiyorsa…
Bu yeni düzenin esaslarını kabul etmeyen de aynı muameleyi görüyor.
***
Yeni “esasları” açayım:
-Kürt, Kürdistan, Kürtçe hakkında bir şey demek “hapis cezası” demektir.
-Bırakın Cemaat mensuplarını… çocuklarını, bebeklerini dahi dile getiremezsiniz. Onlar insan değillerdir.
-Mavi Vatan, Libya, Suriye… Ankara’nın akşamdan sabaha güncellenen takıntılı söylemine teslim olmak zorundasınız.
-Osmanlıcılık, Lozan’ın gizli maddeleri, üzerine beton dökülmüş petrol kuyuları ve dahası…
***
Temel Karamollaoğlu, en son Cemaat’i kast ederek “Haşhaşiler” demiş.
Kini ve nefreti bir yana…
Arasına mesafe koyması gerekiyor.
Bunun için de küfredecek ve küfrederken Erdoğan’dan geri kalmayacak.
Dönemin kuralı ve ruhu bu.
Bakın bakalım artık, Cemaat çevrelerinden Saadet Partisi tweet’lerine RT gelecek mi artık.
***
Her defasında “yetmez ama evetçilere” saydırmak moda.
Cümlenin başına sonuna “fetövari” etiketinin konulması, yorumculardan özellikle rica ediliyor.
Suriye ve mülteci gündemi “cıs” konular.
Çarpıcı bir örnek vereyim:
Ümit Özdağ açıktan nefret kusuyor, katliam zemini hazırlıyor.
Kendine muhalif diyen medya unsurlarında, AKP medyasındaki tepkinin yarısını dahi göremiyorsunuz, çünkü Özdağ veya partisiyle ilişkileri var.
Ayrıca toplumu karşılarına almak istemiyorlar.
***
Adına “Ergenekon” deyin, “müesses nizam” deyin ne derseniz deyin:
8-10 yıllık yoğun mücadelenin ardından milleti bu kıvama getirenler altın dönemini yaşıyor.
Milli Görüşçüsünden Komünistine…
Merkezin solundaki sağındaki fark etmiyor.
REJİM, herkesi kendi çizgisine getirdi.
Dikkatle takip ediyorum, son dönemde “Türklüğe hakaret” diye bir şey çıktı, yakındır mahkemelerde dosyalar yığılır.
***
Hafıza silinirken…
Irkçı/faşist/dinci bulamacı bir programla zihinlere format atılıyor.
Kimse, ne beyni özenle yıkanmış toplumu karşısına almak istiyor ne de rejimin gizli/açık unsurlarını.
Nasıl ki bir gazeteciye sicil notu, neyi yazdığına değil neyi hiç yazmadığına bakılarak verilir.
Aynen öyle de… İçinizden çıkanlara böyle bakın, not vermekte yanılmazsınız.
Fakat unutmayın:
Hiç sınıfta kalmazlar.