Çin’de son yıllarda artan Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller uluslararası kamuoyunun tepkisini çekiyor.
Pekin’in ‘mesleki eğitim merkezleri’ olarak adlandırdığı, uluslararası kamuoyunun ise ‘yeniden eğitim kampları’ diye tanımladığı yerlerde, BM verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor.
Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.
BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken Çin, kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.İnsan Hakları İzleme Örgütü yeni hazırladığı raporda Çin Hükümeti, insan öldürme, işkence, alıkoyma, bireysel özgürlüklerden mahrum bırakma, cinsel şiddet, fiziksel ve psikolojik eziyet, belli bir etnik/dini azınlığa yönelik işkence ve zorla kaybolma gibi Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’nün 7’nci maddesinde listelenen hemen hemen tüm suçları işlemekten sorumlu tutuluyor.ABD başta olmak üzere batılı devletler Uygur zulmünden ötürü Çin’e yaptırım uyguluyor.
AKP ZULMÜ
15 Temmuz sonrası özellikle Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik uygulamalar soykırım boyutlarına vardı. Yüzbinlerce insan ifadeleri bile alınmadan işlerinden atılırken birçoğu işlemedikleri suçlardan cezaevine atıldı. Polis merkezleri ve cezaevlerinde özellikle kadınlara yönelik işkence, tecavüz, insan onurunu kırıcı kötü muameleler kayıtlara geçti.
AKP ÇİN’E RAHMET OKUTUYOR
AKP zulmüne maruz kalan kadınlardan biri de genç avukat Fatma Saadet Yılmazer. Babasını savunurken 2017 yılında tutuklanan Fatma Saadet Yılmazer 5 yıldır Bakırköy Kadın Cezaevinde tutuklu bulunuyor.
Yılmazer’ın avukatlığını yapan Sümeyra Bulduk, müvekkilinin bulunduğu koğuşun cezaevi yönetimi tarafından sık sık hak ihlallerine maruz bırakıldığını söylüyor.
En son Mayıs ayında tüm koğuşun koronavirüse yakalandığını söyleyen Bulduk, “Bakırköy Cezaevinde müvekkilim Fatma Saadet Yılmazerin de tutuklu bulunduğu B4 koğuşunun tamamının korona olduğu, yataktan dahi kalkamadıkları, yüksek ateşleri olmasına rağmen test yapılmadığı ve revire dahi çıkarılmadığı söyleniyor. Siz korumak, yaşatmak nedir bilmez misiniz!!!” diyerek isyan etmişti.
KEŞKE BU KAHRAMAN İÇİN DE BİRŞEYLER YAPABİLSEK
7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Fatma Saadet Yılmazer bugünlerde yeniden gündemde. Uygur Türklerinin maruz kaldığı Çin zulmünü dünyaya duyuran isimlerden insan hakları savunucusu Kuzzat Altay, Yılmazer’e destek verdi.
Kendisinin de toplama kampına götürülen babasını savunmak zorunda kaldığını belirten Altay, “Babam Çin’in toplama kamplarındayken onun çıkması için mücadele ettim. Babamı savunduğum için hapse atıldığımı düşünün. Avukat Fatma Yılmazer babasını savunduğu için 5 yıldır hapisteymiş” ifadelerini kullandı.
Altay sözlerine şöyle devam ett: “Keşke bu kahraman kız için bir şeyler yapabilsek. Dünyanın neresinde suçtur bir avukat olarak birini savunmak? Bir avukat olarak babasını savunmak?”
Babam Çin’in toplama kamplarındayken onun çıkması için mücadele ettim.
Babamı savunduğum için hapse atıldığımı düşünün.
Avukat Fatma Yılmazer babasını savunduğu için 5 yıldır hapisteymiş. pic.twitter.com/UfRiXmRXNn
— Kuzzat Altay (@Kuzzat_Altay) January 3, 2022