Daha evvel de görmüş olduğum bir söz tekrar gözüme ilişti ;
Ya bir yol bul !
ya bir yol aç !
Ya da yoldan çekil !
Bu başlıkla bir kitap yazılmış fakat muhtemelen bu güzel söz, anonim bir ifâde…
Yol ve yolcu ayrılmaz ikili, biri diğerini gerektiriyor.
Efendimiz’in (asv) hadîsi ile “İnsan yola çıkmış, bir ağaç gölgesi bulup hafifçe dinlenmiş ve yoluna devam eden bir yolcudur”
Efendimiz’in (asv) buradaki vurgusu Aldatan Dünya Hayatına’dır, bir gölgeciğe ebediyen takılmak ne büyük bir problem, gel gör ki insan bu acı rüyadan aslâ uyanamaz…
Hz. Ali Efendimiz’in (ra) işâretiyle belki “öldüğü gün” uyanacaktır, uyanır mıyız acaba ?
Mâlum, Üstâd ise insan için, ezelden gelip, ebede giden bir yolcu demektedir, O hazretlerden aldığı dersle yolun uzunluk ve derinliğine dokunmaktadır.
Yunus’un sözleri hepinizin zihnindedir ;
Bu yol uzundur
Menzili çoktur
Geçidi yoktur
Derin sular var !
Hocaefendi ise “Aşılmaz” isimli şiirinde yine Yûnusça yolların zorluğuna vurgu yapmaktadır ;
Âh edip ağlamadan,
Sîneler dağlamadan,
Su gibi çağlamadan,
Koca dağlar aşılmaz!
Cânı cânânı vermeden,
Fakr ile fahr’e ermeden,
Yokluğa kanat germeden,
Ne mümkün yollar aşılmaz !
Evet maalesef hayat ezelden ebede giden zor ama çok zor bir yol…
Han, hancı, yol, yolcu her şey akıp gidiyor ve ömür bitiyor…
Bunca mücadelenin şu aldatan dünya için değip değmediği ayrı bir mesele, ben de sizler gibi değmediği kanaatindeyim…
Hele şu son yıllar ! Bir zalim ve çetesinin zulmü ile çekilenler, hapisler, Meriçler, Egeler, sürgünler, cebr-i hicretler, ölümler….
Hepsibirden bizlere “Kendinize gelin !” diyor.
İşte açmaz burada, acaba kendime geldim mi, kendimize geldik mi, kendimize gelebildik mi ?
Herşeye, her çekilene rağmen dimdik ayakta duran, sağa sola yatsa da tekrar ayağa kalkan, aşk, ümit ve şevkinden hiçbir şey kaybetmeden koşturan Hizmet İnsanları görüyor ve onlarla iftihar ediyorum…
Hepsi azîz birer yolcu, insanlığın derdi ile dertleniyor, insanlığa ve İslam’a hizmet ediyorlar…
Sözü l âl-ü güher olanın (asv) târifiyle “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır…”
Bizim tüketen değil, üreten insanlara ihtiyacımız var !
Şimdilerde dünyanın her yerinde yazan, çizen, dertlenen, sayısız arkadaşlara sahibiz.
Sıkılmadan, yorulmadan, darılmadan yollardalar, Rabbimiz yollarını ve bahtlarını açsın…
Diğer tarafa dönünce, belki benim körlüğümden, sıkılmış, yorulmuş, darılmış insanlar biliyorum !
Allah korusun ne için yaşadığını unutmuş, yıllarını verdiği cehd ve gayreti bir kenara bırakmış, ev, araba, dünya peşinde koşan, adam sendeciler var…
Okumayan, dinlemeyen, umursamaz, olayları kanıksamış olanlar var…
Bu süreçte yaşananları kanıksamayı, normal gibi görmeyi insanlığa bir ihânet gibi görüyorum…
Derdim kimseyi tân etmek değil, derdim derdimi anlatmak, paylaşacak dostlar bulmak…
Bir de etliyi-sütlüyü, olanı-olmayanı, her şeyi eleştiren kardeşlerimiz var, eleştirmeyin demiyorum ama ne olur eleştiriyi de bir ahlak üzere yapalım…
Öldürmeyelim, olduralım ne olur…
Hele bir de karakol yüzü görmemiş, savcı ile karşı karşıya gelmemiş, işkencenin i’si ile tanışmamış, sözde “İtirafçı” olmuş “Yahu ben ne yapıyorsam kamuya hizmet için yapıyorum” diyen bahtsızlar var…
Orada burada günah çıkarıp, kendilerini aklama derdiyle, başka insanları da teşvik edip, günahlarına ortak arıyorlar…
Yaptıklarını meşrulaştırma derdindeler, ne acı bir hissiyat ! Ne acı bir son, üzülüyorum…
Yine bir grup var, dümende oturuyorlar “Olanları bitenleri biliyoruz” demelerine rağmen bir plan, bir program, bir yol haritaları yok maalesef…
Statükoya mahkum olmuşlar, gaddar bir cellat gibi dinanizmi öldürüyorlar…
Sormayın, derdimiz boyumuzdan aşkın ama biliyorum bu recâda kardeşlerim benimle müttefiktir !
Yine serlehva ettiğim söze döneyim ;
Be bilâder,
Ya bir yol bul !
ya bir yol aç !
Ya da yoldan çekil !
Aynı şeyleri kendime de söyleyip, bir sabr-ı cemil çekerek, yazıma son verirken ;
“Yolcu buruk baş gerek,
Gözde daim yaş gerek,
Huy biraz yavaş gerek,
Yoksa yollar aşılmaz”
diyen, yol yapıcının yoluna sadakatle revan olmayı Rabbimiz bizlere nasip etsin diyor, diliyor ve dileniyorum…
Kendimi ırgalarken, dilimde “Sen kendine bak ! Başkasının dalaleti, sürçmesi, düşmesi sana zarar vermez” âyetiyle korkuyor, ürperiyor ve “Selâm” deyip yürüyorum…
Yedi uyurlara değil, yedi, yetmiş, yedibin duymayanlara sesleniyorum !
Evet ne olur ya tüketmeyelim, ya üretelim, ya da yoldan çekilelim…
Gayretkeşler, fikir işçileri, hizmet işçileri işlerini yapsın !
Bir ışık arıyorsanız, Sâhibimiz reçeteyi Asr Suresi’nde vermiş ; O asra yemin olsun ki ! İnsanlar hüsrân içindedir, yalnız imân edip, sâlih amel işleyenler, hakkı tavsiye edenler ve sabredenler müstesnâ…
İşte yol bu “ya Allah !” deyip, takılmadan yola devam edeceğiz…
Biiznillâh, bu asırda Asr’a sarılırsak Rabbimiz’in inâyet ve keremi ile ferece ve mahrece ereceğiz…
Yolumuz açık olsun !
@MansurTurgut