İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Münih Güvenlik Konferansı’nda, “Şehirlerin Rolü: Demokraside Ezber Bozanlar” başlıklı panelde konuştu. İmamoğlu, “Gayemiz; İstanbul’un mutlu insanların yaşadığı ve özgürlükleri tadabildiği bir şehir olması. İktidara geldiğimiz Haziran 2019’dan bu yana, şehir yönetimini çoğulcu, katılımcı, demokrat prensipler etrafında yeniden tanzim ettik” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Almanya’da Münih Güvenlik Konferansı kapsamında yapılan “Şehirlerin Rolü: Demokraside Ezber Bozanlar” başlıklı açık oturuma konuşmacı olarak katıldı.Konuşmasına “Size İstanbul halkının selamlarını getirdim” diyen İmamoğlu, “İki gerçekle başlamak istiyorum. Birincisi; İstanbul bir Avrupa şehridir. 16 milyon nüfusu, 1 milyonun üzerinde göçmenle birçok Avrupa ülkesinden büyüktür. Avrupa, İstanbul’dan başlar.
Bu yüzden tarihte de imparatorluklar, medeniyetler arası bir köprü olmuştur. İkinci vurgulamak istediğim; İstanbul demokrasiye aç, demokrasiyi arzulayan bir şehirdir” diye konuştu.Şehirleri, “demokrasilerin nefes aldığı yerler” olarak tanımlayan İmamoğlu, şunları söyledi:
“İstanbul’un hikayesi de tarihin her aşamasında çok renkli, çok sesli, özgürlük isteyen bir şehrin hikayesidir. Ben, bugün aranızda, sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni değil, 16 milyon İstanbullunun demokrasi özlemini de temsilen duruyorum.
Malumunuz, 2019 yılındaki İstanbul seçimleri gerek seçimin iptal süreci gerek daha sonra seçimin ezici çoğunlukla yeniden kazanılması anlamında, tüm dünyada Türk halkının demokrasiye olan özleminin bir sembolü olarak görüldü. Biz bu değerli misyonu gururla taşıyarak her geçen gün büyütmeye uğraştık.
‘TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ SAKAT GÖRÜLEBİLİR, ANCAK ÖLMEMİŞTİR’
“Bu anlamda İstanbul’un en demokrat belediye başkanı olmaya kararlıyım” diyen İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Gayemiz; İstanbul’un mutlu insanların yaşadığı ve özgürlükleri tadabildiği bir şehir olması. İktidara geldiğimiz Haziran 2019’dan bu yana, şehir yönetimini çoğulcu, katılımcı, demokrat prensipler etrafında yeniden tanzim ettik. Kent konseylerini kurduk, kadınların temsilini arttırdık. Benim 3 tane genel sekreter yardımcım kadın. Bizler, bunu sadece İstanbul halkı bunu istediği için değil,
Türkiye’nin gözü üzerimizde olduğu için yapıyoruz. Bizler, demokrasi mücadelesini hafife almıyoruz. Ama umutsuzluğa da kapılmıyoruz. Türkiye’de demokrasi sakat görülebilir; ancak ölmemiştir. Kurumlar yıpranmış olabilir, ancak toplumda Avrupa değerleri ve demokratik normlara özlem, azalmamış artmıştır. Bunu görebilmeniz için, hepinizi en kısa zamanda İstanbul’a davet etmek istiyorum. Tüm zorluklara rağmen Avrupa’daki en sıcak demokrasi mücadelelerinden birini de görmüş olacaksınız.”