Önce ineklere ilan-ı aşk ederek adını duyurdu. Sonraki maşuku AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. İki aşkı arasındaki ortak payda çok kazandırıyor olmaları galiba. Elbette ki Erdoğan aşkından kazandığını başka hiçbir işten elde edemezdi. Ethem Sancak’tan söz ediyorum. Doğu Perinçek’in ekibiyle Moskova’ya giderek “Yaptırımlara katılmayacağız çünkü Rusya düşerse Türkiye bölünür, Türkiye düşerse de Rusya…” ifadeleriyle diplomaside çağ açıp çağ kapatmasıyla tekrar gündemde.
Sancak, gençlik yıllarını Maocu olarak geçirip, Perinçek’in partisinde Genel Başkan Yardımcılığına kadar yükselmiş ve Aydınlık Gazetesi’nin kurucuları arasında yer almıştı. Erdoğan’la tanıştıktan sonra “Mevlana ile Şems arasındakine benzer bir aşk” başlamış. 2001 yılında Cem Yılmaz’ın Telsim için yaptığı reklamda söylediği gibi aslında ‘tamamen duygusal’ bir ilişki olduğunu herkes biliyor. İşin ilginç yanı Telsim ve Star Medya Grubu’nun Genel Merkezi de bu duygusal ilişkinin sonucu olarak Sancak’a verilen ulufelerden biri oldu.
Satmayan gazeteler, seyredilmeyen televizyonların sahibi olmak yandaş işadamları için şark hizmeti. Orada rüştünü ispat eden karşılığını fazlasıyla alıyor. Kolin, Limak, MNG ve Cengiz Holding gibi o da Erdoğan’ın Havuz’unu doldurarak ve servetinin muhasebesini tutarak kendi testilerini doldurdu. Bu açıdan bakıldığında Rusya’daki oligarklara benziyorlar. Onlardan ayrıştıkları nokta daha az özerk olmaları. Rusya’da Putin’e komisyon veriyorlar, Türkiye’de ise Erdoğan yüzdeyle çalıştırıyor. O sebeple bizimkilere oligark demek abartılı bir konumlandırma olur. Sancak ve benzerleri sadece paravan ve mutemet; yalnız yaladıkları parmak bile abad olmalarına yetiyor.
75 milyon dolarlık borç için Mehmet Emin Karamehmet’in bütün mal varlığına TMSF eliyle çöküldüğünde en kârlı çıkan Sancak oldu. Grup şirketlerinden BMC’yi 751 milyon dolara aldığında, sadece arsasının 1 buçuk milyar dolar civarında olduğu belirtiliyordu. Daha sonra benzer süreçler tank-palet fabrikasında işledi. Erdoğan’ın yurtdışındaki paralarını Katarlı ya da Malezyalı ortak kisvesi altında ülkeye getirdiği ve oligarkları aracılığıyla akladığı uzun zamandır konuşuluyor. 50 milyon dolar yatırım şartıyla tank-palet fabrikasına Katarlı ortak almayı Erdoğan bile izahta zorlanıyor. “Buraya 50 milyon dolar yatırım yapacak. İçerideki bütün makineler yenilenmeye muhtaç” cümlesi Cumhurbaşkanına ait. 50 milyon dolar Saray’ın kaç günlük harcamasına bedel diye düşünmeden edemiyor insan.
Medical Park hastaneler zinciri de iddialardan payına düşeni alıyor. Orada da Ethem Sancak ismiyle karşılaşıyoruz; ancak bu defa patronun Emine Erdoğan olduğu ileri sürülüyor. Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Usta, iddiaları yalanlıyor ve böyle kısa sürede ulaştıkları büyüklüğü “bina satın almak yerine kiralamayı tercih etmelerine” bağlıyor.
Gelelim Sancak’ın ulak olarak Moskova temaslarına… NATO üyesi bir ülkenin Cumhurbaşkanı elçisi olarak “Rusya-Ukrayna meselesinde ana suçlu NATO’dur. NATO geçmişten gelen kanserdir, urdur. Teröristleri destekleyen, 2016’da darbeye kalkışan da NATO’dur” ifadeleri çok tehlikelidir. Her ne kadar Perinçek Grubu içinde gitse de Erdoğan’la arasındaki ilişkiyi bilmeyen yok. O konumda ve yakınlıktaki birinin izinsiz gitmesi ve söz konusu cümleleri kurması mümkün değildir. Erdoğan’ın “7 kocalı Hürmüz” politikasının uzantısıdır. Ancak dağıttığı mavi boncukların faturası sonunda ülkeye çıkacak.
“Erdoğan, Zelenski’nin ilgisini bu tarafa doğru çekmeye çalıştı, hala çalışıyor. Bayraktar’ları satarken böyle kullanılacağını bilmiyorduk. Rusya ile müttefikiz. S-500 yapacağız, uzaya çıkacağız.” Sancak’ın şu laflarına Ruslar nereleriyle gülmüştür dersiniz. Kendisine “10-20 yıllık stratejik ilişkiler geliştirme” görevini kim vermiştir, hangi sıfatla bunu yapmakta? Bu sorunun cevabını bilmeyen var mı? Lakin belli ki frenleri tutmamış fazla gaza gelmiş. Erdoğan bir dahaki sefere kuzeni Murat Sancak’ı göndersin… Hem bir-iki kumarhane gezer, hava alır, hem de “Bizi NATO’ya Hakan Şükür soktu” gibi daha az riskli şekilde saçmalar.
Eski Maocu yeni İslamcı Ethem Bey şunu da söylemiş: “Rusya düşerse Türkiye bölünür, Türkiye düşerse de Rusya için aynı şey geçerli.” “Esenyurt düşerse Kudüs düşer”den, “Moskova düşer”e kadar geldik. İslamcı oportünizmin duracağı yeri kestirmek mümkün değil. Aşka gelmeye görsünler…