Gazeteci Ahmet Dönmez, Stockholm’de yaşadığı saldırı sonrası tedavi gördüğü hastane odasından ilk yazısını yazdı. Kişisel blog sayfasından okuyucularına ‘Yeniden merhaba!’ diyen Ahmet Dönmez, saldırı gününe dair hiç bir ayrıntıyı hatırlamadığını söylüyor.
O gün kendisine saldıranların amacının ‘öldürmek’ olduğunu anlatan Dönmez, “Doktorlarım şanslı olduğumu söylüyor. Ölebilirdin diyorlar. Bir arkadaşım, ilk müdahaleyi yapan doktorun nasıl simsiyah ve ümitsiz bir yüzle dışarı çıktığını anlatıyor… Ve o an kendisinin nasıl yıkıldığını… Diyorum ya, gittim ve geri geldim ben. Öldürmek istediler beni. Başıma aldığım sert darbeler, çatlamış bir kafatası ve yarım kalmış bir beyin kanamasının nihayetinde bir mucizeyi yaşayacağım artık.” diyor.
Ahmet Dönmez’in yazısından bazı bölümler şöyle:
Yeniden merhaba!
Kayıp Zamanın İzinde`n bir uyanış sahnesi mi bu? Hangi odada, hangi zamanda, hangi yaşımda uyanıyorum? Kaç gündür, kaç aydır ya da kaç yıldır uykudaydım? Ya da ne kadardır ölüydüm?
Kendi ölü fotoğrafıma bakıyorum sanki. Yerde öylece, boylu boyunca yatıyorum.
Ben miyim bu?
Evet, araba benim arabam, sokak benim sokağım, yerde `cansız` yatan benim bedenim.
Ama ben miyim gerçekten bu?
Başım çok ağrıyor… Kollarımda serumlar, kanlar, etrafta doktorlar…
Nerdeyim ben?
Bir yoğun bakım odası olmalı. Fotoğrafıma bakıyorum. Toprağın üzerinde öylece yatıyorum. Canım kızım arabanın içindeymiş o an. Hatırlamıyorum.
Ne yaşıyordu acaba?
Hiç bilmiyorum. Acı, kafatasımdan bütün vücuduma yayılıyor. Ne gördü ve ne yaşadı kim bilir. Sessiz sessiz ağladığı geliyor gözümün önüne.
Başım müthiş ağrıyor. Hastane olmalı burası. Morfin ve serumlarla fotoğrafa bakıyorum. Kendi ölüsüne bakan bir ruh gibi tavana çarpıyorum.
****
18 Mart 2022 günü yok benim için. O günün tek bir dakikasını dahi hatırlamıyorum. Bir yoğun bakımda öylece fotoğraflarına bakıyorum sadece. İki kare zavallı fotoğraftan ibaret benim için. Gittim ve geri geldim. Öldüm o gün. Ve yeniden doğdum.
****
Daha yaşayacak günlerim varmış.
Göreceğim güneşlerim varmış.
***
Mevla, bir ömür daha verdi bana.
Kimin duası, neyin hatırı ya da hangi yarım kalmış günün kırgın güneşinin yeniden doğuşuysa…
Mevla bir hayat daha bahşetti bana.
Merhaba dostlar, herkese yeniden merhaba…
****
Bu satırları hastanedeki yatağımdan yazıyorum. Daha kaç gün daha burada kalacağım, bilmiyorum. Tam 17 gündür hayattayım. Bir ölü günüm var geçmişimde. Yeni hayatımdaysa koskoca 17 günüm.
Canım eşim, biricik yavrularım, güzel ailem, harika dostlarım, arkadaşlarım, meslektaşlarım, vefalı okuyucularım var.
Doktorlarım şanslı olduğumu söylüyor. Ölebilirdin diyorlar.
Bir arkadaşım, ilk müdahaleyi yapan doktorun nasıl simsiyah ve ümitsiz bir yüzle dışarı çıktığını anlatıyor… Ve o an kendisinin nasıl yıkıldığını…
Diyorum ya, gittim ve geri geldim ben. Öldürmek istediler beni.
Başıma aldığım sert darbeler, çatlamış bir kafatası ve yarım kalmış bir beyin kanamasının nihayetinde bir mucizeyi yaşayacağım artık.
Ne kadar güzel insanlar tanıdım bu 17 günde.
Eşim gelen mesajlar, telefonlar ve edilen güzel dualardan bahsetti.
Bunların çok çok azını okuyabildim ve bunların da çok azına bizzat cevap verebildim.
Ama hepsini hissettim.
Tam 17 gündür hayattayım ben.
Kaybolmayan ve hiç kaybolmayacak bir zamanın izinde…
Hepinize şükran borçluyum.
Bir hayat borçluyum.
Merhaba dostlar, hepinize yeniden merhaba!