15 Temmuz’da polis yeleği giyerek Ankara Etimesgut’taki Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı’nda askerlere işkence yaptığını itiraf eden eski binbaşı Barış Dedebağı’nın arkasında generali gazeteci Cevheri Güven yazdı.
Vatan-millet kavramlarıyla çok fazla ilgisi olmayan ama 15 Temmuz’da bir anda kahraman rolüne soyunan Barış Dedebağı’nın hikayesini Cevheri Güven şöyle anlattı:
Binbaşı Barış Dedebağı’nın komutanına ve silah arkadaşlarına işkence yaparken çekilmiş görüntüleriyle tanıdık. Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker’in kamera önünde ve gerisinde Dedebağı’nın darbeleriyle kanlar içinde kalan suratı; 15 Temmuz’un dumanlı havasında bambaşka algılandı. Komutanını döven astın darbeleri, Dedebağı’nı “Kahraman Binbaşı” unvanına bile kavuşturdu.
Medyanın 15 Temmuz’la ilgili ekrana çıkartacak kahraman aradığı günlerde Dedebağı, “daha özgürce konuşabilmek” amacıyla TSK’dan hızla istifa etti. Ardından, A Haber başta olmak üzere aranan konuk haline geldi. Medya popülerliğini kısa sürede paraya çeviremeyince de “Devletimden fazla değil, TSK’daki rütbeme eş maaşta bir iş istiyorum” diyerek MİT’in kapısını aralamaya çalıştı.
Popülaritesi giderek düşen Dedebağı, adım adım unutulmaya başlansa da onu unutmayanlar vardı: 15 Temmuz’da görevlerinden ihraç edilmiş TSK personelleri…
İhraç askerler ısrarla Dedebağı hakkındaki basit okumaya karşı çıkıyorlardı. Onlara göre Dedebağı, 15 Temmuz’un kaymağını yemeye çalışan basit bir fırsatçıdan ötesiydi.
Dedebağı, geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir video ile tekrar gündeme geldi. Yaygın olarak kimseye işkence yapmadığını, sadece Tuğgeneral Bican Türker’e silahının kabzasıyla vurduğunu ve tekme attığını, bir de bir üsteğmeni yumrukladığını anlatıyordu.
BARIŞ DEDEBAĞI’IN İLGİNÇ BAĞLANTILARI
Bağlantıları ve sıradışı yükselişiyle Türk Silahlı Kuvvetleri personelinden ayrılan bir isim Barış Dedebağı. TSK’daki kariyerine astsubay olarak başladı. Subaylığa yükselişi ve görev yerlerindeki tavırları, özellikle de 15 Temmuz öncesi temasları, Dedebağı odaklanması gereken biri haline getiriyor.
HERŞEYİ DEĞİŞTİREN TELEFON
2016 yılı Mayıs ayının başında Binbaşı Barış Dedebağı’nın telefonu çaldı. Arayan emekli Korgeneral Mustafa Korkut Özarslan’dı. Balyoz soruşturması kapsamında bir süre tutuklu kalan Korgeneral Özarslan, İstanbul’daki ikametgahından aramaktaydı. Dedebağı, o sırada Ankara’daki Etimesgut Zırhlı Birlikler’de disiplin subayıydı. Bu telefon Dedebağı’nın hayatının akışını değiştirecekti.
Emekli Korgeneral Özarslan’ın telefonunun ardından Dedebağı, Zırhlı Birlikler Tümen Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol’un evinin değişmez misafiri oldu. Tümgeneral Akyol’un Çağlayan Askeri Lojmanlarındaki komutan villası, haftanın iki, üç akşamı Barış Dedebağı ve askeri hemşire eşini ağırlıyordu. Bir binbaşının, bu kadar sık tümen komutanının evini ziyaret etmesi oldukça sıra dışıydı.
Telefoncu Korgeneral Özarslan, oldukça ilginç bir profil. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, Mart 2010’da Elazığ depremi sırasında alanda gördüğü Elazığ 8. Kolordu Komutanı Korgeneral Özarslan’a aniden sarılmıştı. Özarslan, daha sora bu sarılmayla ilgili gazetecilerin sorularına “demeç vermeye yetkim yok” diyerek cevap vermekten özenle kaçınmıştı. Aradan kısa süre geçtikten sonra Özarslan’ın ismi Balyoz davasında geçince, Elazığ’ı tekrar ziyaret eden Başbakan Erdoğan’ı karşılamamış ve protestocu korgeneral safına geçmişti. TSK’daki en koyu ülkücü paşalardan bilinen Özarslan, sonrasında emekli oldu.
Aslında 15 Temmuz’un öncesinde hemen her birliği farklı bir generalin aradığı, bazı TSK personelleriyle sıra dışı ilişkiler geliştirdikleri gözlemleniyor. Biz Barış Dedebağı’nın hikayesiyle devam edelim…
DEDEBAĞI’NIN DİKKAT ÇEKEN SADAT İLİŞKİSİ
Barış Dedebağı, 91 yılında astsubay kursunu birincilikle bitirmişti. Devreleri bu duruma en şaşkın olanlardı. Dağınıklığı, disiplinsizliği ve çalışmayı sevmemesiyle tanınan birinin kurstaki düşük performansına rağmen birinci çıkmasını kimse beklemiyordu. Ardından Mamak 28. Tugay’da ilk görevine başladı. Babasının alkol problemi nedeniyle annesiyle yaşadığı problemler Dedebağı’nın mesleki kariyerini etkiliyor, istikrarsızlığına psikolojik sorunlar da ekleniyordu. Sonraki yıllarda SADAT’ı kuracak Adnan Tanrıverdi ekibi ile teması da o sırada başladı. 90’lı yıllarda TSK’dan “irtica” suçlamasıyla atılan eski askerlerin kurduğu ASDER ekibiyle Dedebağı ara sıra görüşüyordu. Alkole oldukça düşkün olan Dedebağı’nın bu teması da bir başka sıra dışılıktı. 28 Şubat sürecinde ASDER’le temas eden pekçok asker TSK’dan ihraç edilse de Dedebağı’a dokunulmadı.
EVLİLİK VE İLK RESMİ VUKUAT
Bu yıllarda gönlünü bir askeri hemşireye kaptırdı ve evlendiler. Dedebağı’nın kayıtlara geçen ilk “vukuatı” da bu evlilik sırasında oldu. Ailenin kaldığı askeri lojman binasına üç kere polis çağrıldı. Askeri hemşire karısını dövüp, evden attığı vakalardı bunlar.
Aile krizleri sürerken Dedebağı, 2000 yılında subaylık sınavına girdi. Oldukça dağınık bir hayatı olan Dedebağı bu sınavı da kazanmıştı. 2000/2001 yıllarında devam ettiği Subaylık Kursu, Dedebağı’ı koruyan bir elin varlığını iyice gün yüzüne çıkartacaktı.
Dedebağı, astsubay rütbesiyle katıldığı kursu başarıyla bitirirse teğmen olacaktı. Beklenmeyen olay Dedebağı’nın kurs sırasında Tankçı Teğmen Tuna Çoban’ı darp etmesiydi. Olay içtima alanında gerçekleşmiş, yaklaşık 40 kişi şahit olmuştu. Olaya şahit olanlardan biri de Tankçı Binbaşı Adnan Topkaya idi. Bir astsubayın, subayı darp etmesinin sonucu belliydi: Askeri mahkemeye verilmek ve subay kursuyla derhal ilişkisinin kesilmesi. Ama öyle olmadı. Binbaşı Adnan Topkaya, tüm yetkisini ve etkisini kullanıp olayın üstünü kapattı.
Subay kursunun disiplinli şartları Dedebağı’nı iyice zorluyordu. Bu kez yabancı bir subayla yaka paça kavgaya karıştı. Bosna Hersek’ten gelip Türkiye’de Harp Okulunu bitiren, ardından Bosna Savaşına katıldıktan sonra tekrar Türkiye’ye dönüp tankçı eğitimi alan Bosnalı bir subayla Dedebağı kavga etmişlerdi. Bu kavganın da üzeri kapatıldı. Dedebağı’nın bir yıllık kursta iki kez korunması, arkasında birilerinin olduğunun işaretiydi. Ama dahası oldu.
Kursta notlarının kötülüğü, iki subaya saldırması, spor derslerinde bedensel yetersizliği ve standart yakalayamamasına rağmen bütün kanaat notları tam puan geldi. Kanaat notlarının eksi olması beklenirken sürpriz dokunuşla kursu üçüncülükle bitirdi. Bu derece, Dedebağı’na istediği tayin yerini seçme olanağı veriyordu. Tercihi Çanakkale Gelibolu 18. Mekanize Piyade Tugayı oldu.
EMRİNDEKİ ASTSUBAYI VURDU
Çanakkale’de bazılarının “kaza” bazılarının “kasıt” dediği bir olay yaşandı. Dedebağı’nın silahından çıkan kurşun genç bir astsubaya isabet etti. Astsubay yaralanırken, Dedebağı “doldur boşalt yaparken silahım ateşlendi” şeklinde savundu kendini. Dedebağı’nın beylik silahına el konuldu ve birlik içindeki görev yeri değiştirildi. Aynı birlikte ismi ikinci kez silahlı bir vukuatla gündeme geldi. Bir akşam içtimasında bölüğün karşısına geçmiş ve elindeki silahı tam dolup yapıp, “hepinizi vururum” diye erlere ağır hakaretler yapmıştı. Bu olay da üstü kapatılanlar kervanına katıldı.
Ardından Dedebağı, İskenderun 39. Mekanize Tugayı Tank Taburu’na tayin oldu. Silahlı vukuatı burada da tekrar etti. 90’lı bir yüzbaşıya karşı elini beline attığı ve “seni vururum” dediği soruşturma Dedebağı’nın biraz başını ağrıttı. O günlerde kendini alkole vurdu. Deniz kenarındaki askeri lojmanlardaki balkonundan bira şişelerini fırlattığı gerekçesiyle komşuları tarafından sürekli şikayet ediliyordu. Tek çocuğu olan kızını defalarca dövmesi ise bu şikayetlerin resmi boyuta taşınmasına neden oldu. Dedebağı’nın açık bir öfke kontrolü sorunu vardı. Bu TSK’da kabul edilmesi zor bir sorundu ama Dedebağı bir şekilde tüm dertlerden kurtuluyordu.
Ardından, doğu hizmetini tamamlamak için Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugayı Tank Taburuna tayin oldu. Videolarında kendisini “savaşmayı seven, düşmanla mücadele aşığı” olarak tanıtsa da Dedebağı, hep riskli bölgelerden uzak oldu.
SUBAY EŞİNE SARKINTILIKTAN SÜRGÜN YEDİ
12.Mekanize, Güneydoğu’daki ve Doğudaki çatışma bölgelerinden uzak, olabilecek en risksiz, korunaklı yerdi. Ancak burada eşi de asker olan istihbaratçı subay Sibel G.’ye sarkıntılık ettiği gerekçesiyle sürgün yedi. Tabur görevinden alınıp merkez komutanlığında inzibatların yanına verildi. Ardından tayinini alarak 2012 yılında Ankara Zırhlı Birlikler Komutanlığı Bakım Kurulunda görevlendirildi. Ancak burada eğitim gören teğmenler ve uzman çavuşlarla didiştiği için tankçı sınıfında birlik içi en pasif görev olarak adlandırılabilecek acemi erlerin olduğu 1. Alay Komutanlığında pasif göreve gönderildi.
Dedebağı’nın sarsıntılı geçen birkaç yılı 2014’te bitti. ASDER ve SADAT’la bağlantılarını görünür hale getiriyordu. Ve 2014 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı İç Güvenlik Hareket Merkezi Amirliği’ne tayini çıktı. TSK literatüründe buraya “-5” deniyor. Kara Kuvvetleri’nin beyni olan bu nokta, PKK’ya karşı operasyonların da yönetildiği, tüm bilgilerin aktığı merkezdi. Günümüzün “Kahraman Binbaşısı” Barış Dedebağı, bu görevi kabul etmedi. Etimesgut’ta ev aldığını, eşinin Etimesgut Askeri Hastanesinde çalıştığını, her gün Kara Kuvvetleri Karargahına gidip gelemeyeceğini belirtti.
Verilen görevi reddeden Barış Dedebağı’nı 15 Temmuz’da bir anda kahraman rolünde görmek bu sebeple silah arkadaşları için şaşırtıcıydı. Aslında Barış Dedebağı’nın vatan, millet gibi kavramlarla pek bir ilgisi yoktu.
Dedebağı, tayin emrinden iki haftasonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı Tayin Daire Başkanı’nın odasına randevusuz olarak girdi. “Bu tayini istemiyorum” diye bağırışları koridorları inletiyordu. Bununla da yetinmeyip tayin subayı olan tankçı binbaşı Bülent Divancı’nın yakasına yapıştı ama soruşturma dahi açılmadı. Arkasında kendisini koruyan isim Zırhlı Birlikler Tümen Komutanı Erdoğan Akyol’du. Eylül ayındaki tayin düzeltmede Dedebağı’nın tayini, disiplin subaylığına çıktı. Burası 15 Temmuz’a kadar görev yapacağı yerdi.
O günlerde Dedebağı’nın içinde hep taşıdığı bir kızgınlığı vardı. Hiçbir yurtdışı görevine gönderilmemişti. Evet dil bilmiyordu ama karacılar için dil gereği olmayan görevler de vardı. Kağıt üzerinde kursları dereceyle bitirmişti, bu sebeple yurtdışı görevine gönderilmeliydi. Ama realite, geçmişi üzeri kapatılmış skandallarla dolu olan birini yurtdışında görevlendirme riskini aldırtmadı hiçbir komutanına. Bu sebeple komutanlarına, emrinde olduğu generallere çok öfkeliydi. Her fırsatta arkadaşlarına bu konuyu açıyor, hınçla doluyordu.
MİTÇİ KARDEŞ
Dedebağı’nın bir başka ilginç bağlantısı ise kardeşi üzerindendi. Muhabereci astsubay olan kardeşi Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığında (GES) görevliydi. GES, MİT’e devredilince kardeşi de MİT personeli olmuştu. Uyuşturucu kullanmak ve bulundurmaktan soruşturma geçirmiş, ama o da abisi gibi ilginç biçimde korunmuştu.
15 Temmuz’a giden süreçte Dedebağı, bir yandan SADAT’la olan bağlarını daha görünür yapıyor, bir taraftan da Balyoz sanığı Emekli Korgeneral Mustafa Korkut Özarslan’ın telefonlarıyla üst düzey temaslara mazhar oluyordu.
EMEKLİ TUĞGENERAL DEMİRCİ’NİN TALİMATIYLA İŞKENCELER YAPTI
15 Temmuz’a giden günlerde Dedebağı’ı yine emekli Korgeneral Özarslan’ın referansıyla arayan başka bir isim vardı. Emekli Tuğgeneral Cengiz Demirci. Bu ismi 15 Temmuz gecesi Etimesgut Zırhlı Birliklerle kurduğu temaslarıyla tanıyoruz. Sadece Dedebağı’ı değil, birlik içerisindeki tankçı yarbay Kayacan Semizel ve yine yarbay Rıza Bayrak’ı arayıp yönlendiren isimdi Emekli Tuğgeneral Cengiz Demirci.
Anlaşılan, 15 Temmuz’a giden süreçte her birlik için bir emekli general belirlenmiş, o geceye giden süreçte o emekli generaller hazırlıkları yürütmüşlerdi.
Dedebağı şimdi video yayınlayıp, sadece biri general olmak üzere iki subayı darp ettiğini söylese de o gece E. Tuğgeneral Demirci’nin talimatıyla sistematik işkenceler yaşandı. Zırhlı Birliklerde o gece görevli genç subayların hemen hepsi mahkemelerde aynı ifadeyi verdiler. “Ellerimiz bağlandı, Dedebağı, Semizel ve Bayrak tarafından sabaha kadar işkence yapıldı, istedikleri yönde beyanata zorlandık.”
İŞKENCEYLE KAHRAMAN OLAN DEDEBAĞILAR’IN AÇTIĞI TAHRİBAT
Silahlı Kuvvetler üniformasını taşıması tartışmalı bir isim olan Dedebağı, farklı biçimde de olsa o üniformayı çıkarmak durumunda kaldı. Ancak Dedebağı’ların yarattığı tahribatın onarılması yıllar sürecek. Kameralar önünde bir binbaşı bir generale işkence yaptı ve medyada “kahraman” olarak nitelendi. Bugünlerde TSK’dan mahkeme koridorlarına taşınan uzman çavuşların subaylara başkaldırdığı olayların altyapısı böyle oluştu…