Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Avukat Mustafa Yeneroğlu, Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde gardiyanların sistematik işkencesi sonucu öldüğü ileri sürülen Batmanlı Ferhan Yılmaz’ın yoğun bakımdaki görüntülerinin işkence ve kötü muamele iddialarının doğru olduğunu düşündürdüğünü belirtti.
Süngerli odaya kapatılan mahkumların intihara teşvik edildiği iddiasının ivedilikle araştırılması gerektiğini söyleyen Yeneroğlu; Cumhuriyet başsavcılıklarına iddiaları ihbar kabul ederek etkin bir soruşturma başlatması, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na da Silivri’yi ziyaret etmesi çağrısında bulundu.
DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, TBMM’de yaptığı basın toplantısında Silivri Cezaevi’ndeki işkence ve kötü muamele iddialarını gündeme getirdi.ANKA’da yer alan habere göre Yeneroğlu şöyle konuştu:
GÖRÜNTÜLER İDDİALARIN DOĞRU OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜRMEKTE
”Bildiğiniz üzere, Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde bazı mahpusların maruz kaldıkları işkence ve kötü muamele sonrasında toplu bir şekilde intihar girişiminde bulundukları yönünde iddialar ile bu cezaevinde bulunan hükümlülerden biri olan Ferhan Yılmaz’ın hayatını kaybettiği hususu kamuoyuna yansımıştır. Her ne kadar Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü jet hızıyla toplu intihar girişimi iddialarını yalanlamış olsa da cezaevinde işkence ve kötü muamele iddialarının gölgesinde bir hükümlünün hayatını kaybettiği açıktır. Vefat eden hükümlü Ferhan Yılmaz’ın yoğun bakım görüntülerinde bile darp izleri ve tabutunda kan izleri çok açık ve net bir biçimde görülmektedir. Medyaya yansıyan iddialar sonrasında cezaevini ziyaret ederek mahpuslarla görüşen baroların ve diğer bazı sivil toplum örgütlerinin raporlarında, toplu intihar girişiminden önce bu mahpusların koğuşlarından süngerli odaya alındıkları ve burada işkence gördükleri şeklinde bilgiler yer almaktadır. Vefat eden hükümlüye ait görüntüler de Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde meydana gelen işkence iddialarının doğru olduğunu düşündürmektedir.
KORKUNÇ İDDİA İVEDİLİLİKLE ARAŞTIRILMALIDIR
Barolar ve sivil toplum örgütlerinin raporlarında; ilgili cezaevinde, süngerli oda adı verilen bir işkence yönteminin uygulandığı, kendine zarar vereceğini ifade eden mahpusa bağcıklı ayakkabılarının teslim edildiği ve bu mahpusun kendisine teslim edilen ayakkabı ipi ile intihar girişiminde bulunduğu iddiaları yer almaktadır. Bir anlamda, ‘kendini öldür’ demek olan ve mahpusu intihara teşvik etmek olarak değerlendirilmesi gereken bu korkunç iddianın gerçek olup olmadığı ivedilikle araştırılıp kamuoyunun ayrıntılı bir biçimde bilgilendirilmesi gerekmektedir.
‘MAHPUSLARIN CAN GÜVENLİKLERİ DEVLETİN SORUMLULUĞUNDADIR
Yargı mercileri tarafından haklarında hüküm verilmiş olup kesinleşmiş mahkumiyetlerini tamamlayacak olan mahpusların can güvenlikleri elbette devletin sorumluluğundadır. Cezaevi şartları da infaz süreci de bu sorumluluk kapsamında insan onuruna uygun, insan onurunu yok saymayan bir biçimde, insan onurunu yücelten bir anlayış içerisinde olmalıdır. Bu süreçte mutlak yasak olan işkence ve kötü muamele ile aktif bir şekilde mücadele edilmeli ve devlet yaşam hakkının ihlali ile sonuçlanabilecek her durumun önüne geçmelidir.
İŞKENCEYE SIFIR TOLERANSLA İKTİDARA GELENLER İŞKENCEYİ BENİMSİYOR
Yıllar önce işkenceye sıfır tolerans diyerek iktidara gelenler, bugün güçlerini kaybettikçe işkence ve kötü muameleyi artık rutin bir uygulama olarak benimsemiş görünmektedirler. Hatta ölümle sonuçlanan en ağır işkence iddialarını dahi soruşturmaktan imtina etmektedirler. Ve araştırmadan da reddetmektedirler. Ne yazık ki, cezaevlerinde insan onuruna uygun infaz şartları sağlanmadıkça ve bu vahim iddialar etkin bir şekilde soruşturulmadıkça bugün cezaevinde bulunan her bir mahpus için benzer tehlikelerin mevcut olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
CUMHURİYET BAŞSAVCILIKLARI DERHAL ETKİN SORUŞTURMA BAŞLATMALIDIR
İşkence ve kötü muamele hem Anayasa hem de taraf olduğumuz İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca mutlak suretle yasak olup, hiçbir şekilde istisnası bulunmamaktadır. Yapılması gereken, Cumhuriyet başsavcılıklarının medyaya yansıyan bu iddiaları ihbar kabul ederek derhal etkin bir şekilde soruşturma başlatması, işkence ve kötü muamele iddialarının araştırılması, tespiti halinde de faillerinin cezalandırılması, bu soruşturma sürecinde de mutlaka olaya karıştığı iddia edilen kişilerin tamamının açığa alınması ve hiçbir şekilde mahpuslarla veya soruşturma sürecine müdahale edebilecek imkanlarının olmaması noktasında bir tutum hukuk devletinin asgari gereğidir.
TİHEK’E ‘SİLİVRİ’Yİ ZİYARET EDİN’ ÇAĞRISI
Buradan açıkça çağrıda bulunuyorum. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK) haber vermeksizin derhal cezaevlerine ziyaret yapma yetkisi çerçevesinde hareket etmesi gerekmektedir. Bu kadar iddianın ortaya çıkmasından sonra bir insan hakları başvuru mekanizması olan TİHEK’in gecikmeksizin Silivri 5 No’lu Cezaevi’ne ziyaret gerçekleştirmesi, ziyaret sonrası gözlem ve tespitlerini kamuoyu ile paylaşması oldukça önem taşımaktadır.
İŞKENCECİLERİ KORUYAN MAKAM SAHİPLERİ OLDUKÇA İŞKENCE BİTMEZ
Hukuku ayak bağı olarak gören hükümet ortakları ile işkencecileri koruyan ve cesaretlendiren makam sahipleri oldukça Türkiye’de işkence ve kötü muamele bitmez. Çünkü işkence ve kötü muamele bir tercihtir. Bugün Türkiye’de devleti yönetenler bilerek ve isteyerek işkenceye göz yummaktadır.”