AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, muhalefeti ‘dangalak’ olmakla itham etmiş. İşin doğrusu şık olmamakla beraber eksik söylemiş.
Zira şimdi AKP rejimi muhalefette olsaydı ve AKP’nin yaptığı bunca dangalaklığı şu anki muhalefet yapmış olsaydı Erdoğan, o muhalefeti elli defa al aşağı ederdi.
İşte bu yönüyle muhalefete (sözüm meclisten dışarı) ‘dangalak’ sıfatı yakışıyor.
Bunu böyle tespit ettikten sonra gelelim esas konumuza.
Meşhur bir deyim var bilirsiniz. “Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler” derler.
Koca Ragıp Paşa’ya ait bir beyitte yer alan bu deyimin bu günkü anlamı şöyledir: “Kıpti (çingene) ne kadar mert olduğunu anlatırken hırsızlığını söyleyerek söze başlar.”
İşte Bülent Turan ve onun şahsında bütün AKP cenahı muhalefete ‘dangalak’ demekle kendi şecaatlarını başka bir deyişle fecaatlarını dile getiriyorlar. Nasıl mı?
En sonuncusundan başlayalım. Kendilerince “Dünya Lideri, Ümmetin Halifesi” dedikleri Erdoğan, bayram öncesi Suudi Arabistan’a gitti. Erdoğan, 29 Nisan’da, resmi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Hâdimü’l Haremeyn’in daveti üzerine Suudi Arabistan’a bir ziyaret gerçekleştirdik. Tarihî, kültürel, beşerî bağlara sahip iki kardeş ülke olarak aramızdaki her türlü siyasi, askerî, ekonomik ilişkilerin artırılması ve yeni bir dönemin başlaması için gayret içerisindeyiz” ifadelerini kullanmıştı.
Gerçekten Erdoğan, Hâdimü’l Haremeyn’in daveti üzerine mi gitmişti?
Hayır durum hiç de öyle değildi.
Zira Erdoğan’ın Twitter hesabından yaptığı bu paylaşımdan sonra ziyaretin davet üzerine olmadığını Suudi Arabistan devlet televizyonu Al-İkhbariya şöyle açıkladı. “Ziyaret talebi defalarca Erdoğan’dan geldi.”
Bu iddiayı da Washington Post Yazarı; “Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim 2018’de gidip bir daha çıkmadığı Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda katledilmesine ilişkin dava dosyasının Suudi Arabistan’a devredilmesinin ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretiyle ilgili Suudi Arabistan devlet televizyonu çarpıcı bir iddiada bulundu” şeklinde dile getirdi.
Ne demişti “Dünya Lideri, Ümmetin Halifesi!…”
Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda katledilmesiyle ilgili olarak hatırlayın.
Erdoğan, cinayet sonrası yaptığı açıklamada, olaya ilişkin ses kayıtlarıyla ilgili, “Bunlar milleti enayi sanıyor. Suudi Arabistan (dosyayı) almak istedi, kusura bakmayın o kadar değil.
Dinletiriz, gösteririz ama vermeyiz. Verelim de ondan sonra bunları yok mu edeceksiniz?” demişti.
Erdoğan, “Bunlar milleti enayi sanıyor” diyordu ya o gün o konuşmasında.
Şimdi ne oldu?
Dava dosyasını kendi eliyle satarak kendi milletini; en çok da kendi taraftarlarını “Enayi” yerine koydu. Enayi yerine koyduğu milletin parasıyla da yanındaki uçan gazetecileriyle beraber bir de umre yaptı.
Ardından ülkeye dönerken öyle bedava umre yok dercesine enayi yerine koyduğu o gazetecilerden birine de şöyle bir soru sordurmuş. “Efendim kaldığınız oteldeki oda numaranız 1453 imiş.
Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Erdoğan’da güya “Ümmetin Halifesi!…” payesiyle çevir gazı yanmasın kıvraklığıyla “Tevafuk olmuş” diyor.
Yani ‘enayi ve dangalak’ yerine koyduğu taraftarlarına mesaj vermeye çalışıyor.
Zira, Kaşıkçı cinayetinden sonra Suudi Arabistan veliaht prensine yönelik söylediği sözlerden sonra gidip Prensle sarmaş dolaş olmasını başka türlü ört bas etmesi mümkün değildi.
Şimdi bazı okuyucular, “Bu kaçıncı tornistanı Erdoğan’ın” diyecekler.
Evet doğru.
Ben zaten onun için en sonuncusu diyerek mevzuya giriş yapmıştım.
Yukarıda AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın, muhalefeti ‘dangalak’ olmakla itham etmesini “Kıpti ne kadar mert olduğunu anlatırken hırsızlığını söyleyerek söze başlar” demiştim.
İşte, “Dünya Lideri ve Ümmetin Halifesi!…” diyerek arkasından giden Bülent Turan ve onun şahsında bütün AKP taraftarları böyle bir çapsız, beceriksiz ve tükürdüğünü yalayan bir lider!.. peşinde koştukları için kendi ‘zikirlerini’ ortaya koyarak muhalefete ‘dangalak’ demiş.