Eğriye eğri, doğruya doğru demek aslında insani bir standarttır fakat kutuplaşmanın çok yoğun yaşandığı toplumlarda, mesela günümüz Türkiye’sinde bir erdem haline dönüşüyor. Son günlerde ekonomi ve dış politika gibi ana başlıklarda mızrak çuvala o kadar sığmıyor ki, iktidara oy verenler de bir takım yanlış işlerin altını çizmek zorunda kalıyor. Akla ister istemez şu soru geliyor; acaba Türkiye buradan huzurlu ve güvenli bir şekilde çıkabilecek mi? Yoksa büyük bir kırılma yaşanmadan normalleşemeyecek mi? Bu konuda, tecrübesini yazılarıyla, kitaplarıyla, videolarıyla sürekli paylaşan gazeteci, Korkusuz yazarı Memduh Bayraktaroğlu’yla konuştuk…
ERDOĞAN’A SEÇİMİ KAYBETTİRİP KAZANANI ERKEN SEÇİME ZORLAYACAKLAR
Türkiye bu krizden normal bir şekilde çıkabilir mi? Konut kredisi ve dövizde ilginç adımlar atıldığı için ekonomiden başlayalım…
Ben komplo teorilerini sevmeyen biriyim ama galiba bazen insanların komplo teorisi gibi düşünmesi gerekiyor. Son dönemlerde vardım bu kanıya. Evvelden böyle bir şey hiç düşünmezdim. Politikacıların strateji üretmediklerini, rastgele gittiklerini düşünürdüm. Artık son yaklaşık 1 yıldır, en azından son 10 aydır, Erdoğan rejiminin seçim kaybetmek için her şeyi yaptığını görür gibiyim. Erdoğan’ın bu seçimi kaybetmesi gerektiğini üzerine bir plan yapılmış. Ben Erdoğan’ın kendine ait fikirleri olmadığına inananlardanım. Kendi fikri olan insanlar böyle her dakika fikir değiştirmezler. Ancak birileri önüne strateji koyarlarsa o stratejiyi uygularlar. Bunlara siyaset dünyasında lider deniyor. Neyse… Bu yüzden benim Erdoğan’ın son dönemlerde kendisine fikir dayatıldığı konusunda izlenimlerim var. Diyorlar ki görebildiğim kadarıyla ‘öyle bir şey yapalım ki siz Cumhurbaşkanı seçilmeyin. Parlamentoda güçlü bir Ak Parti sağlayalım. Gördükleri şu. 2015 senesinde denediler. Terör ile başardılar. Başardılar diyeceğim. Bizim için elbette kötü bir başarıydı. Kendi açılarından başarılıydı. Seçimi kazandılar. Kasım seçimlerini kazandılar. Şimdi terör üretebileceklerini zannetmiyorum. Ümit Özdağ’a katılmıyorum. Hem kamuoyu hem anayasal kurumlar hem siyasi partilerin hepsi son derece akıllı ve tecrübeliler. Bunu da bildiği için Erdoğan’ın yakınındaki danışman kadrosunun ya da strateji çizenlerin, Erdoğan’a, bir seçim kaybederek toplumu yeniden erken seçime zorlamalıyız dediklerini düşünüyorum artık.
ERDOĞAN KAOS TEORİSİNE İNANMIŞ AMA BU KEZ KAOS SEÇİMLE GELECEK
Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?
Çünkü ekonomide kırılganlığın ötesinde şeyler var. Dış politikada kırılganlığın ötesinde şeyler var. Erdoğan görebildiğim kadarıyla koas teorisine inandırmış kendisini. Çünkü bütün dinlerde kaos vardır. Biliyorsunuz. Nitekim yine bütün dinlerde altın çağın çok büyük bir kaos döneminden sonra geleceğine inanılıyor. İşte Mehdi, Mesih ne derseniz. Her din farklı bakıyor. O büyük kaos döneminden sonra da Hristiyanlara göre Hristiyanları, Müslümanlara göre Müslümanları dünyanın en üstün ümmeti haline getireceği iddia olunuyor. Erdoğan belli ki bu konularda dini görüşleri yerleşmiş, faizlerde de buna çok dikkat ediyor. Hatırlayacaksınız nas kelimesini kullanarak. Kur’an’daki ayetlerin faize cevaz vermediğini savunarak. Şimdi de gördüğüm kadarıyla bir kaos ortamı, 2015 yılındaki kaos ortamı gibi. Ama bu sefer yaratılacak kaos ortamı terörle değil bir seçim ile olacak. Daha da diplere çökertip zaten erken seçim meraklısı olan muhalefeti ikna ederek bir erken seçime gidebilir ya da öyle kötü yapar ki ekonomiyi bu süreçte de partisini sağlamlaştırır. Finans gücünü iyice zirvelere çıkartır. Sonra kendisinin aday olmayacağı seçime gidebilir diye düşünüyorum.